20 May 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Şâtıbî Muvâfakât, Yükümlülük Hükümleri : Mübah 3

Şâtıbî Muvâfakât, Yükümlülük Hükümleri : Mübah 3

Mübahın Terk Edilmesi Konusunda:

Eğer mübahı terk etmek dinen istenen bir şey olsaydı, önceki nesiller (sahabe ve salihler) bunu mutlaka öğrenir ve hiç istisnasız uygularlardı. Ama onlar böyle yapmamışlardır. Bu da gösteriyor ki, mübahı terk etmek onlar için dinen gerekli bir davranış değildir. Hatta bazıları bazı mübahları terk etmeye niyet ettiklerinde, bu tutumları hoş karşılanmamış ve engellenmiştir. Bu konuda çok sayıda delil mevcuttur.

Eğer sahabelerin ya da önceki nesillerin mübahı terk ederek sevap kazandıkları sabit olmuşsa, bu sevap onların mübahı terk etmelerinden değil, bunu belirli **dış sebeplerle** yapmalarından kaynaklanmaktadır. Yani, bu durum mübahın terk edilmesinin başlı başına dinen istenen bir şey olduğunu göstermez.

Mübahların terk edilme sebepleri:

A) İbadete Engel Olmaması İçin Terk:

 Bazen mübah bir davranış hayırlı bir işi yapmaya engel olabilir. Bu durumda kişi, hayırlı işe zaman ve enerji ayırmak için mübah olanı terk eder. Mesela Hz. Aişe’ye bolca mal gelirdi, ama o bu malları kendisi için harcamaz, sadaka olarak dağıtırdı. Bu, onun mübah olan rahat yaşamı sevmediğinden değil, sadaka vermeyi daha önemli gördüğünden dolayıydı.

B) İnsanların Zihninde Yanlış İzlenim Bırakmamak İçin Terk:

Bir mübah, bir kişinin saygınlığına gölge düşürebilecek bir izlenim doğurabilir. Böyle bir durumda mübah, doğurabileceği yanlış anlamalardan dolayı terk edilebilir. Örnek: Hz. Ömer, Şam’a giderken eşeğe binmişti. Ona at verdiler. Atla giderken kibirli bir görüntü oluştuğunu hissedince inip tekrar eşeğine bindi. Bu davranışı kibirden kaçınmak içindir.

C) Şüpheli Görüldüğü İçin Terk:

Bazı mübahlar hakkında kişide şüphe olabilir. Bu durumda kişi, açıkça helal olduğuna emin olmadığı bir şeyi terk edebilir. Bu ihtiyatlı bir davranış olup, faziletli sayılır.

D) Taat Niyeti Olmadığı İçin Terk:

Bazı insanlar, mübah bir işi yaparken bunu ibadete dönüştürecek bir niyet taşımazlarsa, o işi yapmayı tercih etmezler. Örneğin sadece zevk için yeme içme yerine, ibadetlere güç kazanmak amacıyla yemek yerler. Böylece mübah olan şey ibadet kastıyla yapılmış olur ve bu da şükür anlamına gelir. Eğer bu niyet yoksa, sadece nefsi tatmin amaçlı yenen yemek şükür sayılmaz.

E) Gafletten Dolayı Terk:

Bazen insanlar o kadar ahirete yönelik ibadetle meşgul olurlar ki, mübah olan şeylerle ilgilenmezler. Bu terk bilinçli değil, bir nevi **dikkatsizlik** ya da **gaflet** halidir. Hz. Aişe’nin çok miktarda gelen parayı ihtiyaç duymadan dağıtması buna örnektir. Kendisi bir şey ayırmayı unutmuş, eleştirilince de “Hatırlatsaydın yapardım.” demiştir. Bu gibi durumlar bilinçli zühd değil, farkında olmamaktan kaynaklanan geçici hallerdir.

  F) İsraf Sayıldığı İçin Terk:

Bazı kişiler, bazı mübah davranışları **kendi şahsi durumlarına göre israf** olarak değerlendirebilir. İsraf, dinen yerilmiş bir davranıştır. Bu durumda o kişi için mübah olan bir şeyi terk etmek daha uygun hale gelebilir. Diğer insanlar bunu anlamayabilir ama bu tamamen kişisel bir değerlendirmedir.

 Sonuç:

Seleften (ilk nesil Müslümanlardan) rivayet edilen mübahları terk etmeye dair hikâyeler dikkatlice incelendiğinde, hepsinin yukarıdaki gerekçelerden biriyle izah edilebileceği görülür. Bu da mübahın terk edilmesinin, başlı başına dinen istenen bir şey olmadığını ortaya koyar.

Zühd ve Mübah:

Zühd (dünyaya karşı mesafeli duruş), ancak **terki istenen** şeyler için geçerlidir. Mübahlar bu kapsamda değildir. Bazıları “zühd” kelimesini helal şeyleri terk etmek anlamında kullansa da, bu mecazi bir kullanımdır. En zahid kişi olan Hz. Peygamber, helal ve güzel bir şey bulduğunda bunu terk etmemiştir. Sahabe ve tabiîn de aynı şekilde davranmışlardır.

Mübahın Terk Edilmesi Kasıtlı mı, Kasıtsız mı?

Eğer kasıtsız olarak terk edilmişse, bu dikkate alınmaz. Çünkü bu bir zühd değil, gaflettir.

 Eğer kasıtlı olarak terk edilmişse, o zaman iki duruma bakılır:

Sadece mübah olduğu için terk edildiyse, bu boş bir davranıştır ve dinen övülmez.

 Daha hayırlı bir şeye ulaşmak için terk edildiyse, bu durumda terk matlup hale gelir ama sebep, mübahı terk değil, ulaşılmak istenen hayırlı şeydir.

Gazzâlî de bu konuda şöyle der:”Zühd, bir şeyi daha hayırlı olana tercih etmektir.”Yani zühd, sadece bir şeyden vazgeçmek değil, daha değerli olan bir şeyi tercih etmektir.

Mübahın İşlenmesi Dinen İstenen Bir Şey midir?

Bazı âlimler, mübahın işlenmesinin matlup (istenen) olduğunu savunsa da, bu görüş isabetli değildir. Çünkü:

1. O zaman hiçbir fiile “mübah” denilemez hale gelirdi.

2. Şeriatın mübahları hüküm kategorisine dâhil etmesi anlamını yitirirdi.

3. Diğer hükümler (farz, sünnet, mekruh) ile olan fark ortadan kalkardı.

Bazı Mübahların Özellikle İşlenmesi Dinen İstenmiştir:

Temiz ve helal nimetlerden yararlanılması emredilmiştir. (Bakara 168, 172; Mü’minun 51)

Allah’ın nimetlerini yasaklamak doğru bulunmamıştır. (A’raf 32)

Allah’ın hediyesini kabul etmemek uygun değildir.

Ruhsatlar (kolaylıklar) da Allah tarafından sevilmektedir. (Hadis)

Bu deliller, bazı mübahların işlenmesinin tercih edildiğini göstermektedir.

Talak Gibi Mübahlar Hakkında:

Bazı mübahlar vardır ki, yapılmaları dinen hoş karşılanmamıştır. Talak (boşanma) bunlardan biridir. Şeriat onu helal saymış ama övülmemiştir. Ayetlerde talak hakkında doğrudan emir verilmez, ölçülü bir anlatım tercih edilmiştir. Aynı şekilde oyun ve eğlencelerin bir kısmı da mübah olsa da yerilmiş davranışlardır.

Sonuç:

Mübahın dinen ne işlenmesi ne de terk edilmesi başlı başına istenen bir şey değildir. Dinen arzu edilen, şartlara göre hangisi daha faydalıysa onu yapmaktır. Bazen terk etmek daha iyidir, bazen yapmak. Ama bu durumlar, mübahın kendisinden değil, onunla ilişkili diğer unsurlardan kaynaklanır.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir