18 Tem 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Bir Mollanın Reform Rüyası: Keçecizâde İzzet Molla Üzerine

Bir Mollanın Reform Rüyası: Keçecizâde İzzet Molla Üzerine

Osmanlı modernleşmesini hep Tanzimat’la başlatırız. Hâlbuki Tanzimat, uzun bir zihinsel birikimin ürünüydü. Bu birikimi oluşturanlar arasında, yalnızca bürokratlar ve sultanlar değil, aynı zamanda düşünce insanları, ulemâ, hatta şairler de vardı. Onlardan biri, hatta belki de en dikkat çekeni: Keçecizâde İzzet Molla’dır. (1786-1829)

İzzet Molla’yı sadece bir divan şairi olarak tanımak, onu çok eksik okumaktır. Hayatı, devrin siyasi ve bürokratik çalkantılarını bire bir yaşamış bir Osmanlı mollasının hikâyesidir. İlmiye sınıfından gelen bir ailede doğmuş, gençliğinde yoksulluk, melankoli ve intihar düşüncesiyle boğuşmuştur. Fakat bir tesadüf eseri, bir âlimle karşılaşarak hem hayata tutunmuş hem de bürokrasiye giden yolun kapısını aralamıştı. Himayeye dayalı bir sistemde, önce Hâlet Efendi’ye, ardından doğrudan sultana yakın bir çevreye girmiştir. Ancak bu hızlı yükseliş, aynı ölçüde sert düşüşleri de beraberinde getirmiştir: sürgün, azil, yeniden yükseliş ve nihayet Sivas’ta son bulan bir hayat.

Fakat asıl kıymetli olan, onun bu iniş çıkışlar arasında yazdığı iki lâyıhadan süzülen fikirlerdir. Bu risaleler, İzzet Molla’nın bir Osmanlı reformcusu olarak profilini çizer. Özellikle Islâh-ı Nizâm-ı Devlete Dâir Risâle adlı metni, II. Mahmud’un reform politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Molla, klasik düzenin artık işlemediğini açıkça belirtir. Ona göre, devletin bekası için yeni bir nizâm gereklidir. Bu nizâmın meşruiyeti ise sadece gelenekten değil, akıldan (tedâbir-i akliyye) kaynaklanmalıdır.

İzzet Molla’nın en dikkat çekici yanı, Batı tarzı düzenlemelere karşı dogmatik bir karşı çıkışta bulunmamasıdır. Aksine, “Efrenc usûlü bizimkine aykırı değildir” diyerek, Avrupa’dan alınabilecek unsurların şer’î ölçülerle uyumlu hâle getirilmesini savunur. Yani onun reform düşüncesi ne mutlak bir Batıcılık, ne de katı bir muhafazakârlıktır. Mevcut nizâm kadîmle değil, işlevsellik ve maslahatla ölçülmelidir.

Reformlara karşı geliştirilen “Mehdî yakında zuhur edecek, zaten kıyamet yakın” söylemine de keskin bir cevap verir: “Mehdî gelse dahi biz adaletle düzenimizi kuralım, onu işleyen bir sistemle karşılayalım.” Bu cümle, Osmanlı düşünce dünyasında zaman algısının değişmeye başladığının işaretidir. Eskatolojik (ahiret merkezli) bir bekleyişin yerine, dünyevî ve eylemci bir zaman anlayışı yerleşmektedir.

Aynı şekilde, “nizâm” ve “terakkî” kavramlarının birlikte anılması da önemlidir. Eskiden nizâm, düzenin korunması anlamına gelirken, artık ilerlemenin aracı olarak görülmektedir. Bu zihniyet dönüşümü, Tanzimat’tan çok önce başlamış, işte bu mollanın kaleminde karşılık bulmuştur.

İzzet Molla, merkeziyetçi ve rasyonel bir devlet yapısı da önerir. Memurların maaşlı olması, görevlerin liyakate göre verilmesi, her seviyedeki görevlinin gelir eşitsizliğinden uzak tutulması gerektiğini savunur. Eşitlik, halkın malını elinden almak değil; devlet karşısında eşit muamele görmek anlamındadır. Bu, henüz “hukuk devleti” değilse de, bir “yasa devleti” anlayışının Osmanlı düşünce dünyasında doğmakta olduğunu gösterir.

Ayrıca onun bakış açısında, modern ordu örnek modeldir. Asâkir-i Mansûre’nin düzeni, tüm topluma yayılmalıdır. Yeniçeri Ocağı’nı savunanlar, artık sapkınlıkla eşdeğer tutulmaktadır. Hatta halkın, bu yeni düzeni kabul etmesi hâlinde, çok kısa sürede Mehdî’yi beklemeden de bir kurtuluş yaşayabileceğini söyler. Bu, inancı dışlamayan ama siyaseti inançtan bağımsızlaştıran bir çizgidir.

Görüldüğü gibi, Keçecizâde İzzet Molla bir geçiş dönemi entelektüelidir. Ne bütünüyle gelenekçidir, ne de tam anlamıyla modernist. Araftadır. Ancak bu araf, boşluk değil; zengin bir düşünce üretim alanıdır. Onun lâyıhalarında önerdiği sistem, Tanzimat’ın hem öncülü hem habercisidir.

Bugün reform deyince sadece teknik değişimleri değil, zihin değişimini de konuşmak istiyorsak; İzzet Molla’yı yeniden okumak gerekir. Onun “nizâm”ı, sadece devlet yapısı değil, düşünme biçimidir. Sürgünle yoğrulmuş bir mollanın kaleminden, bir devletin geleceği çizilmiştir.

Not: Makalenin özetidir.

Özhan Kapıcı, “Bir Osmanlı Mollasının Fikir Dünyasından: Keçecizâde İzzet Molla ve II. Mahmud Dönemi Osmanlı Siyaset Düşüncesi”, Osmanlı Araştırmaları / The Journal of Ottoman Studies, sayı 42 (2013): 275–315.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir