https://theprobe.in/world/us-enters-israel-iran-war-whats-next-9385557
Makale, Ian Parmeter’in değerlendirmeleriyle, ABD’nin İsrail-İran savaşına doğrudan müdahil olmasının sonuçlarını ve İran’ın verebileceği tepkileri üç olası senaryo çerçevesinde ele alıyor.
özet:
1. ABD’nin Savaşa Girişi: Dönüm Noktası
ABD Başkanı Donald Trump, başlangıçta İran’a karşı İsrail’in başlattığı savaşa katılma konusunda tereddüt etse de nihayetinde saldırı emri verdi. ABD’ye ait savaş uçakları ve denizaltılar, İran’ın uranyum zenginleştirme tesislerinin bulunduğu Natanz, İsfahan ve Fordow’u hedef aldı.
Bu saldırılar, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan ve ardından İsrail’in Hizbullah’a ve Suriye’deki İran destekli Esad rejimine yönelik müdahaleleriyle genişleyen bir sürecin devamı olarak görülüyor.
İsrail, ABD’yi, sadece B2 bombardıman uçaklarının taşıyabildiği dev “sığınak delici” bombaları kullanmaya ikna etti. İran’daki bazı nükleer tesislerin 80 metre yer altında olması, bu silahları zorunlu kıldı.
2. İran’ın Olası Tepkisi: Sınırlı Misilleme mi, Tam Karşılık mı?
İran geçmişteki gibi sembolik bir misilleme yapabilir. Örneğin 2020’de Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından Irak’taki ABD üslerine füze saldırısı düzenlemişti ama bu ciddi bir hasara yol açmamıştı.
İran, doğrudan ABD’ye saldırmak yerine bölgedeki Amerikan üslerine sınırlı saldırılar düzenleyebilir. Ancak Trump, yeni bir saldırıya karşı çok daha sert bir karşılık vereceğini açıkça ifade etti.
İran’ın savaş kapasitesi de sınırlı. İsrail’e ulaşabilecek yaklaşık 2000 balistik füzesi olduğu tahmin ediliyor, ancak bunların 400-700’ünü kullandığı söyleniyor. Ayrıca İsrail, İran’ın füze rampalarının yaklaşık üçte birini imha etti.
3. Diplomasi ve Müzakere Seçeneği
İran, ABD’nin doğrudan çatışmaya katılmasından önce müzakereye açık olduğunu belirtmişti. İsrail ateşkes ilan ederse ve ABD ile İran yeniden masaya oturursa, bir çözüm ihtimali doğabilir.
Ancak İsrail Başbakanı Netanyahu, İran’la müzakereye güvenmiyor ve İran’ın tüm nükleer tesisleri tamamen yok edilmeden saldırıların durmayacağını söylüyor. Ayrıca İran’ın enerji altyapısına (petrol ve gaz tesisleri) saldırarak rejimi daha fazla baskı altına almaya çalışıyor.
4. İran Rejiminin Direnci ve İç Dinamikler
İran, ulusal itibarına büyük önem veriyor. 1980’lerdeki İran-Irak Savaşı’nda büyük kayıplara rağmen teslim olmamış, ancak sonunda ateşkesi kabul etmek zorunda kalmıştı.
Bugün de dini lider Hamaney’in savaşta geri adım atması olasılık dışı değil, fakat rejimin çözülmesine yol açacak kadar zayıf olmadığı belirtiliyor. Hamaney ölse bile rejimin yerine bir halef belirlemek için hazırlıkları olduğu ifade ediliyor.
İran halkının rejimi sevmese bile milliyetçi duygularla ülkesine bağlı olduğu ve dış müdahalelere karşı çıkabileceği aktarılıyor.
5. ABD’nin Müdahalesinin İç Tepkileri
Yeni yapılan bir ankete göre Amerikalıların %60’ı İsrail-İran çatışmasına katılmaya karşı çıkıyor. Sadece %16’sı müdahaleyi destekliyor. Bu nedenle Trump’ın saldırıları içeride popüler değil. Ancak bu saldırıların savaşı hızla bitirmesi hâlinde kamuoyu desteği artabilir.
Aksi takdirde ABD’nin yeniden daha fazla bombardıman yapması ya da İran’dan ciddi karşılıklar alması durumunda tepkiler büyüyebilir.
6. Nükleer Tehdit ve Geleceğe Dair Belirsizlikler
ABD’nin saldırıları İran’ın %60 zenginleştirilmiş 400 kg uranyumunu imha etti mi, edilmedi mi? Bu kritik bir soru. Eğer hayırsa, İran bu uranyumu silah sınıfı (%90) seviyesine getirip nükleer silah üretme sürecini hızlandırabilir.
Bu, hem İsrail hem ABD için ciddi bir tehdit oluşturur ve yeni saldırıları tetikleyebilir.
SONUÇ
Ian Parmeter[1]’e göre:
İran geri adım atabilir ama bu onun açısından zayıflık olarak algılanabilir.
İsrail ve ABD’nin saldırıları rejimi zayıflatabilir ama rejimin tamamen çökmesi kolay görünmüyor.
Savaşın uzaması halinde İran’ın füze stoğu ve halkın tepkisi önemli belirleyiciler olacak.
ABD kamuoyu uzun süreli angajmana karşı ve Trump’ın manevra alanı sınırlı.
Nükleer tesislerin imhası başarıldıysa kısa vadede gerilim düşebilir; başarısız olduysa İran nükleerleşme sürecini hızlandırabilir.
GELECEKTE NE OLACAK? 3 ANA SENARYO ÜZERİNDEN ANALİZ
1. Sınırlı Çatışma + Müzakereye Dönüş Senaryosu (İhtimal: Orta-Yüksek)
Gelişme:
ABD saldırıları, İran nükleer programını birkaç yıl geriye atabilir.
İran ciddi bir misillemeden kaçınır, bölgesel vekil aktörleriyle (Hizbullah, milisler) dolaylı tepkiler verir.
İsrail sınırlı hedeflerle yetinir ve diplomatik baskılar sonucu ateşkes ilan eder.
Tahran, ABD ile nükleer anlaşma için müzakerelere döner.
Gerekçeler:
İran doğrudan ABD ile savaşı göze alamaz.
ABD iç kamuoyu yeni bir savaş istemiyor.
İsrail, iç politik baskılar ve diplomatik izolasyon tehdidi nedeniyle tam bir savaşta ısrarcı olmayabilir.
Riskler:
Netanyahu, müzakereye direnir ve saldırıları sürdürürse İran masaya gelmez.
İran’ın misillemesi yanlış hesaplamaya yol açarsa çatışma büyüyebilir.
Olası Sonuç:
Nükleer program geçici olarak sınırlanır.
İran rejimi içeride “direndi” propagandasıyla gücünü korur.
ABD, seçim sürecine kadar daha fazla müdahil olmaz.
2. Topyekûn Tırmanış ve Rejimin Tehlikeye Girmesi (İhtimal: Orta)
Gelişme:
İran, İsrail’e ve ABD üslerine doğrudan ve ağır misillemeler yapar.
ABD tekrar hava saldırıları düzenler.
İran’ın füze altyapısı daha fazla imha edilir.
Petrol ve gaz altyapısı hedef alınır → ekonomik çöküş başlar.
Gerekçeler:
İran’ın caydırıcılığını koruma isteği.
İsrail’in rejim değişikliği stratejisi.
Trump’ın “güç gösterisi” anlayışı.
Riskler:
İran içeride siyasi istikrarını kaybedebilir.
Ekonomik yıkım, kitlesel ayaklanmaları tetikleyebilir.
Ancak bu ayaklanmalar demokrasi değil, kaos üretebilir (etnik-dini parçalanma riski).
Olası Sonuç:
Hamaney ölürse rejim geçici bir kırılma yaşayabilir.
Bölgesel güç boşluğu oluşur.
ABD’nin yeni bir işgal gibi senaryoya sürüklenme riski doğar.
3. İran Nükleerleşmeye Hız Verir (İhtimal: Düşük-Orta ama Çok Tehlikeli)
Gelişme:
İran’ın zenginleştirilmiş uranyumu yok edilmemişse ve altyapı tam tahrip edilmediyse, rejim gizli veya açık nükleer programını hızlandırır.
“Nükleer eşiğe ulaşmış ülke” olur (tüm malzeme hazır ama bomba üretmeden bırakır).
Gerekçeler:
İran caydırıcılığını kaybetmemek için nükleer silah üretimini tek yol olarak görebilir.
İsrail’in devam eden tehditleri, nükleerleşmeye zemin hazırlar.
ABD’nin bölgeden çekilme eğilimi uzun vadede İran’a stratejik fırsat sunar.
Riskler:
İsrail, İran’ın nükleerleşmesini “varoluşsal tehdit” sayar → doğrudan savaş.
Suudi Arabistan gibi ülkeler de nükleerleşme arayışına girebilir → bölgesel yarış.
İran nükleer silah üretmeden bile “silah eşiği”nde durarak büyük pazarlık gücü elde eder.
Olası Sonuç:
Soğuk savaş benzeri bir denge oluşabilir ama her an sıcak çatışmaya dönüşebilir.
Orta Doğu’da istikrarsızlık ve silahlanma yarışı derinleşir.
Kısa Vadede Beklenebilecekler:
İran sembolik ama dikkatli tepkiler verecek (muhtemelen Irak, Suriye, Yemen’den vekil gruplarla).
ABD askeri olarak daha fazla sahaya inmeden önce durumu gözlemleyecek.
İsrail, altyapıya yönelik saldırılarını sürdürebilir ama büyük şehirleri doğrudan hedef almaz.
Petrol fiyatlarında dalgalanma, Körfez ülkelerinde alarm seviyesi yükselecek.
[1] Ian Parmeter,
Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı, Başbakanlık ve Kabine Bakanlığı ve Ulusal Değerlendirmeler Ofisi’nde 37 yıl çalıştı. Ayrıca eski bir Avustralya Lübnan büyükelçisidir. Şu anda Avustralya Ulusal Üniversitesi Arap ve İslam Çalışmaları Merkezi’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaktadır.