14 Kas 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an Tercümesi: 22- Hac Suresi

Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an Tercümesi: 22- Hac Suresi

Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an’ı Kerim’in metni ile birlikte tercümesi 1928 yılında Türk Neşriyat Yurdu tarafından yayınlanmış. Yakup Döğer Bey’in Latin alfabesine çevirisiyle; okuyucunun anlama zorluğu çekeceğini düşündüğümüz kelimeleri parantez içinde sadeleştirerek yayınlıyoruz. (Bu Latin alfabesine çevirinin orijinal Osmanlıca metnine ARŞİV bölümünden ulaşabilirsiniz.) https://fikiryorum.net/arsiv/ahmet-cevdet-pasa-kuran-kerim-meali-osmanca-1/)

22-Cevdet Paşa meali – Hac Suresi

Medine’de nazil olmuş, 78 ayettir.

Rahmet ve inayet sahibi Allah’ın ismiyle başlarım

1- Ey nas! Rabbinizden ittika (korkma, çekinme) ediniz. Zira kıyamet zelzelesi (sarsıntı) büyük bir şeydir.

2- O zelzeleyi (sarsıntıyı) gördüğünüz gün, emziren kadın emzirdiği çocuğu unutur. Her hamile hamlini (yükünü) vazı (açık, aşikar) eder. Nası (insanları) sarhoş olmadıkları halde sarhoş görürsün. Lakin Allah’ın azabı şiddetlidir.

3- Nasdan (insanlardan) bazılarıdır ki, bilmeksizin Allah hakkında mücadele eder ve her bir azgın şeytana tabii olur. 4

4- Şeytanın üzerine yazılmıştır ki, her kim ki ona dost olursa, o onu izlal (zelil) eder ve cehennem azabına götürür.

5- Ey nas (insanlar)! Eğer siz baisden (dirilme) şekte (şüphede) iseniz, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından, sonra evveli şekilsiz, sonra et parçasından hâlk (yaratma) ettik. Ve istediğimizi rahimlerde vakt-i muayyene (belli bir vakit) kadar karar ettiririz. Sonra sizi tıfıl (küçük çocuk) olarak çıkarırız. Sonra rüşde (hakkı bulacak yaş) baliğ (buluğa erme) olursunuz. Sizden ölenler ve bildiklerinden hiçbir şey bilmez gibi bir hale gelip erazili (rezil) ömre kadar kalanlar vardır. Arzı kuru görürsün. Üzerine suyu indirdiğimizde harekete gelir, kabarır, her türlü güzel nebat bitirir.

6- Bunun sebebi, Allah’ın hak olup ölüyü dirilttiği ve her şeye kadir olduğudur.

7- Şüphesiz kıyamet gelecektir. Ve Allah mezardakileri bais (diriltme) eder.

8- Nasdan (insanlardan) bazıları vardır ki, alimleri ve rehberleri ve ellerinde parlak kitapları olduğu halde, Allah hakkında mücadele ederler.

9- Allah yolundan halkı idlal (saptırmak) için, iki tarafa sallanarak yürürler. Ona dünyada zillet vardır. Kıyamette ona yanmak azabını tattırırız.

10- “Bu senin amelini cezasıdır. Allah kullarına zulüm edici değildir” denilir.

11- Ve nasdan (insanlardan) la-maksat (maksatsız) Allah’a ibadet edenler vardır. Eğer ona bir hayır isabet ederse, onunla mutmain olur. Eğer bir fitne isabet ederse, yüzünü çevirir. Dünya ve ahirette ziyan etti ve bu büyük bir ziyandır.

12- Allah’tan başka kendine faydası ve zararı olmayana tapar. Bu rahmetten uzak dalalettir.

13- Zararı faydasından daha yakın olana dua eyler. Ne fena Mevla (dost) ve ne fena icabet ve akrabadır.

14- Allah iman edip salih amel işleyenleri, ağaçları altından nehirler akan cennetlere idhal (dahil etme) eder. Allah dilediğini işler.

15- Allah’ın dünya ve ahirette resulüne nusret (yardım) vermeyeceğini zan eden, kendini bir ipe tavandan assın. Sonra o ip kırılıp yere düşsün. Bu hilesi onun gayzını (kin, nefret) giderecek mi? Baksın.

16- Onun gayzı (kin, nefret) bizim resulümüze aşikar ayetler inzal (inme, indirme) eylediğimizdendir. Allah irade ettiğine hidayet eyler.

17- Müminler, Yahudiler, Sabiiler, Hıristiyanlar, mecus (Mecusi) ve müşriklerin aralarını Allah kıyamet gününde fasıl (ayırma) eder. Allah her şeye müşahid (gören, şahit olan) ve nazırdır (bakan, gören).

18- Görmez misin ki göklerde ve yerde olan her şey, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanat ve nasdan (insanlar) birçokları Allah’a secde ederler. İnsanlardan birçokları üzerine de azap hak olmuştur. Allah’ın zelil ettiğini mükerrem (aziz, muhterem) edecek yoktur. Allah istediğini işler.

19- Rableri hakkında muhaseme (tartışma, çekişme) eden iki hasım taraftarlar, onlardan küfür edenlere ateşten libas (elbise) kesilir. Başlarının üstünden kaynar irinli sular dökülür.

20- Onunla bağırsakları ve derileri yarılır.

21- Onlara demir tokmaklar vardır.

22- Her defa ki cehennemden ve onun gamından (tasa, üzüntü, keder) çıkmak isterlerse, oraya iade olunurlar ve “yanmak azabını tadınız” denilir.

23- Allah, iman edip salih amel işleyenleri ağaçları altından nehirler akan cennetlere idhal (dahil etme) eder. Orada altından incili bileziklerle süslenirler ve elbiseleri ipektir.

24- Ve onlar iyi sözlere ve bizzat hamde layık olan mevlanın tarikine (yoluna) hidayet olunmuşlardır.

25- Küfür edip halkı Allah’ın yolundan, orada mukim (ikamet eden) veya yabancı için müsavi (eşit) eylediğimiz Mescid-i Haramdan mani edenlere ve zulmen orada ilhadı (yüz çevirme, sapma) murat eyleyenlere, elemli azabı tattırırız.

26- İbrahim’e beytin yerini gösterdiğimizde, “Bana hiçbir şeyle şerik (ortak) etme. Beytimi tavaf edenler, orada namaz kılanlar ve rükû ve secde edenler için tathir (temizleme) et.

27- Nasa (insanlara) hac ile nida et. Sana yürüyerek zayıf develerle ve her derin ve uzak mahallerden gelsinler.  

28- Kendilerine menfaat görsünler ve Allah’ın kendilerine enamdan (yaratılmış mahlûkat) rızık eylediği kurbanlar üzerine malum günlerde Allah’ın ismini zikir eylesinler. O kurbanlardan yiyiniz ve muhtaç fukaraya itam (yemek yedirme) ediniz.

29- Sonra kirlerini temizlesinler ve nezirlerini (adak) ifa etsinler. Ve Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf eylesinler dedik. 

30- Bunun sebebi Allah’ın hürmetini tazim (hürmet, saygı) eden kimseye onun rabbi indinde (yanında, katında) hayırlı olmasıdır. Ve size Kur’an’da tilavet olunanlardan başka enam (yaratılmış mahlûkat) helal kılındı. Bunların mundarlığından (pis olma) ve yalan sözden içtinap (kaçınma) ediniz.

31- Allah için hakka meyil ve dalaletten uzak olun. Ve ona şerik (ortak) etmeyin. Allah’a şerik eden (ortak koşan) gökten düşüp laşesini (leş) kuşların kaptığı veyahut bir rüzgârın onu bir girdaba düşürdüğü kimse gibidir.

32- Bu böyledir. Allah’ın şiarını (işaret, alamet) tazim (saygı, hürmet) eden kimse, mecurdur (mükâfat). Tazim-i şiar (Allah’ın şiarlarına saygı) kalplerin takvasındandır.

33- Ve size kurbanlardan muayyen vakte kadar menafi (menfaat, fayda) vardır. Sonra Beytül Atika (Kabe) kurban olunacaktır.

34- Allah’ın kendilerine rızık eylediği kurbanlar üzerine Allah’ın ismini zikir etmeleri için bir mekân kıldık. Ve ilahınız bir ilahtır. Ona İslam olunuz ve muti (itaat eden) mütevazileri tebşir (müjde) et.

35- Onlar Allah zikir edildiği vakit kalpleri titrer, başlarına gelen mesaibe (musibet, zorluk) sabır ederler. Namazlarını kılarlar ve rızık eylediğimiz şeylerden infak ederler.

36- Deve ve sığır kurbanını size Allah’ın şiarından (işaret, alamet) kıldık. Ondan sizin için hayır vardır. Ayakta olmadıkları halde onların üstüne Allah’ın ismini zikir edin. Yanları üstüne yattıkları zaman ondan ekl (yeme) edin. Ve ondan sail (dilenen kimse) olmayan ve sail olan fakirleri itam (verme) eyleyin. Onları, şükür edesiniz diye böylece size musahhar (boyun eğdirilmiş) ettik.

37- Kurbanın eti ve kanı Allah’a gitmez. Velakin sizden takva Allah’a gider. Allah’ın sizi hidayet eylediği şey üzerine tekbir edesiniz diye onları size musahhar (boyun eğdirilmiş) kıldık. Muhsinleri tebşir (müjde) et.

38- Allah müminleri müdafaa eder. Muhakkaktır ki Allah inkâr eden hainleri sevmez.

39- Zulüm olundukları için mukatele (karşılıklı vuruşma) edenlere kıtale (savaş) izin verildi. Ve Allah onlara nusret (yardım) etmeye kadirdir.

40- Onlar, “Allah rabbimizdir” dedikleri için diyarlarından haksızca çıkarılanlardır. Eğer Allah’ın nasın (insanlar) bazısını bazısı ile defi olmasa idi savmalar (manastır, tapınak), kiliseler veyahut ibadethaneleri ve onlarda Allah’ın ismi çok çok zikir olunan mescitler münhedim (yıkılma, harap olma) olurlardı. Allah kendine nusret (yardım) edene nusret eder. O kavi (sağlam) ve kadir ve galiptir.

41- Onlar şunlardır ki, eğer onları arzda iskan (yerleştirme) edersek, namazlarını kılar, zekatlarını verir, maruf (iyi olan) ile emir ve münkerden (kötülük) nehiy (sakındırma) ederler. Umurun (işler) akibeti (sonu) Allah’a aittir.

42- Eğer seni tekzip (yalanlama) ederlerse, senden evvel Nuh ve Ad ve Semud kavimlerini de tekzip ettiler.

43- Ve İbrahim ve Lut kavmi.

44- Ve Ashab-ı Medyen ve Musa da tekzip (yalanlama) olundu. Kâfirlere imhal (mühlet verme) ettim. Sonra onları helak eyledim. Bu helakim nasıl oldu.

45- Zalim oldukları için helak eylediğimiz ne kadar karyeler (şehir, yerleşim yeri) vardır ki, binaları harap olmuş, kuyuları muattal (terk edilmiş, bırakılmış) ve yüksek köşkleri hali (boş, tenha) kalmıştır.

46- Onlar arzda seyir (gezme, dolaşma) etmezler mi? Onlarda teakkul (akletme) edecek kalp, işitecek kulak var mı? Zira gözlerin körlüğü zarar vermez, lakin sinelerdeki kalp körlüğüdür ki, zararlıdır.

47- Senden azabı istical (acele) ederler. Allah vaadinde hilaf (ters, aykırı) etmez. Rabbinin indinde (katında) bir gün, sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir.

48- Zalim olduğu halde evvel ona imhal (süre verme) ve sonra helak eylediğim ne kadar karyeler (şehir, yerleşim yeri) vardır. Nihayet gidilecek yer benim yanım.

49- Deki: “Ey nas (insanlar)! Ben size muhakkak bir nezirim (korkutan, uyaran).

50- “İman edip salih amel işleyenlere mağfiret ve rızk-ı kerim (bol rızık, cömert) vardır.

51- Bizi aciz etmek kastıyla ayetlerimizi siayet (dedikodu, gıybet) edenler de cehennem ehlidirler.

52- Biz senden evvel bir resul veya nebi göndermedik ki, ala (yüce, büyük) bir şey okuduğu veya söylediği zaman şeytan onun emaniyesine (istek, arzu) ilkaatta (ilham etme, kalbe yerleştirme) bulunur. Allah şeytanın ilka (ilham etme) eylediğini bozar ve sonra kendi ayetlerini tahkim (kuvvetlendirme, sağlamlaştırma) eyler. Allah alim ve hakimdir.

53- Şeytanın ilka (ilham etme) eylediği şeyi kalplerinde maraz olan ve katı bulunanlara fitne kılar. Zalimler haktan uzak dalalettedirler.

54- Ve kendilerine ilim verilenler, onun rabbin tarafından hak olduğunu bilir ve ona iman ederler. Ve o kalpleri tevazu eyler. Allah iman edenleri doğru yola hidayet edicidir.

55- Kâfirler, kıyamet kendilerine bağteten (birden bire, ansızın) veyahut akim (verimsiz) günün azabı gelinceye kadar ondan şektedirler (şüphededirler).

56- Bugün hak melik Allah’tır. Aralarında hüküm eder. İman edip salih amel işleyenler, nimetleri bol cennettedirler.

57- Küfür ile ayetlerimizi tekzip (yalanlama) edenlere de elemli azap vardır.  

58- Şunlar ki, fisebilillah (Allah rızası için) hicret edip sonra katil olundular (katledildiler) veya vefat ettiler. Onları Allah güzel rızıklarla merzuk (rızıklandırma) eyler. Rızık verenlerin hayırlısı Allah’tır.

59- Onları bir yere idhal (koyma, dahil etme) ederiz ki, ondan razı olurlar. Allah alim ve halimdir.

60- Evet, öyledir. Kendisine olunan ikabın (azap, eza, eziyet) misliyle ikab eden ve sonra üzerine bagi (haddi aşan) ve isyan olunan kimseye Allah yardım edecektir. Allah gafur ve mağfiret edicidir.

61- Evet öyledir. Çünkü Allah teala geceyi gündüze ve gündüzü geceye sokar. Ve işitici ve görücüdür.

62- Evet öyledir. Çünkü Allah haktır. Ondan gayrı ibadet olunanlar batıldırlar. Ve Allah ali ve pek büyüktür.

63- Görmez misin ki, Allah gökten su indirir ve arz onunla yemyeşil nebatat (bitkiler) ile örtülür. Allah latif ve habirdir.

64- Göklerde ve yerde olan her şey onundur. Ve Allah her şeyden müstağni ve bizzati hamde layıktır.

65- Görmez misiniz ki, Allah size yerde olan şeyleri, emriyle denizde yürüyen gemiyi musahhar (boyun eğdirilmiş) kıldı. İzni olmadan üstünüze düşmemesi için semayı muallak (boşlukta duran) tutan odur. Allah nasa (insanlara) şefkat ve merhamet sahibidir.

66- Odur ki sizi diriltti. Sonra öldürür. Sonra diriltir. İnsan nimete küfran eder.

67- Her ümmete temessük (tutunma, sıkı yapışma) edecek şey yaptık ki, ona temessük eder. Dinin emirlerinde seninle münazaa (tartışma, çekişme) etmesinler. Rabbine davet et. Muhakkak sen doğru hidayet üstündesin.

68- Eğer seninle mücadele ederlerse de ki: “Allah işlediğinizi bilir.”

69- Allah kıyamet gününde ihtilaf eylediğiniz şeylere aranızda hüküm eder.

70- Bilir misin ki, Allah göklerde ve yerde olanı bilir. Bütün bunlar levhi mahfuzda yazılıdır. Bu Allah için kolaydır.

71- Haklarında hüccet ve burhan olmayan ve ona ilimleri bulunmayan şeylere, Allah’tan başka olarak ibadet ederler. Zalimlere yardımcı yoktur.

72- Onlara aşikâr ayetlerimiz tilavet (okuma) olunduğunda, kâfirlerin yüzlerinden inkârlarını bilirsin. Kendilerine ayetlerimizi tilavet edenlere, hücum edecek gibi davranırlar. De ki: “Size bundan şerlisini (kötüsünü) haber vereyim mi? O cehennemdir. Onu Allah kafirlere vaat eylemiştir ve ne fena gidilecek yerdir.

73- Ey nas! Bir misal darb (verildi) olundu. Onu dinleyiniz. Müşriklerin Allah’tan başka ibadet ettikleri hep bir araya toplansalar bile bir sineği hâlk (yaratma) edemezler. Eğer sinek onlardan bir şey selb (zorla alma, yok etme) etse, onu ondan kurtaramazlar. Talip ve matlup (talep edilen) zayıf oldular.

74- Kafirler Allah’ı hakkıyla taktir edemediler. Allah kavi (sağlam), kadir, galiptir.

75- Allah meleklerden, nasdan (insanlardan) resuller ihtiyar (seçme, tercih etme) eder. Allah işitir ve bilir.

76- Önlerinde ve arkalarında olanı bilir ve umurun (işlerin) kaffesi (tamamı) Allah’a raci (dönme, dönüş) olur.

77- Ey müminler! Rükû ve secde edin ve rabbinize tapın ve hayır işleyin ki felah (kurtulma, kurtuluş) bulasınız.  

78- Allah için hakkıyla cihat edin. O sizi mümtaz (üstün, seçilmiş) kıldı ve size dinde güçlük yapmadı. O babanız İbrahim’in dinidir. Bundan evvel ve bu zamanda sizi Müslüman tesmiye (isim oyma) eden odur. İnsanlar üzerine şahit olasınız. Salatı ikame (ayağa kaldırma) edin ve zekatı verin. Ve Allah’a yapışın. O sizin Mevla’nızdır. O ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.  

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir