25 May 25 - Paz 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Okumalardan Notlar > BP ve Abdülhamit Han’ın halli…

BP ve Abdülhamit Han’ın halli…

BP ve Abdülhamit Han’ın halli…

Bela hep alkışlayan, kuduran kalabalıktan gelir. Bütün dehşet alkıştan doğar. (Thomas Bernhard)

Elmalılı Hamdi Yazır’ın verdiği hal kararını Emanuel Karasu, Esat Toptani, Aram Efendi ve Arif Paşa, Sultan Abdülhamit Han’a okuyup onu Selanik’e sürgüne gönderirken devleti ele geçirenler hiç geciktirmeden 2 önemli konuda 2 önemli karar aldılar.

Öncelikle Musul, Kerkük, Basra hattındaki petrol arazilerinin de içinde bulunduğu Hazine-i Hassa yani Padişah Ailesinin özel mülkleri devletleştirildi. Ve hemen ardından hızla devletleştirilen bu mülklerin petrol arama imtiyaz hakkı İngilizlere devredildi.

Hazine-i Hassa’nın devletleştirilmesi ilk bakışta “milli ve yerli” bir hareket gibi görünebilir ancak o yıllardaki milletler hukukunda “ŞAHSİ mallar SAVAŞLA kaybedilse bilse DOKUNULMAZDI”. Eğer Padişah ailesinin üzerinde kalmış olsalardı savaşta kaybedilseler bile geri alınabilecekti. Nitekim bir çok şahsi mülk böylece geri alınabilmiştir.

Osmanlı saray ailesine ait Musul ve Kerkük’teki Hazine-i Hassa topraklarına daha sonraki yıllarda Turkish Petrolium ve Anglo-Persian Oil Company’nin birleşmesi ile ortaya çıkan BP petrolleri el koymuştu.

Bu duruma 8 Ocak 1920’de işgal altındaki Osmanlı devleti bir irade-i seniye yayınlayarak uygulamaya itiraz ve arazilerin işgalini protesto etti ve arazilerin hazine-i Hassa’ya geri iadesini istedi. . Çünkü böyle bir kararın olabilmesi için ya dönemin padişahı Abdülhamit Han ya da sonraki Padişah Sultan Reşad’ın imzası, imza içinde Parlamentodan onaylayarak çıkarmış olduğu bir kararın olması gerekliydi. Halbuki konu bırakın padişahın onayını almayı parlamentoya hiç gelmemişti.

Konu Osmanlı ailesinin Anadolu’dan çıkartılmasından sonra İngiliz Mahkemelerine taşınmış, oradan İngilizlerin yönetimlerindeki Kudüs Mahkemelerine havale edilmiş, İngilizlerin Kudüs’ten çıkması üzerine de MUHATAPPSIZ kalmış sayılmıştır.

Olayı araştırırken önümüze o kadar çok garip tesadüf çıkıyor ki ancak filmlerde olur.

Mesela Osmanlı ailesinin vekaletini alıp haklarını talep eden kişi İngiliz İstihbarat Subayı Yüzbaşı Bennett’tır. Bu iş için “Ottoman Imperial Estates Company” isimli bir şirket bile kurmuştur: Bennett’ın imzasına daha önce Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gitmek için bindiği Bandırma Vapur’unun İstanbul’dan çıkış kağıtlarında rastlıyoruz.

Bennett işgal İstanbul’unda ismi “İşkenceci Bennett’a çıkmış ve o dönem adı sayısız suça karışmış birisidir.

Olayı araştıranların önüne sürekli, yönetiminde pek çok İttihatçı subayın da bulunduğu Nation Bank of Turkey* ve Turkish Petrolium şirketleri çıkar. Bu şirketlerin işgal edilen petrol bölgeleri ile ilişkisini araştırmaya kalkan ve öldürülen Zeki Beyin hikayesi ayrı bir yazı konusu olmalıdır.

Abdülhamit Han’ım tahttan indirildiği ay gelişen ve sonrasında hasıraltı edilen petrol bölgesinin BP Petrolleri şirketince işgal hadisesin peşine düşmeye yeni Türkiye Cumhuriyeti hiç bir zaman hevesli olmadı. BP dünyanın en büyük şirketlerinden oldu ve olmaya devam ediyor. Osmanlı ailesinin haklarını arama çabası 1990’lara kadar sürdü.

Koray Demir, Devlet Aklı Kimin Aklı, s:213

Abdülhamit Han’ın hallinde British Petrol (BP) rolü hakkında daha önce bişi duymuş muydunuz?

Ya BP’nin Osmanlı ailesinin mülkünün gaspı ile kurulmuş bir şirket olduğunu biliyor muydunuz?

  • Türkiye Milli Bankası (Nation Bank of Turkey):, 1909 yılında kurulan Türkiye’deki bir ticari bankaydı . Sermayenin çoğunluğu kurucu hissedarlar Sir Ernest Cassel , Lord Revelstoke ve Sir Alexander Henderson’dan geliyordu . Bankanın kurulmasına yönelik ilk karar, Jön Türk Devrimi’nin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Banka 1931 yılına kadar faaliyet gösterdi.

Türkiye de birisi Türk ve MİLLİ kelimelerini kullanıyorsa DİKKAT edilmeli demiştik daha önce sanırım.

Zeyl: Aradan 100 sene geçtikten sonra öğrendiğimiz konulara bakar mısınız?

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir