11 Ara 24 - Çar 9:00:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Yeni Dönemin Eşiğinde Suriye

Yeni Dönemin Eşiğinde Suriye

Suriye’de 53 yıllık Esed iktidarı sona erdi. Esed ailesi 53 yıl boyunca yalnızca Suriye halkının değil, tüm Müslümanların hafızalarına birçok katliamın derin izlerini bıraktılar. On binlerce kişinin tutsak olarak tutulduğu, adı tarihe geçmiş Sednaya Cezaevi ve 2011’de korkunç işkencelerle katledilen ilk kurbanlardan 13 yaşındaki Hamza Ali el-Hatib, acıyla dolu iç savaşta hiç unutulmayacaklar.

Ortadoğu’nun bu yüzyıldaki tiranlıklarla örülü tarihi, sakinleri için sonu gelmeyen bir işkence seansı gibi. Acı bu kadar kesintisiz olunca, geride kalanlar için unutulmaz kan davalarını da büyütüyor. Suriye özelinde yirmi yılı aşkın bir süredir devam eden iç savaş tam olarak böyle bir sonuç oluşturdu. Üstelik yalnızca Suriye için değil, aynı zamanda akisleri tüm dünya Müslümanlarında karşılık bulacak yarılmaları, mezhepçi çatışmaları ve devletlerin zorunlu gördükleri ancak aynı zamanda kirli iktidarları yaşatan ittifakları kimsenin kolaylıkla içselleştiremeyeceği sonuçlar doğurdu. Elbette Suriye’de 53 yıllık dönemi yalnızca bir iktidar eleştirisi ile yetinerek okuyamayız. Zaman zaman iktidarla mücadele eden grupların da egemen dünya düzenine karşı tutumlarının flulaşması yadsınamaz.

İşte tüm bu kaosun içinde Esed iktidarı hızlı bir şekilde Suriye’nin üzerinden çekildi. Egemenliğini şok edici bir şiddet üzerinden kuran dikta rejiminin devlet aklı da böylece dağılmış oldu. İktidarın el değiştirmesi bu coğrafya için çok yeni bir gelişme olarak düşünülemez. Ancak Suriye’den başlayarak, başta Filistin olmak üzere, tüm bölgenin nasıl etkileneceğini şimdiden anlamak kolay değil. Yine de Esed’in gidişi, ne Filistin ve Lübnan direnişinin mutlak yenilgisi olarak okunabilir ne de emperyalist ve Siyonist kuşatmaya karşı caydırıcı bir devrim olarak görülebilir. Ancak açık gerçek şu ki bir halkı, zalim yöneticisinden kurtulma iradesini gösterdi diye mahkûm edemeyiz.

Her şeye rağmen geleceğe daha umutlu bakmamızı sağlayacak Ortadoğu’ya özgü bazı koşulları da unutmamak gerek. Bu coğrafyada, iktidar aygıtlarının kahredici şiddet düşkünlüğünün yanı sıra bir o kadar köksüz ve hızlı değişimlere açık bir yapısı var. Suriye özelinde iç savaş sırasında gelişen toplumsal çatışmalar ve ortak hafızada unutulması zor anılarla dolu defterler, bu değişimle beraber kapanabilir. Esed koltuğunda otururken belleklerden silinmeyecek anılar, şimdi Esed’le birlikte gömülebilir. Yeniden bir ittihad gelişebilir.

Fakat bunun bazı ön koşulları da var: Değişimin egemenlere karşı açık bir zafere dönüşmesi ve yeniden bir ittihadı “konuşulabilir” kılmasının ilk koşulu, antisiyonist ve antiemperyalist bir tutumu açıkça benimsemesi ile mümkün. Bu perspektif yalnızca soykırımla burun buruna olan Filistin için zorunlu değil. Filistin’de soykırımın derinleşmemesi için olduğu kadar Lübnan’ın kuşatılmaması ve Suriye’nin işgalinin son bulması için de açık bir zorunluluk.

Gerçek anlamda antisiyonist ve antiemperyalist bir rol modele dönüşmek için ise dağılmış ve çözülmüş “Suriye devlet aklı”nın sınırlarını aşma imkânını değerlendirmek gerekiyor. Her modern devlet gibi çekirdeğinde kendine referans veren bir “devlet aklı” bulunduran Suriye, kendi toplumunu ezen vahşi pratiği buradan devşirmişti. Devletin, sivilliğin her anlamda yerini aldığı modern yorumu, sonunda halkın enerjisini soğururken hükmetme gücünü de mutlak bir iktidar aşırılığına ulaştırmış oldu. Fakat gerekçesi ne olursa olsun, her çözülme devlet aklını da zaafa uğratır. Kurumsallık yeniden kurulana kadar iktidar, meşruiyet devşirilmeye çalışılan toplumsallığa geri verilmiş olur. Eğer Suriye’de statükoyu değiştiren yeni kurucu irade, bu fırsatı yeni bir “state of exception / istisna hali” durumu ile iktidarını berkitmeye çalışarak feda ederse, bu durum eski sistemi yeni zorbalıklar üreten bir sistemle yer değiştirmekten öteye gidemez. Ortadoğu için istisna halinin en görünür biçimiyse “beka siyaseti”dir. Bedeli ne olursa olsun, Suriye devletinin yaşamasına odaklı bir strateji, günün sonunda yeni Esed’ler doğurmaktan ya da egemen sistemin aparatı haline gelmekten başka bir yol bulamayabilir.

Bütün bu belirsizlikler içinde Suriye’nin ve bölgenin geleceğinin nasıl şekilleneceğini anlamak kolay değil. Fakat her şeye rağmen, küresel düzenin “hesaplanabilir” ve öngörülebilir kurumsallığının Suriye’de şimdilik çözüldüğünü ya da en azından zarar gördüğünü söyleyebiliriz. Yani inisiyatif, henüz yeni bir kurumsallığın / devletin ezici ağırlığını üzerinde hissetmeyen çok parçalı muhaliflerde ve onayı alınmaya çalışan toplumsal tabanda. Bu da yıllardır süren iç savaş yorgunluğuna rağmen, anti-siyonist ve anti-emperyalist direnişin ağırlık merkezinin devletlerden, inisiyatif alan halklara / ümmete doğru kaymasının bir başlangıcı olabilir. Suriye açısından bu iradenin gösterilip gösterilemeyeceğini bilmiyoruz. Fakat yalnızca bu şekilde Suriye’deki yeni dönem, tüm dünya için ilham verici bir değişim dalgası başlatabilir.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir