05 Ara 24 - Per 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Vahyin Belirlediği-Tanımladığı Nebi-Rasul İle Yetinmeyenler

Vahyin Belirlediği-Tanımladığı Nebi-Rasul İle Yetinmeyenler

lisan-ı hal ile; ”Ey Allah!! sen, nebi-rasul”leri yeterince tanımlamamakta ve yeterince taltif-takdir etmemektesin” diyerek/demiş olarak bu işi bize bırak da bizler karnımızı kaşıya kaşıya istediğimiz gibi yüceltelim ve buharlaştıralım ki.., aradaki boşluklara kendi şeyhlerimizi-mürşidlerimizi-öncülerimizi yerleştirebilelim kabulünden başka ne olabilir ki…

Kur’an’ın anlattığı Resuller ve Son Nebi mi?

Kültürün ürettiği Resuller ve Son Nebi mi?

Rahman tarafından gönderilen ve korunan Kur’an mı?

Kültür/gelenek tarafından üretilen ve korunaksız binlerce kaynak mı?

Kastımız, ne bütün hadis külliyatını süpürerek alan rivayet sultacıları gibi bir anlayıştır, ne de bütün hadis külliyatını süpürerek atan Kur’an’iyyun taifesi kabulü gibi bir anlayıştır.

Kur’an’iyyun taifesinin anlayışı; ‘’Devemin yularını kaybetsem Kur’an’a bakarım’’ vecizesiyle! kendilerini özetlerken, rivayet sultacıları da ‘’En zayıf rivayet, en sağlam muhakemeden efdaldir’’ vecizesiyle! kendilerini özetlemektedirler.

İlahi olan ve korunan bir kaynaktan yola çıkarak bu kaynağı kıstas ve hakem olarak görerek, ahlakı Kur’an olan son nebiyi ve ahlakları vahiy olan diğer nebileri tanımak, anlamak ve yollarını sürdürebilmek için birinci sıraya koyduğumuz kaynak vahiy’dir, ikinci sırada da vahiyle örtüşen mütevatir sünnet ve sonrası da diğer kaynaklardır. Yani korunmayan bilgi kaynaklarının korunan bilgi kaynağına arzı doğru olandır, doğruya götürendir.

 Allah’ın sevgili kulu ve elçisi irtihal etmiştir. Biz ümmetine de Kur’an’ı ve kendi yaşayan örnekliğini takip etmemizi buyurmuştur. Hz. Nebi’nin misyonu asla tarihsel değil, zamanlar üstüdür.

Kültürün ürettiği nebi, arkasından göz yaşı dökülen, kimi gün ve gecelerde anılan, hatırasıyla yaşamayı hayatıyla inşa ettiği misyonla yaşamaya tercih edilen, sakalını ve hırkasını misyonundan daha fazla seven ve değerli gören, ondan bir efsane, adeta bir masal kahramanı gibi söz etmeyi, birlikte yaşanılan bir yoldaş bir dost olmaya tercih eden, kimi yiyip içtiklerini, giydiklerini taklit etmeyi inkarcılarla yaptığı mücadele sünnetine tercih eden bir nebi algısı-tasavvurudur.

Modern ve tarihselci yaklaşımın ürettiği nebi de, onu salt tarihin konusu olarak okumak, bir iletişim aleti gibi ilahi mesajı iletip misyonunu tamamlamış bir kişilik konumuna indirgeyerek, onun bugüne taşınacak bir misyonunun/örnekliğinin olmadığını varsayan bir nebi tasavvurudur.

Kur’an’ın anlattığı nebi de, hayatın aktif, canlı kurucu ve inşa edici öznesi, örnekliği, kılavuzluğu, rehberliği oluşudur. Yani misyonu ölümsüz olandır. Vahiy onunla ilgili olayları/hadiseleri mü’minin yüreğine, gönlüne, imanına, ibadetine taşır. İman edenler için Hz. Nebi’nin örnekliği zamanlar üstü bir örnekliktir.

Hz. Nebi, elçilik görevi ve sorumluluğu altında, hayatının sonuna kadar hiç durup dinlenmeden koşarken, fasılasız mücadele ederken şu hitabı bilmekteydi, unutmamaktaydı ve bundan dolayı mücadeleyle dolu bir hayat yaşadı.

‘’Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.‘’7/A’RAF6

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir