14 Tem 25 - Pts 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Ulus Devlet Kiminle Barışır?

Ulus Devlet Kiminle Barışır?

Silahların sinematografik bir sahneyi andıran biçimde yakılması, devletin barışı coşkuyla sahiplenmesi, bizi tarihin değiştiğine inandırmak istese de hâlâ ulus-devlet gerçekliği içinde yaşıyoruz. Üstelik bu gerçekliği, postmodernliğin eşiğinde, büyük anlatıların parçalandığı bir zamanda sürdürüyoruz. Devletin ideolojik devamlılığını sağlayan “asil yalan” (noble lie), Rousseau’nun tarif ettiği “sivil din” formunda, bugün de iktidarın meşruiyetini üretmeye devam ediyor.

Bu bağlamda, yüz yıl arayla farklı anlamlarla kullanılan “Türkiyelilik” kavramı çarpıcıdır. Jöntürk Tunalı Hilmi’nin elinde Türkçü bir üst kimliğin inşası için kullanılan bu kavram, 2000’lerde ulus-devletin Türk kimliğini görünmezleştirme çabasında yeniden sahneye çıkmıştır. Ancak her iki örnekte de ortak olan, ulus fikrinin sorgulanmaması, yalnızca biçiminin güncellenmesidir.

Türkiyelilik ifadesini ilk kez kullananlardan Jöntürk Tunalı Hilmi.

Ulus-devlet, egemenliğini kimseyle gönüllü paylaşmaz; modernliğin doğurduğu bu yapı, meşruiyeti dünyevileştirip merkeziyetçiliği kutsallaştırmıştır. Bu yüzden ister “barış süreci” ister “çözüm” adıyla anılsın, her yeni girişim özünde aynı paradigmanın içindeki kırılgan mutabakatlara dayanır.

Seküler Kürt siyaseti, bu çerçevede modern aklın bir türevi olarak ulus-devlet mantığını yeniden üretir. Eleştirdiği iktidar formuna benzemekle kalmaz, onunla aynı zeminde varlık arar. Dolayısıyla “barış” söylemi, farklı dünyaların buluşması değil, aynı ulusal zemin içinde iktidar alanlarının yeniden dağıtılmasıdır.

Sonuç olarak, ulus-devlet aşılmadıkça barış mümkün değildir. Ulus kimliği, hangi etnisite adına savunulursa savunulsun, mevcut yapının tekrar tekrar kendini üretmesine hizmet eder.

https://yenipencere.com/kose-yazilari/ulus-devlet-kiminle-barisir

adresinden özetlenmiştir

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir