En’am suresinde işlenen konuları, şu başlıklar altında toplayabiliriz.
- İlahlık meselesi.
- Şirk’i red ve Tevhid akidesine çağrı.
- Vahiy ve Risâlet meselesi. Hz Peygamberin şahsına ve misyonuna yöneltilen itirazlara cevaplar.
- Ahirete imanın ilanı ve Dünya hayatından sonra başka bir hayatın olmadığının reddi.
- O zaman görevin, görünürde başarısız kalması nedeniyle endişe ve ümitsizliğe kapılan Hz Peygamberi ve izleyicilerini teselli ve teşvik.
- Düşmanlık ve kendini beğenmişliklerini bırakmaları için müşriklere uyarı ve tehditler.
- Aynı zamanda,İslâm toplumunu kurmak için gerekli ahlaki ve temel ilkelerin açıklanması. Surede bu konuların ayrı başlıklar halinde ele alınmadığı açıktır. Sure tam bir bütünlük içinde gitmekte ve yukarıda maddelediğimiz konular, farklı yollarla, sunumlarla tekrar, tekrar ortaya konmaktadır.
En’am suresine başından sonuna kadar, İslam akidesinin temellerini işleyen bir akide müfredatıdır diyebiliriz. Sure ayni zamanda İslam inanç esaslarını iki yönüyle ele almasıyla da dikkat çekicidir. Önce yanlışı ele alıp onu reddetmiş (Lâ) sonra tevhid inancını ortaya koyarak inşa etmiştir ( İllallah )
Surenin bir diğer özelliği; cahiliye inanç ve geleneklerini detaylı bir şekilde ele alması, cahiliye toplumuna ışık tutması ve cahiliyeyi var eden sistemleri ifşa etmesidir.
Rahatlıkla diyebiliriz ki En’am suresi cahiliyenin röntgenini çeken ve en ince ayrıntısına kadar cahiliyeyi ele veren bir suredir.
En’am suresi üzerinden cahiliyeyi ve müşrikleri tanıyan bir mümin, hangi kılığa girerse girsin, hangi maskeyle ortaya çıkarsa çıksın, cahiliyeyi ve şirki tanımakta zorlanmaz. Zira sûre, cahiliyenin bir zaman dilimi değil, bir zihniyet olduğunu en güzel şekilde ortaya koymuştur.
En’am suresinin bir diğer özelliği; okuyucuya kazandırdığı dava ve mücadele şuurudur. Tevhid davasının bilinçli düşmanları kimlerdir? Müşrik önderlerin Müslümanlara yönelik kurduğu tuzaklar nelerdir? Hak ile batıl arasındaki mücadelenin mahiyeti nedir? Yüce Allahın davasının düşmanlarına karşı değişmez kanunu/ sünnetullah nedir? Evet En’am suresi bu ve benzeri birçok soruya cevaplar vermiştir.
Surenin bir diğer özelliği ayetlerin arasına serpiştirilmiş kulluk/ubudiyet kaideleridir. Ayrıca mümine, diyaloğ, davet ve tartışma üslubu kazandırmasıdır.
Surede bir diğer önemli altı çizilmesi gereken bölümde, hüküm sahibinin, egemenliğin kayıtsız şartsız yalnızca Allaha ait oluşunun ele alınıyor olmasıdır. Tek kanun koyucunun, helal ve haram belirleme hakkına sahip olanın, değer yargılarını belirleyecek merciin yalnızca Allah olduğunun işlenmesidir.
Kim ki yalnızca Allaha ait bu özelliği kendi üzerinde görür, yalnızca Allaha ait olan helal ve haramları, Allaha rağmen veya Allahsız bir şekilde belirlemeye çalışırsa, istediği kadar ağzıyla İlâhım demesin, yaptığı iş olarak, yalnızca Allaha ait bir özelliğe tecavüz etmiş ve İlahlık iddiasında bulunmuş olur.
Kimde onların bu kurallarına gönülden itaat ederse, tabii olursa onların kulu yani müşrik olmuş olur. İstediği kadar Müslüman olduğunu iddia etsin; sonuç uluhiyet/ubudiyet ilişkisini ifade etmektedir.
Ayrıca şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Yeryüzünde hiçbir toplum, Allah’ı tamamen dışlamaz, yada yok saymaz. Allah cc, bizim hiçbir işimize karışmasın demez. Bilâkis yetkiyi, Allah’la kullar arasında bölüştürür.
İşte sure, İnsanlığın bu en kadim, en tehlikeli, en acil ve en öncelikli sorununa neşter vuruyor. Hâkimiyetin/egemenliğin, hüküm koymanın kayıtsız şartsız yalnızca Allaha ait olması gerektiğini, bunun nedenleri, olmadığı zaman ortaya çıkan aşağılayıcı durumları ele alıyor.
Sözün özü biz, yalnızca Allahın hakemliğine, hüküm sahibi olmasına inanarak diyoruz ki, kişi veya toplum yalnızca Allahın hakemliğine başvurmuyor, başkalarının Allaha rağmen verdiği hükümlere itaat ediyorsa, böyle bir birey/toplum Müslüman olamaz, onları Müslüman görenlerde, aynı zihin ve inanç yapısında olduklarını ifade etmiş olurlar.
Sure cahiliyenin inanç ve geleneklerini ele alarak başladı. Her bir uygulamanın şeriat ve akıl yönünden dayanıksızlığını ortaya koydu. Yer-yer, İslam’ın hâk ve sade inanç esaslarına vurgu yaptı. En sonunda tevhidi bir bütün olarak ele aldı. Sure içinde parça-parça anlatılan tevhidi hakikatleri topluca ve kalpleri Allaha yöneltecek şekilde bir daha açıklıyor.