25 Tem 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Okumalardan Notlar > Bir Osmanlı Kadısının Siyaset Teorisi

Bir Osmanlı Kadısının Siyaset Teorisi

Okumalardan notlar:

Letâifü’l-Efkâr ve Kâşifü’l-Esrâr (“Sırları açığa çıkaran”, “gizli gerçekleri keşfeden”)

Hüseyin b. Hasan es-Semerkandî 16. yüzyılda yaşamış. Eserini 935/1529 yılında tamamladığı düşünülmekte. Osmanlı kadısıdır. Fıkıh ve siyaset alanlarında bilgi sahibidir. Eserinde hem İslam öncesi hem İslami kaynaklardan geniş biçimde faydalanmıştır.

Eflatun, Aristo, Galenos, Lokman, İbn Sînâ gibi figürlere yer verir.  İbn Kesîr, İbn Hallikân, Sıbt İbnü’l-Cevzî gibi klasik tarihçilere de sıkça atıfta bulunur. Osmanlı siyasî sistemini meşrulaştıran erken dönem fıkıh geleneğine bağlıdır.

Saltanat ve hilafetin görevlerini fıkıh terimleriyle açıklamış, yöneticilerin görevlerini “vâcib”, “müstehab”, “haram” gibi kavramlarla sınıflandırmıştır.

Beş ana bölümden oluşan eser, sadece siyasi teoriyi değil; tarih, ahlak, edebiyat ve kozmoloji gibi çok yönlü konuları da içermektedir. Kanûnî Sultan Süleyman’ın sadrazamı Pargalı İbrahim Paşa’ya ithaf edilen eser, hem nazarî (teorik) hem de ameli (pratik) boyutlarıyla bir yöneticilik rehberi sunmaktadır.

 1. Siyaset Bölümü

Eserin ilk ve en hacimli bölümü, “Siyaset” başlığını taşır. Burada Semerkandî, sultanın görevlerini İslami fıkıh temelinde tanımlar. Ona göre bir sultanın iki asli görevi vardır: Allah’ın kullarını korumak (ri‘âyetü ibâdillâh) ve Allah’ın hükümlerini muhafaza etmek (hıfzu ahkâmillâh). Bu görevler, adaletin tesisi, halkın refahı, toplumsal düzenin sağlanması, eğitim kurumlarının desteklenmesi ve mali kaynakların adil biçimde toplanması gibi birçok uygulamaya temel teşkil eder.

Bu bölümde, ideal bir hükümdarda bulunması gereken özellikler uzun uzadıya sayılır. Semerkandî’ye göre bir sultan kibirden uzak, adil, hikmet sahibi, müşavereye açık, vakti iyi kullanan, ehil kişilere görev veren ve halkla arasında perde koymayan biri olmalıdır. Bu vasıflar, hem bireysel ahlâka hem de yönetsel başarıya işaret eder. Sultanın çevresindeki görevlilerin —özellikle vezir, kadı, müftü, kâtip ve maliye sorumlularının— da liyakat, doğruluk ve adalet temelinde seçilmesi gerektiği vurgulanır.

Siyaset bölümünde önemli bir diğer unsur, müşavere kültürüdür. Yazar, hükümdarın tek başına karar vermemesi gerektiğini, bilgili ve doğru sözlü kişilerle istişare etmesini öğütler. Özellikle vezirlik makamı öne çıkarılır; İbrahim Paşa, bu çerçevede “akıllı, tedbirli ve güçlü vezir” modelinin vücut bulmuş hâli olarak takdim edilir. Adalet ise tüm siyasal düzenin temelidir ve adaletten sapan bir yönetici meşruiyetini kaybeder.

 2. Halifeler Tarihi

Eserin ikinci bölümü, Hz. Âdem’den başlayarak Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman’a kadar uzanan bir halifeler kronolojisidir. Bu bölümde hem tarih bilgisi hem de siyasal meşruiyet tartışmaları iç içe geçmiştir. Dört halife, Emevîler, Abbasîler, Memlûklar ve Osmanlılar anlatılırken, her dönemin öne çıkan yöneticileri ve uygulamaları değerlendirilir.

Semerkandî burada halifeliğe geliş yolları ve yönetim anlayışlarını tartışır. Meşru yönetici, halkın rızasına dayanan (bey‘at) ve şer‘î ölçülere uygun olan yöneticidir. Zorbalıkla başa geçen, halka zulmeden veya fıkıh dışı uygulamalarda bulunan yöneticiler eleştirilir. Olumlu yöneticiler ise âlimlere değer veren, cami ve medrese yaptıran, halkla ilişkisini koparmayan, mütevazı ve cömert kişiler olarak tasvir edilir. Bu özellikler, Osmanlı sultanlarının hilafet zincirinde meşru ve ideal halefler olarak yer almasını sağlar.

 3. Edebiyat Bölümü (Edebiyyât)

Üçüncü bölüm, daha kısa fakat anlamlı bir içerik sunar. Burada sözün gücü, aklın değeri ve hikmetli söylemlerin yöneticilikteki rolü ön plana çıkarılır. Semerkandî, akıllı insanın çok konuşmayan, ama özlü ve yerinde konuşan biri olduğunu ifade eder. Bir yöneticinin hitabet yeteneği, halk üzerindeki etkisi ve idari başarısı açısından önemlidir. Bu bölümde yer alan hikmetli sözler ve anekdotlar, karar alma süreçlerinde rehberlik işlevi görür.

 4. Ahlaki Meziyetler

Ahlakî erdemlere ayrılmış bu bölüm, hem yöneticilerin hem de halkın bireysel ahlaki tutumlarının toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini gösterir. Toplamda 39 başlık altında ahlakî nitelikler işlenir. Hayâ, tevazu, zühd, cömertlik, ilim sevgisi, affedicilik gibi olumlu özellikler öne çıkarılırken; kibir, cimrilik, gösteriş, öfke, kıskançlık ve riyakârlık gibi davranışlar olumsuzlanır.

Bu erdemlerin doğrudan siyasetle ilişkili olduğu açıktır. Yazar, toplumun ve yöneticilerin ahlaken çökmesi durumunda, devlet düzeninin de kaçınılmaz olarak sarsılacağını ifade eder. Böylece ahlâk, sadece bireysel fazilet değil, siyasal istikrarın da anahtarı olarak görülür.

Müellif, ideal sultanda bulunması gereken nitelikleri “hasen” kavramıyla değerlendirir; kibirden uzak, akıllı, müşavereye açık, ölçülü konuşan, sır tutabilen, şeriata ve maslahatlara öncelik veren, vakti iyi kullanan ve ehil insanları görevlendiren bir lider tipini savunur. Ayrıca, İslam dinini koruma, zalimlere karşı mücadele, âlimlere ve salih kimselere saygı, adaletle hükmetme, kamu mallarının adil toplanması gibi görevleri de sultanın işlevi olarak tanımlar.

 5. Yaratılmışların Acayiplikleri

Eserin son bölümü, doğa olayları, hayvanlar, cinler, ilginç milletler ve tabiatın sıradışı yönlerini konu alır. “Garâibü’l-mahlûkât” literatürüne uygun şekilde yazılmış olan bu kısım, kozmolojik ve coğrafi bilgiler içerir. Bu bölümde anlatılanlar, yöneticiye evrenin büyüklüğünü ve karmaşıklığını kavratmayı hedefler. Yıldızların, nehirlerin, dağların, hayvanların ve insan dışı varlıkların anlatımı, yöneticinin Allah’ın kudretini idrak etmesine vesile olacak bir dünya görüşünü yansıtır.

Sonuç

Letâifü’l-Efkâr ve Kâşifü’l-Esrâr, sadece bir siyaset risalesi değil, aynı zamanda fıkıh, tarih, ahlak, edebiyat ve kozmolojiyle iç içe geçmiş bir düşünce yapıtıdır. Hüseyin b. Hasan es-Semerkandî, kadılık mesleği ve fıkıh bilgisi doğrultusunda, Osmanlı siyasal düzenini İslamî temellere oturtarak meşrulaştırmaya çalışmıştır. Özellikle Pargalı İbrahim Paşa’ya yaptığı övgüler, eserin yazılış amacının hem teorik bir kılavuz hem de siyasi bir destek metni olduğunu göstermektedir.

Hem içerdiği siyaset teorisi hem de kadı gözüyle yapılmış değerlendirmeleriyle Osmanlı siyaset düşüncesi çalışmalarına önemli katkı sunar. Müellifin eseri, fıkıh diliyle siyasi bir teoriyi kurması bakımından özgündür ve Osmanlı düşüncesinde fıkhî-siyasi metinlerin azlığına dair yaygın görüşleri sorgulatır.

Eser, klasik İslam siyaset düşüncesiyle Osmanlı yönetim sistemini birleştiren erken dönem Osmanlı fıkıh-siyaset metinlerinden biri olarak, Osmanlı düşünce tarihinde özgün bir yere sahiptir.

http://ekitap.yek.gov.tr/urun/leta%E2%80%99ifu%E2%80%99l-efkar_664.aspx

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir