21 May 25 - Çar 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Ah Selanik!

Edirne, Yanya ve İşkodra yardım bekleye dursunlar, İmparatorluğun İstanbul’dan sonra en büyük, İttihad ve Terakki’nin ile Meşrutiyet’in sembol şehri Selanik 40 BİN kişilik askeri birliği içinde barındırıyor olmasına rağmen tek kurşun atmadan Yunan’a teslim oldu.

İttihatçılar bu kente “Kabe-i hürriyet” diyorlardı: Hürriyetin Kabesi.

Savaş çıktığında, hangi şehirde SORUN olmaz, en sona hangi şehir kalır deseler sanırım istisnasız herkes Selanik derdi. Çünkü Osmanlının Balkanlardaki en önemli kışlaları burada idi. İttihat ve terakkinin askeri teşkilatlanması burada idi. Üstelik tahtan indirilmiş Osmanlının Sultanı 2. Abdülhamit Han en güvenli şehir olarak görüldüğünden bu şehirde ev hapsinde tutuluyordu. Bunu bilen Balkan muhacirleri de akın akın bu şehre kaçıyorlardı.

Bu nedenle Selanik’in tek kurşun atmadan teslim olduğu haberi geldiğinde, bütün Osmanlı topraklarına kabus çöktü.[1]

Tabi kimse bu kararı alanları tevkif edip vatana ihanetten yargılamadı. Daha dün aynı şehirde Abdülhamit’i tahttan indirmek için dağa çıkan ittihatçılar, kendi BAŞŞEHİRLERİNiN Yunanlılara teslim edilmesine itiraz etmediler.

Gariptir ki, İstanbul’dan 80 sene önce Osmanlı şehri olan bu şehrin düşmesi hiç bir ciddi anlatının konusu da olmadı…

Peki neden?

Şehirdeki en üst düzey İttihatçı Subay Doktor Nazım Beydi. “İttihad ve Terakki kimdir?” dense muhtemelen sayılabilecek ilk isimlerdendi. Millet Meclisine Muhtıra verebilecek kadar GÖZÜ kara olan bu şahıs neden elinin altında bulunan yüzlerce ittihatçı silahşöre rağmen Yunan’a karşı GIKI çıkmadı.

Şehrin Meclis’i Mebusan’daki temsilcisi Emanuel Karasu ve Rahmi Beydi. Rahmi beyin eşi Nimet Hanım, meşhur Karl Detrois’in kızıydı. Yani Alman Yahudisi kökenli Mehmet Ali Paşa. (Nazım Hikmet’in anne tarafından dedesi.)

Şehrin valisi de aynı ailedendi. Mehmet Nazım Paşa.

Komplo Teorisi anlatmaya çalışıyor değilim. BASİT normal sıradan bir insanın aklına gelmesi gereken soruları soruyorum. Hatta bu soruları neden soramadığımızı soruyorum.

Yunanlıların şehre girişi tamamen sorunsuz değildi. Onlardan önce şehre giren 1000 Bulgar askeri, 40 bin Osmanlı askerinin yapmadığı hatta en küçük bir DENEMEDE bile bulunmadığı şeyi yaparak son fişeklerine kadar Yunanlılara karşı savaştılar.

Selanik’i savaşmadan teslim eden Hasan Tahsin Paşa İsviçre’ye kaçtı ve 6 sene sonra Lozan’da öldü. Mezarı Yunan Devlet Töreni ile 1937’de Selanik’e getirilerek Selanik’in teslim sözleşmesini imzaladığı evin bahçesine gömüldü.

İmza sırasında yaverliğini yapan oğlu Yüzbaşı Kenan Mesare Yunanistan vatandaşı olarak ünlü bir ressam oldu. Babasının ve kendisinin katıldığı şehrin teslim ediliş anının resimlerini yapıp sattı.

Hasan Tahsin Paşa GIYABINDA yargılanıp sembolik olarak idama mahkum oldu.

Nazım Hikmet’in şiir sevgisinden uzunca bahsettiği dedesi Selanik Valisi Mehmet Nazım Paşa, yazdığı anılarına şehrin teslim edilişini dahil etmeyi uygun görmedi. Dönem olarak nispeten önemsiz bir şehir olan Sivas Valiliğinden “yetersizliği” nedeniyle azledilmiş olmasına rağmen İmparatorluğun en önemli 2. Şehrine Vali olarak nasıl atandığını da!

Selanik işgal edildikten sonra 7 ay daha şehirde kalmaya devam etmiş sonrasında İstanbul’a geçmiş ve hiç bir zaman hakkında bir dava açılmamıştır. Bu ülkede, GÜÇSÜZLER haricindekilere hesap sorulamaz kanunu devrededir.

40 BİN asker ellerinden silahları alınarak, Osmanlının en önemli şehrinde tek kurşun atmadan düşmana teslim edildi. Konuyu Almanya’daki Berliner Tageblatt gazetesine yazan Alman muhabiri

“Her tarafta cesetler ve at leşleri var. Dün 50 kaçağın açlık ve soğuktan donmuş cesetleri bulundu. Şehrin durumu pek yürekler acısı. Esir askerlerin haricinde başka, şehirden kaçamayan 50 bin civarında Müslüman göçmen de aileleri ile birlikte sokaklara doluşmuş. İnsan bu sefalet kafilelerini  seyrederken korkunç duygulara kapılıyor. Zavallı askerler dileniyor ve açlıktan feryad ediyorlar..” diyordu.

İsviçre’den yazdığı mektuplarda Hasan Tahsin Paşa iki ismin disiplinsizliklerinden çok şikayet eder: Ali Nadir Paşa ve Muhittin Paşa. Her iki isim de şehrin tesliminden sonra İstanbul’a dönüp mutlu ve mesud hayatlarına devam ederler. Tarihin garip bir cilvesi bir kaç yıl sonra Selanik’in ikizi güzel İzmir SORUNSUZ olarak Yunan’a teslim edildiğinde ALİ NADİR PAŞA şehrin en yetkili ismidir.  Şehirdeki muhtemel askeri bir direnişi ikinci kez kırmayı başararak şehri sorunsuz bir şekilde Yunan’a teslim etme görevini yine başarı ile yerine getirmiştir.

Görüyorsunuz Türkiye’de Devlet Aklı nelere kadir.

Koray demir, Devlet Aklı Kimin Aklı, s:256

Devlet AKLI bu ülkede Kimin MENFAATİNE işleyen bir akıldır diye soruyor sanırım yazar. Siz SELANİK’in teslim edilişini daha önce okumuş muydunuz?

Zeyl: Yunan’a ilk kurşunu sıkan kahraman olarak lanse edilen Osman Nevres’e “Hasan Tahsin” isminin yukarıdaki Hasan Tahsin Paşa’dan ilhamla verildiği söylenir.

Yahudi dönmesi Selanikli Sabataist bir ailede doğan Osman Nevres’te Kamal Paşa gibi “Şemsi Paşa” okulunda okumuştur.

İzmir ‘de Yunan’a ilk kurşunu sıkan kişi olduğuna dair herhangi bir delil yoktur. Tek bilinen 15 Mayıs 1919 sabahı kurşunla öldürülmüş olarak bulunduğudur. Hikaye 1970’lerden sonra keşfedilmiştir, diye okumuştum bir yerlerde.


[1] Selanik, 8 Kasım 1912 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan Yunanistan Krallığı’na devredildi. Bu teslim, Birinci Balkan Savaşı sırasında Osmanlı’nın bölgedeki kontrolünü kaybetmesiyle gerçekleşti. Osmanlı’nın 8. Kolordu Komutanı Hasan Tahsin Paşa, şehri Yunan veliahtı Konstantinos’un ordularına teslim etti.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir