11 Tem 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an Tercümesi: 8-Enfal Suresi

Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an Tercümesi: 8-Enfal Suresi

Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an’ı Kerim’in metni ile birlikte tercümesi 1928 yılında Türk Neşriyat Yurdu tarafından yayınlanmış; Yakup Döğer Bey’in Latin alfabesine çevirisiyle; okuyucunun anlama zorluğu çekeceğini düşündüğümüz kelimeleri parantez içinde sadeleştirerek yayınlıyoruz. (Bu Latin alfabesine çevirinin orijinal Osmanlıca metnine ARŞİV bölümünden ulaşabilirsiniz.) https://fikiryorum.net/arsiv/ahmet-cevdet-pasa-kuran-kerim-meali-osmanca-1/)

8-Enfal Suresi

Mekke’de nazil olmuş, 75 ayettir.

Rahmet ve inayet sahibi Allah’ın ismiyle başlarım.

1- Sana ganimetten sorarlar. De ki: “Ganaim (ganimetler) Allah ve resulünedir. Allah’tan ittika (korkma, çekinme) ve aranızı ıslah eyleyin ve eğer müminlerden iseniz Allah’a ve resulüne itaat edin.

2- Mümin şunlardır ki; Allah zikir olunduğu vakit kalpleri titrer, onlara ayetleri tilavet olunduğunda imanları artar. Rablerine tevekkül ederler.

3- Şunlardır ki, namazlarını ikame ederler ve onlara rızık eylediğimiz şeylerden infak ederler.

4- İşte hakkıyla mümin onlardır. Onlara rableri nezdinde dereceler ve mağfiret ve güzel rızık vardır.

5- Ashabından bir takımı ondan ikrah (iğrenme, tiksinme) eder ise de, sen rabbinin seni hanenden hakla çıkardığı maksat ile hareket et.

6- Hak tebeyyün (belli olma, meydana çıkma) eyledikten sonra göz göre göre mevte (ölüm) sevk olunuyorlar gibi seninle onda mücadele ederler.

7- Allah iki taifeden birinin sizin olacağını vaat eylediği vakit, siz kuvvet ve silahsız olan taifenin sizin olmasını seversiniz. Halbuki Allah kelimatıyla (sözüyle, vahyi ile) hakkın zuhurunu ve kafirlerin köklerini kesmeyi murat eder.

8- Bu da mücrimler ikrah (iğrenme, tiksinti) etseler bile hak tahkik (anlam, bilme) etmek ve batıl iptal olunmak içindir.

9- Rabbinizden imdat (yardım) istediğinizde, “size peyder pey bin melekle yardım edeceğim” diye icabet buyurdu.

10- Bunu ancak size müjde olsun ve kalpleriniz mutmain olsun için yaptı. Nusret (yardım) ancak Allah indindedir (katında, yanında).Allah Aziz ve Hakimdir.

11- Şunu yad edin ki rabbiniz tarafında sebeb-i eman (emin olma sebebi) olan uyuklama sizi istila etti. Sizi onunla temizlemek ve sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinize metanet vermek ve onunla ayaklarınızı tespit (sağlam şekilde yerleştirme) eylemek için gökten su indirdi.

12- Der hatır ettiği rabbin meleklere: “Ben sizinle beraberim, iman edenlerin ayaklarını sebatlandırın, kâfirlerin kalplerine korku ilka (bırakma, yerleştirme) edeceğim. Onların boğazlarına ve parmaklarına vurun” diye vahiy etti.

13- Bu, onların Allah resulüne karşı şekavetlerinden (haydutluk, eşkıyalık, düşmanlık) içindir. Allah ve resulüne muhalefet ve ika (meydana getirme, işleme) meşakkat edenlere Allah şedid-ül ikabdır (şiddetli azap).

14- Kâfirlere: “Bu inhizam (yenilme, hezimete uğrama) size mahsustur. Onu tadınız ve kafirlere cehennem azabı vardır” denilir.

15- Ey müminler! Kâfirlere toplu toplu oldukları halde karşı geldiğinizde, onlara arkanızı dönmeyiniz.

16- O gün harpte manevra veyahut geride bir kuvvete iltihak (katılma) maksadıyla olmayıp arka dönenler, Allah’ın azabına uğrar ve onun yeri cehennemdir. Ve cehennem ne fena gidilecek yerdir.

17- Onları siz katletmediniz velakin Allah katletti. Attığın vakit sen atmadın velakin Allah attı. Bu da müminleri iyi bir imtihanla imtihan içindi. Allah işitir ve bilir.

18- Bu zafer sizin içindir. Allah kâfirlerin keydini (hile, oyun) kuvvetten düşürüp iptal eder.

19- Ey kâfirler! Fetih istiyordunuz, işte size fetih geldi. Eğer artık küfre nihayet verir iseniz, sizin için daha hayırlıdır. Eğer küfür ve adavete (düşmanlık) avdet (dönme, dönüş) ederseniz, biz de sizi kahra (üzüntü, sıkıntı, keder) avdet (dönme, dönüş) eyleriz. Cemaatiniz ne kadar çok olursa olsun, size bir fayda vermez. Çünkü Allah müminlerle beraberdir.

20- Ey müminler! Allah ve resulüne itaat edin ve ondan dönmeyin. Siz Kur’an’ı istima (kulak verme, dinleme) edersiniz.

21- İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.

22- Allah indinde (katında, yanında) hayvanların en fenası teakkul (akletme) etmeyen dilsiz ve sağırdırlar.

23- Eğer Allah onlarda hayır olduğunu bilse idi, onlara hakkı işittirirdi. Halbuki eğer işittirmiş olsa onlar ondan iraz (uzaklaşma, yüz çevirme) edip yüz çevirirlerdi.

24- Ey müminler! Sizi ihya edecek şeye davet eylediklerinde, Allah’a ve resulüne icabet ediniz. Biliniz ki, Allah insan ile kalbi arasına hail (araya girmek) olur ve siz ona haşrolunursunuz (kıyamet gününde bir araya toplanmak).

25- Sizden yalnız zulüm edenlere isabet etmeyecek olan fitneden sakınınız. Ve Allah’ın şedid-ül ikab (şiddetli ceza) olduğunu biliniz.

26- Şunu yad edin ki, arzda (yeryüzü) azlık ve zaafta idiniz ve nassın sizi çiğnemesinden korkardınız. Sizi yerleştirdi ve nusreti (yardım) ile kuvvetlendirdi ve helal rızıklar verdi. Ta ki teşekkür edesiniz.

27- Ey müminler! Allah ve resulüne hıyanet etmeyin. Bildiğiniz halde, emanete hıyanet etmiş olursunuz.

28- Bilin ki emvalınız (mallar, mülkler) ve evladınız sizin için fitnedir (imtihan). Ve Allah indinde (katında, yanında) büyük ecir vardır.

29- Ey iman edenler! Eğer Allah’tan ittika (korkma, çekinme) ederseniz, sizi doğru ile eğriyi tefrike (ayırma) hidayet eder. Günahlarınızı kefaret ve mağfiret eyler, Allah büyük fazıl sahibidir.

30- Şunu da yad et ki, kafirler seni hapsetmek ya katletmek veyahut Mekke’den çıkarmak için düşündüler ve mekr (hile, düzen, aldatma) ettiler. Allah’ta onlara mukabele buyurdu. Allah mekr (hile, düzen, aldatma) edenlerin hayırlısıdır.

31- Onlara ayetlerimiz tilavet olunduğunda: “İşittik, eğer istesek biz de bunun gibi söylerdik, bunlar geçen akvamın (kavimler) efsaneleridir” dediler.

32- Şunu da yad et ki onlar: “Ya rabbi! Eğer bu hak ise, bize gökten taş yağdır veyahut elemli bir azap gönder” dediler.

33- Sen onların arasında bulunduğun müddetçe, Allah onlara azap edecek değildir. Ve Allah onlara istiğfar eder oldukları halde azap etmez.

34- Müminlere Mescid-i Haram’ın yolunu mani ettikleri halde, Allah’ın onlara azap etmemesi nasıl olur? Halbuki onlar Mescid-i Haram’ın velisi değildirler. Onun mütevellileri (yöneten, yönetici) ancak muttakilerdir. Velakin onların çokları bunu bilmezler.

35- Mescid-i Haram’da ibadetleri el çırpmak ve ıslık çalmak idi. Onlara inkarlarından dolayı, “azabı tadınız” denilir.

36- Kâfirler Allah’ın yolunu kapatmak için, mallarını infak ederler. Yine de infak edecekler. Sonra bu onların üzerine hasret (özleyiş, özlem) olacaktır. Sonra mağlup olacaklardır. Ve küfür edenler cehenneme toplanacaklardır. 

37- Allah iyiyi fenadan ayırır ve fenalıkları birbiri üstüne toplayıp cümlesini birden cehenneme atar. Dünyada ve ahirette ziyan eden onlardır.

38- Kafirlere deki: “Eğer bu hallerine nihayet verirlerse geçmiş olanları mağfiret olunur. Eğer avdet (dönme, dönüş) ederlerse helak olurlar. Evvel geçen akvamın (kavimler) sünneti bunlara da tatbik olunur.

39- Ortada fitne kalmayıncaya ve bütün din Allah’ın oluncaya kadar onlarla mukatele (savaş, karşılıklı vuruşma) et. Eğer fitneye nihayet verirlerse sen de kıtale (vuruşma, savaş) nihayet ver. Allah onların işlediklerini görür.

40- Eğer iraz (yüz çevirme, başka tarafa dönme) ederlerse biliniz ki Allah Mevla’nızdır. O ne güzel Mevla (sahip, malik, efendi), O ne güzel yardımcıdır.

41- Biliniz ki iğnam (ganimetler) eylediğiniz şeyin beşte biri Allah’a resulüne ve akrabasına ve yetimlere ve fakirlere ve yolcularadır. Eğer Allah’a ve iki cemaatin karşılaşıp hak ile batılın ayrıldığı günde, kulumuza inzal (inme, indirme) eylediğimiz şeye iman ediyor iseniz, böyle biliniz. Allah her şeye kadirdir.

42- Zikir edin şunu ki, siz yakın vadide ve onlar ötedeki vadide ve kervan da sizden aşağıda idi. Eğer vaatleşmiş olsa idiniz bu miaddan (zaman) tahallüf (geriye kalma, değişme) ederdiniz. Vaki olacak işi icra ve helak olacağı göz göre helak etmek ve yaşayacağı da böylece yaşatmak için sizi düşmanla karşılaştırdı. Allah işitici ve bilicidir.

43- Şunu da yad et ki, Allah onları sana rüyada az gösterdi. Eğer çok göstermiş olsa idi bozulur ve emirde münazaa (çekişme, münakaşa) ederdiniz. Lakin Allah sizi bunlardan salim kıldı. Allah kalplerde olanı bilir.

44- Allah olmasını emir ettiği şeyin kazası için, onlarla karşılaştığınız zaman, onları size az gösterdi ve sizi de onlara azlık irae (gösterme) etti. Umurun (işlerin) kaffesi (hepsi, bütünü) Allah Tealaya raci (dönme, dönüş) olur.

45- Ey müminler! Bir taifeye (topluluk) mülaki (karşılaşmak, buluşmak) olduğunuzda sebat edin ve Allah’ı çok zikir eyleyin ki felah bulasınız.

46- Allah’a ve resulüne itaat edin. Aranızda münazaa (çekişme) etmeyin. Bozulursunuz ve kudretiniz gider. Sabrediniz. Allah sabredenlerle beraberdir.

47- Memleketlerinden kibir ve gururla ve nasa (insan) riya ve gösterişle çıkanlar ve halkı Allah yolundan mani edenler gibi olmayınız. Allah onların işlediklerini bilir.

48- Zikir et şunu ki, şeytan onlara amellerini güzel gösterdi. Ve “insanlardan bugün size galebe (yenme, galip gelme) edecek yoktur, ben size yardımcıyım” dedi. Vakta ki iki ordu karşı karşıya geldiler, arkasına gitti ve “ben sizden beriyim, ben sizin görmediğinizi görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah şedid-ül ikabdır” (şiddetli azap) dedi.

49- Münafıkların ve kalplerinde maraz (hastalık) olanların, “bunları dinleri aldattı” dediklerini de der-hatır (hatırla) et. Ve Allah’a tevekkül eden kazanır. Allah Aziz Hakimdir.

50- Kâfirleri, meleklerin öldürdükleri zaman bir görsen. Yüzlerine, arkalarına vururlar ve “cehennem azabını tadınız”

51- “Bu ceza amellerinizdir. Allah kullarına zulüm edici değildir” derler.

52- Bunlar da Firavun cemaati ve onlardan evvel geçen kavim gibidirler. Onlar Allah’ın ayetlerine küfür ettiler. Allah’ta onları günahları ile helak etti. Allah kavi (güçlü, kuvvetli) ve şedid-ül ikabdır (şiddetli bir şekilde cezalandırma).

53- Bu da şunun içindir ki, Allah bir kavme verdiği nimetini hatta o kavim kendi nefislerinde olanı tagayyür (değişme, başkalaşma) etmedikçe tagayyür etmez. Allah işitir ve bilir.

54- Firavun kavminin ve onlardan evvelkilerin adetleri gibi ki, rablerinin ayetlerini tekzip (yalanlama) eylediler. Ve biz de onları günahları sebebiyle helak ettik. Ve Firavun cemaatini suda boğduk. Onların hepsi zalimler idiler.

55- Allah’ın indinde (katında, yanında) canlıların en şerlisi küfür eden ve iman etmeyenlerdir.  

56- Ve şunlardır ki, onlarla ahit (anlaşma, sözleşme) ettik, sonra her defasında ahitlerini nakz (bozma, çözme) ettiler. Onlar ittika (korkma, çekinme) etmezler.

57- Onlara harpte galebe edersen, cümlesini tenkil (kovma, uzaklaştırma, ceza verme) et ki, kalanlar bundan ibret alsınlar.

58- Eğer beyninizde (tahmininizde, duygularınızda) ahit olan kavimden hıyanet his ederseniz, bilmekte müsavi (eşit) olmanız için onlara hücumdan evvel haber ver. Allah hıyanet edenleri sevmez.

59- Kâfirler elimizden kaçtılar zan etmesinler. Onlar bizi aciz (güçsüz, kudretsiz) edemezler.

 60- Kâfirle harp için kudretiniz yettiği kadar silah ve at ve kuvvet hazır edin. Bununla Allah’ın ve kendinizin düşmanlarını ve Allah’ın bildiği ve sizin bilmediğiniz sair adayı (düşmanları) korkutursunuz. Fisebilillah verdiğiniz her şey size iade olunur. Ve zulüm olunmazsınız.

61- Eğer silaha meyil ederlerse sen de meyil et ve Allah’a tevekkül eyle. Allah işitir ve bilir.

62- Onlar seni aldatmak isterler ise, sana Allah kâfidir. Odur ki nusreti (yardım) müminler ile seni kuvvetlendirdi.

63- Müminlerin kalplerini barıştırdı. Eğer yeryüzünde olan şeyleri tamamıyla infak etse idin, onların kalplerini telif (uzlaştırma, bir araya getirme) edemezdin. Velakin Allah aralarını barıştırdı. Allah Azizdir, Hakimdir.

64- Ey nebi! Sana Allah ve sana tabi olan kifayet (yeter, yeterli) eder.

65- Ey nebi! Müminleri kıtale (savaş) teşvik et. Sizden sabır edici yirmi olursa, iki yüze galebe (galip gelme) eder. Eğer sizden yüz olursa, kafirlerden bine galebe galip olur. Çünkü onlar fehm (anlayış, anlama, idrak) etmez kavimdirler.

66- Şimdi Allah sizden teklifi hafifletti ve sizin zaafınızı bildi. Eğer sizden sabır edici yüz olursa, Allah’ın izniyle iki yüze ve bin olursa iki bine galebe (galip gelme) eder. Allah sabredenlerle beraberdir.

67- Nebiye esir etmek olmadı. Hatta arzda kâfir kalmaya. Siz dünyanın arızi (sonradan ortaya çıkan) şeylerini istersiniz ve Allah ahireti murat eder. Allah Aziz Hakimdir.

68- Eğer Allah tarafından sebk (vaki olma, ortaya çıkma) etmiş kitap olmasa idi, ahz (alma, alış) ettiğiniz fidyeden dolayı sizi azab-ı azim (büyük azap) mes (dokunma) ederdi.

69- İğtinam (savaş ganimeti) eylediğiniz şeylerden helal ve tayyip (temiz) olarak yiyiniz ve Allah’tan ittika (korkma, çekinme) ediniz. Allah Gafur-ur Rahimdir.

70- Ey nebi! Elinizde bulunan esirlere söyleyiniz ki: “Eğer Allah sizin kalbinizde hayır olduğunu bilirse, size sizden alınandan daha hayırlısını verir. Ve sizi mağfiret eder. Allah Gafur-ur Rahimdir.

71- Eğer kâfirler sana hıyanet murat ederlerse, onlar bundan evvel Allah’a da hıyanet ettiler de, Allah onlardan intikam aldı. Allah bilir ve hikmeti ihmal etmez.

72- İman ve hicret eden, fisebilillah malları ve nefisleriyle mücahede edenler ve müminleri iskân edip onlara nusret (yardım) edenler, birbirinin dostlarıdır. İman eyledikleri halde hicret etmeyenlerin velayetlerinden hicret edinceye kadar, size bir şey yoktur. Eğer sizden din için yardım dilerler ise, aranızda misak (sözleşme, anlaşma) olan kavmin aleyhine olarak onlara yardım size vaciptir. Allah işlediğinizi görür.

73- Kâfirler birbirinin dostudur. Siz birbirinize dost olmaz iseniz, arzda fitne ve büyük fesat olun.

 74- İman ve hicret ve Allah yolunda cihat edenlerle, müminlere yardım eyleyenler hakkıyla müminlerdir. Onlarda mağfiret ve rızk-ı kerim vardır.

75- Sonradan iman edip hicret ve sizinle beraber cihat edenler, sizdendirler. Erham (bağışlamak, merhametli olmak) sahipleri Allah’ın kitabında birbirlerine daha evladırlar. Allah her şeyi bilir.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir