04 Eyl 25 - Per 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > HaberYorum > MEVLİD; Anlamayı Değil, Anmayı Öne Çıkarmak

MEVLİD; Anlamayı Değil, Anmayı Öne Çıkarmak

Mevlid, sözlükte “doğum yeri ve zamanı” anlamına gelir. Kültürel olarak tanımlaması ise; Rasûlullah’ın (a.s.) doğumunu, bu vesileyle yapılan törenleri ve yazılan eserleri ifade etmek için kullanılır.

Kültürün ürettiği nebi; arkasından gözyaşı dökülen, kimi gün ve gecelerde anılan, hatırasıyla yaşamayı hayatıyla inşa ettiği misyonla yaşamaya tercih edilen, sakalını ve hırkasını misyonundan daha fazla seven ve değerli gören; ondan bir efsane, adeta bir masal kahramanı gibi söz etmeyi, birlikte yaşanılan bir yoldaş, bir dost olmaya tercih eden; kimi zaman yiyip içtiklerini, giydiklerini taklit etmeyi, inkârcılarla yaptığı mücadele sünnetine tercih eden bir nebi algısı/tasavvurudur.

Modern ve tarihselci yaklaşımın ürettiği nebi ise; onu salt tarihin konusu olarak okumak, bir iletişim aleti gibi ilahi mesajı iletip misyonunu tamamlamış bir kişilik konumuna indirgeyerek, onun bugüne taşınacak bir misyonunun/örnekliğinin olmadığını varsayan bir nebi tasavvurudur.

Oysa vahyin anlattığı ve tanımladığı Resûlullah; Allah’tan vahiy alan ve onu insanlara tebliğ eden, insanları vahiyle uyaran ve karşı çıkarak düşmanlık yapanlarla mücadele eden, bu kutlu davetinde muhaliflerinin inanmaması karşısında üzülen, kahrolan ve içi daralan; her türlü tepkilerle, zorluklarla, düşmanlıklarla, ambargolarla, boykotlarla, tehditlerle, suikastlarla karşılaşan; yurdunu terk ederek hicrete zorlanan; taşlanan, savaşta yaralanan, terleyen, üşüyen, acıkan, hastalanan, üzülen, sevinen, sinirlenen; sevdiklerinin kaybına üzülen; Rabbine çokça istiğfar eden, Rabbi tarafından desteklenen ve zaman zaman sert uyarılarla uyarılan; Allah’ın yardımıyla tek başına başladığı mücadelesini ve tebliğ ettiği dini devlet/iktidar yapan; şanı dillere destan olan; evlenen ve eşiyle latifeleşen, aile reisi bir baba olan, kayınbaba, dede, dost, arkadaş, öğretmen, imam, müftü, yargıç/hâkim, komutan, devlet başkanı, önder/örnek olan ve elçiliğini/görevini başarıyla tamamlayan ve her ölümlü bir insan gibi vefat eden Allah’ın kulu ve Resûlü olan Hz. Muhammed’dir (s.a.v.).

Allah’ın sevgili kulu ve elçisi irtihal etmiştir. Biz ümmetine de Kur’an’ı ve kendi yaşayan örnekliğini takip etmemizi buyurmuştur. Hz. Nebî’nin misyonu asla tarihsel değil, zamanlar üstüdür.

Kur’an’ın anlattığı Nebî, hayatın aktif, canlı, kurucu ve inşa edici öznesi; örnekliği, kılavuzluğu, rehberliği olan kişidir. Yani misyonu ölümsüz olandır. Vahiy, onunla ilgili olayları/hadiseleri mü’minin yüreğine, gönlüne, imanına, ibadetine taşır. İman edenler için Hz. Nebî’nin örnekliği zamanlar üstü bir örnekliktir:

> “Andolsun ki Allah’ın Resûlü’nde sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü (onlara kavuşmayı) isteyip-umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için güzel bir örnek vardır.”

> (Ahzâb 33/21)

Hz. Nebî, elçilik görevi ve sorumluluğu altında, hayatının sonuna kadar fasılasız mücadele ederken şu hitabı bilmekteydi, unutmamaktaydı ve bundan dolayı mücadeleyle dolu bir hayat yaşadı:

> “Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.”

> (A’râf 7/6)

Ve ömrünün son büyük eylemi ve insanlığın tümüne vasiyetini dile getirdiği Veda Haccı’nda, her sözün ardından kalabalığa dönüp soruyordu:

> “Ey insanlar! Tebliğ ettim mi?”

On binlerin yaşlı gözlerle:

> “Evet, tebliğ ettin ey Allah’ın Resûlü!”

Hz. Nebî, kendisine nübüvvet görevini veren Rabbine yönelerek:

> “Şahit ol ey Rabbim!” diyordu.

Ümmeti olmaktan tarifi imkânsız mutluluk, huzur, itminan duyan bizler de şahidiz:

Tebliğ ettin ey Allah’ın Resûlü.

“Sallallahu aleyhi ve sellem”

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir