İçinde yaşadığımız toplumun birçok menfi yönlendirici etkiyle, düşünceleri körleştirip sığlaştırılıyor. Bu etki, akıllı telefonlarla, çevremizdeki görsel, duyusal etkilerle, medyayla, eğitim-kültürleme mekanizmalarıyla, üretilen ve fıtraten var olan korkular kullanılarak sürekli pekiştirilmekte. Birey durumuna getirilmiş, modern cahiliyeye düçar olmuş, insanoğlu kendisi için “üretilmiş razılık” zincirini, şartlanmışlığı, körlüğü aşamıyor, hatalılığını ortaya koyan, durumunu zorlayan “hak davet” ile karşılaşınca:
1. Kendisine itiraza hemen bir cevap oluşturmaya çabalıyor, duygusal ve tarafgir oluyor.
2. Cevabını destekleyecek gerekçeler düşünüp, çeşitli doğrulama sebepleri üretmeye çalışıyor.
3. Savunma refleksleri geliştirip şartlanmışlık örgüsü oluşturmaya başlıyor veya var olana saklanıyor.
4. Yanlış ve doğrunun niçin ve neden olduğu hakkında aslında kararsızdır, propagandalarla yönleniyor, gerçekte muhakemesi sağlıklı çalışmıyor.
5. Ulaştığı neticenin, bulunduğu halin, tercihlerinin doğru olduğu, diğer cevapların desteklenemeyeceği duygusunu taşıyor, kuru mensubiyetlere kanıyor.
6. Kabullerinin zayıf noktalarını fark etse de bu konu hakkında düşünmek yerine, onu savunmaya çalışıyor, asabiyete kapılıyor.
7. Ona teklif edilenin niçin daha doğru olduğu anlatılmaya çalışılınca hayatını, tercihlerini değiştirmek yerine onu dinlemez gerekçelerini görmezden geliyor, .
8. Anlayıp muhakeme etme yerine cedel ve direnme yoluna giriyor.
9. Bütün eksiklikleri ve yanlışlarına rağmen içselleştirdiği razılığı, şartlanmışlığı ve kabullerinin sorgulanmasına çok bozuluyor.
Bunları aşmak zor ama bu duruma düşmemenin yolu şuurlu istişare imkânları kullanmak, cemiyetleşmek, kendimizi dikkatle değerlendirip ne durumda olduğumuzun murakabesini yapalım.
Dolayısıyla modern dönemde birey olmamaya çabalamak ve ortak bir sünnet-kültür üreten cemiyet olmanın gerekliliği ortalama bir insan için hayati zorunluluktur. Hakka talip olarak, vakıf, dernek, isimli isimsiz cemiyetleşmelerin mecburiyeti bu sebepledir. Bunlara elimizden gelen her türlü katkıyı yapmak, bu modern dönem etkilerinden azade, ortak bir sünnet üretmeye omuz vermek, hepimizin boynunun borcudur.
Ne yapalım:
Öncelikle maruz kaldığımız teorik ve pratik cahiliye tehlikesini ciddiye alalım. Dünyada elan var olan yönetim yapıları Allah ve ahireti karar süreçlerinde hesaba almamaktalar. Toplumun akıntısına kendimizi ve ehlimizi bıraktığımızda işlerin hayra gidişi garantilenmiş olmuyor; bunu bilelim.
Düşüncede:
Allah’ın rızası dışına çıkmaktan ürperelim./
Sorgulayalım./
Fark etmeye çalışalım: /
Kanmayalım:/
Sosyalleşelim:/
İstişare edelim:/
Müslüman akıl yapımızı arındıralım:/
Samimi olalım:/
Ahireti-Allah’ı unutmayalım:/
Sürekli korku ve fayda saikiyle tercihe zorlanışımıza direnelim:/
Propaganda edilen asabiyetleri, sağlamasını yapmadan yutmayalım:/
Düşüncede de şüpheli durumlardan kaçınalım:/
Şehvet, statü, mal, kibir, lüks ve marka sapkınlıkları gibi düşünce sapkınlıkları da imtihanın bir yüzüdür unutmayalım:/
Gündem müdahaleleriyle provokasyon yapılışını sezecek basiretler geliştirelim./
Her hangi bir konuda “neden böyle düşündüğümüzü analiz etmeyi alışkanlık haline getirelim:/
Dua ile Allahtan yardım istemeyi ihmal etmeyelim.
Eylemde:
Bir araya gelişlerimizi arttıralım:/
Küçük etkinliklerle bile olsa birlikte olalım:/
Tasadduklarımızı amaçlarımız doğrultusunda yönetelim, yönetilmesini sağlayalım:/
Çocuklarımızı (küçük veya büyük)yanımızdan ayırmayalım:/
Çocuklarımızı okullara bırakmayalım:/
Çocuklarımız için projeler yapalım-destekleyelim:/
Gençlerimizin insan ihtiyacını çevremizde karşılamasını sağlamaya çalışalım:/
Ailemizi her manada güçlendirelim:/
Yeni aile kuruluşlarına destek olalım-takip edelim:/
Neslimiz ve çevremiz için planlı kültürleme mekanizmaları oluşturalım./
Evlerimizi, eşyalarımızı, araçlarımızı gösteriş-böbürlenme aracı haline getirmeyelim:/
Her hafta ya misafirimiz olsun ya misafirliğe gidelim:/
Her ne yapıyorsak Allah için yapalım:/
Provakatif eylem davetlerine icabet etmeyelim, bu toplumda işi bu olan saptırıcıların olabileceğini unutmayalım./