Kur’an da, yer alan eski ümmetlerin hayat tecrübelerinin değerini anlayabilmemiz için şu gerçekleri iyice kavramalı, vicdanlarımızda canlandırmalıyız.
Kur’an bu ümmetin yaşayan kitabı, öğüt verici kılavuzu ve içinde hayatına ilişkin dersler okuduğu okuludur. Yüce Allah ilahi sistemini yeryüzünde gerçekleştirmekle görevlendirdiği ilk Müslüman cemaati, bu son derece önemli göreve hazırladıktan sonra Kur’an aracılığı ile sürekli bir eğitime tabi tutmuştur.
Bunun yanı sıra yüce Allah Peygamberimizin (sav) vefatından sonra bu ümmetin bütün kuşaklarını yönlendirmek, eğitmek ve vadettiği üzere insanlığa ideal biçimde önderlik etmek hususunda Kur’an-ı Kerim’ in canlı ve sürekli bir kılavuz fonksiyonunu yerine getirmesini murat etmiştir.
Yalnız bunun için Müslüman kuşakların Kur’an’ın gösterdiği yolda yürümeleri, O’na olan sımsıkı bağlılıklarını hiç gevşetmeden sürdürmeleri, bir bütün olarak yaşama tarzlarını ondan almaları, diğer bütün yeryüzü kaynaklı sistemlerin cahiliye sistemleri olması hasebiyle mümin, Kur’an’ın kendine sağladığı bir güvenle onlara aldırış etmeden, tepeden bakabilmelidir.
Bu Kur’an, sadece okunup geçilecek bir söz yığını değildir. Tersine geniş kapsamlı bir kılavuz, bir talimatnamedir. O, pratik hayatın talimatnamesi olduğu kadar aynı zamanda eğitim kılavuzu, eğitim talimatnamesidir. İşte bu gerekçe ile oluşturup, eğitmek üzere geldiği Müslüman cemaate, insanlığın geçmişteki hayat deneyimlerini duygulandırıcı bir üslupla sunuyor.
Bu alanda Hz. Âdem’den beri süre gelen iman çağrısının yaşadığı tecrübelere öncelik tanıyor, bu tecrübeleri gerek insan psikolojisine ve gerekse pratik hayata ilişkin türleri ile Müslüman ümmetin bütün kuşaklarına bir çeşit yol azığı olarak sunuyor. Bu ümmeti bu son derece değerli yol azığı ile ve değişik türde oluşmuş tarihsel birikimle donatırken onun hangi yolu izleyerek yürüyeceğini açık, seçik biçimde öğrenmesini amaçlıyor. İşte, Kur’an’da bu kadar çok sayıda, bu kadar çeşitli ve bu denli canlı, somut mesaj sunan kıssa ile karşılaşmamızın nedeni budur.
(Fî Zılâl’il Kur’an’dan derlemedir)