30 Ara 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an Tercümesi: 26. Şuara Suresi

Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an Tercümesi: 26. Şuara Suresi

Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an’ı Kerim’in metni ile birlikte tercümesi 1928 yılında Türk Neşriyat Yurdu tarafından yayınlanmış. Yakup Döğer Bey’in Latin alfabesine çevirisiyle; okuyucunun anlama zorluğu çekeceğini düşündüğümüz kelimeleri parantez içinde sadeleştirerek yayınlıyoruz. (Bu Latin alfabesine çevirinin orijinal Osmanlıca metnine ARŞİV bölümünden ulaşabilirsiniz.) https://fikiryorum.net/arsiv/ahmet-cevdet-pasa-kuran-kerim-meali-osmanca-1/)

26. Şuara Suresi

Mekke’de nazil olmuş, 227 ayettir.

Rahmet ve inayet sahibi Allah’ın ismiyle başlarım

1- Tuba (cennetki ağaç) ve Sidretü’l-münteha (varılabilecek son makam, son nokta) ve Muhammed hakkı için.

2- Bunlar Kitab-ı mübinin ayetleridir.

3- Sen onların mümin olmaları için nefsini helak edersin.

4- Eğer istersek onlara semadan bir mucize indirirdik ki, ona boyunları eğilir.

5- Kâfirlere Allah tarafından yeni bir öğüt gelmedi ki, illa ondan yüz çevirdiler.

6- Ve tekzib (yalanlama) ettiler. İstihza (alaya alma) eyledikleri şeyin onlara kariben (yakında) haberi gelir.

7- Arza bakmazlar mı ki, biz ondan ne kadar faydalı nebat (bitki) bitirdik.

8- Bundan ibret ve kudretimize delalet vardır. Ekserisi iman etmezler.

9- Rabbin galip kadir ve rahimdir.

10- Rabbin Musa’ya nida (seslenme) eylediğinde, “zalim kavme git.”

11- “Firavun kavmine, onlara Allah’tan korkmaz mısınız” söyle.

12- Musa: “Ya rabbi! Korkarım ki beni tekzib (yalanlama) ederler.

13- “Kalbim sıkılır ve lisanım söylemez olur. Harun’a nübüvvet gönder.”

14- “Onların benden bir kabahat alacakları vardır. Korkarım ki beni katlederler.”

15- Allah: “Hayır, korkma. Mucizatımızla (mucizeler) ikiniz gidin. Ben sizinle beraberim ve işitirim.”

16- Firavuna geldiler. “Biz rabbülaleminin iki resulüyüz” dediler.

17- “Bizimle beraber, Ben-i İsrail’i gönder” dediler.

18- Firavun: “Sen küçük çocuk olarak bizde büyümedin mi? Ve bizde ömründen senelerce kaldın.”

19- “Sonra işlediğin işi yaptın ve sen nimeti inkâr edenlerdensin” dedi.

20- Musa: “O işi yaptığım zaman henüz cahillerden idim.”

21- “Sizden korktuğum için o vakit kaçtım. Ondan sonra rabbim bana nübüvvet (peygamberlik) verdi ve beni mürsellerden (resuller) kıldı.”

22- Senin benim üzerime minnet dediğin nimet, eğer Ben-i İsrail’i kendine kul ve esir etmeye idin olmazdı” dedi.

23- Firavun: “Rabbülalemin nedir?” diye sordu.

24- Musa: “Göklerin ve yerin Rabbidir. Eğer kudretini tamamıyla bilseniz” dedi.

25- Firavun etrafında olanlara: “İşitiyor musunuz?” dedi.

26- Musa: “Rabbiniz ve evvel geçen babalarınızın rabbidir” dedi.

27- Firavun: “Bu size irsal (gönderme) olunan resulünüz divanedir” dedi.

28- Musa: “Maşrık (doğu) ve mağribin (batı) ve ikisi arasındakilerin rabbidir. Eğer bunu teakkül (akletme) etseniz” dedi.

29- Firavun: “Eğer benden gayri Allah ittihaz (edinme) eder isen seni zindana atarım” dedi.

30- Musa: “Sana aşikâr bir mucize getirir isem o vakit ne dersin” dedi.

31- Firavun: “Eğer sözünde sadık isen o mucizeyi getir” dedi.

32- Musa asasını yere bıraktı, o derhâl büyük bir yılan oldu.

33- Koynundan elini çıkardı, görenlerin gözlerini kamaştıracak kadar parlaktı.

34- Firavun etrafında bulunan cemaate: “Bu alim bir sihirbazdır” dedi.

35- “Sizi sihirle memleketinizden çıkarmak murat eder, ne dersiniz?” dedi.

36- Onlar: “Onu ve kardeşini tehir (erteleme) et ve memleketlere toplayıcı adamlar gönder.”

37- “Sana ne kadar alim sihirbaz var ise getirsinler” dediler.

38- Sihirbazlar malum bir günde mikatına (kararlaştırılan yer) cemi (toplanma) olundu.

39- Nasa (insanlara), “toplandınız mı?”

40- “Eğer galebe (üstün gelme) ederlerse sahirlere (sihirbazlar) tabii olmamız lazımdır” denildi.

41- Sihirbazlar geldikleri zaman Firavuna: “Eğer biz galip olursak bize mükâfat var mıdır?” dediler.

42- Firavun: “O zaman siz mukarreblerimden (yakın olmak) olursunuz” cevabını verdi.

43- Musa sihirbazlara, “atacağınız şeyleri atın” dedi.

44- Sahirler (sihirbazlar) iplerini değneklerini attılar ve “Firavun izzeti ile bir galipleriz” dediler.

45- Musa asasını yere bıraktı. O derhal sihirbazların iftira eyledikleri şeyleri yuttu.

46- Sihirbazlar yere kapanıp secde ettiler.

47- “Biz alemlerin rabbine iman ettik.”

48- “Musa ve Harun’un rabbine iman eyledik” dediler.

49- Firavun sahirlere (sihirbazlar): “Ben size izin vermezden evvel ona iman mı ettiniz? O size sihir talim ettiren büyüğünüzdür. Şimdi görürsünüz.”

50- “El ve ayaklarınızı muhalif cihetten (yönden) keseceğim ve cümlenizi selb (ortadan kaldırma) edeceğim” dedi.

51- Sihirbazlar: “Zararı yoktur. Ve biz rabbimize inkılap eyleriz (rabbimize döneriz).”

52- “Eğer müminlerin evvelkileri olur isek, rabbimizin günahlarımızı mağfiret etmesini ümit eyleriz” dediler.

53- Biz Musa’ya, “kullarımla yola çıkıp git. Onlar sizi takip edeceklerdir” diye vahiy ettik.

54- Firavun memleketlere asker toplayıcılar gönderdi.

55- Bunlar az bir kavimdiler.

56- Onlar bizi kızdırdılar.

57- Ve biz ise harbe kadir cemaatiz dedi.

58- Biz onları bostanlardan ve su başlarından çıkardık.

59- Ve hazinelerden ve güzel makamlardan ayırdık.

60- Bu suretle onları Ben-i İsrail’e miras kıldık.

61- Firavun cemaati onları sabahleyin takibe başladı.

62- İki asker birbirini gördükleri zaman Musa’nın arkadaşları: “İşte bize yetiştiler” dedi.

63- Musa: “Bize katiyen erişemezler” dedi.

64- Biz Musa’ya, “asan ile denize vur” diye vahiy ettik. Vurunca deniz yarıldı. Ve her iki taraf büyük dağlar gibi idiler.

65- Ben-i İsrail ve arkalarından diğerlerini denize girdirdik.

66- Musa’yı ve onunla beraber olanların cümlesini kurtardık.

67- Sonra diğerlerini suda boğduk.

68- Bunda kudretimize delalet eden ayet vardır ve ekserisi ona iman etmediler.

69- Senin rabbin galip ve kadir ve müminlere rahimdir.

70- Onlara İbrahim’in haberlerini tilavet (okuma) et.

71- Babasına ve kavmine, “ne şeye ibadet edersiniz” dediğinde,

72- “Putlara ibadet ederiz ve onlara ibadette daimiz” dediler.

73- İbrahim: “Dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitirler mi?”

74- “Size zarar veya faydaları olur mu?” dedi.

75- Onlar, “biz babalarımızı böyle yapar bulduk” dediler.

76- İbrahim: “Gördünüz mü ki, ibadet eyledikleriniz”

77- “Siz ve sizden evvelki babalarınızın”

78- Onlar benim düşmanlarımdır. Ancak alemlerin rabbi dostumdur.

79- O beni hâlk (yaratma) etti ve beni hidayete mazhar etti.

80- Beni yediren ve içiren odur.

81- Hasta olursam bana şifa veren odur.

82- Beni öldürecek ve tekrar diriltecek de odur.  

83- Kıyamet günü günahlarımı bana mağfiret etmesini ümit eylediğim de odur.

84- Ya rabbi, bana nübüvvet ihsan buyur ve beni salihlere ilhak (ilave etme, ekleme) et.

85- Ya rabbi! Sonradan gelecekler arasında bana zikr-i cemil (güzel zikir) kıl.

86- Ve beni nimetleri bol cennetlere varislerden et.

87- Babamı mağfiret et. Çünkü o dalalete düşünlerdendir.

88- Ve beni bais (diriliş) günü zelil etme.

89- Mal ve evladın faydası olmayan günde

90- Ancak selim kalp ile gelenin müstefid (istifade etmek) olduğu günde dedi.

91- Kıyamet günü cennet muttakilere yakın olur.

92- Ve azgınlara cehennem gösterilir.

93- Ve onlara: “Nerede taptıklarınız?”

94- “Allah’tan gayrı onlar size yardım ederler mi? Kendilerine de yardım edebilirler mi?” denilir.

95- O putlar ve azgınlar cehenneme yüz üstü bırakılırlar.

96- İblisin askerleri ve tabiileri de cümleten.

97- Cehennemde muhasama (kavga, düşmanlık) ederek derler

98- “Vallahi biz aşikar dalalette idik.”

99- “Sizi alemlerin rabbi ile müsavi (eşit, denk) tuttuğumuzda”

100- “Bizi ancak mücrimler (günah işleyen) şaşırttılar.”

101- “Bize şefaatçi yoktur.”

102- “Ve müşfik (şefkatli) bir dostumuz da yoktur.”

103- “Eğer bir kere daha dünyaya gitsek, müminlerden olurduk” derler.

104- Bunda ibretler vardır. Velakin ekserisi iman etmediler.

105- Rabbin galip ve kadir ve kullarına rahimdir.

106- Nuh kavmi resullerini tekzib (yalanlama) ettiler.

107- Onlara kardeşleri Nuh: “Allah’tan sakınmaz mısınız?”

108- “Ben size emin bir resulüm.”

109- “Allah’tan ittika (korkma, çekinme) edin ve bana itaat eyleyin.”

110- “Ben sizden risaletim (peygamberlik) için ücret istemem. Benim ücretim alemlerin rabbi üzerinedir.”

111- “Allah’tan ittika (korkma, çekinme) ve itaat eyleyin” dedi.

112- Onlar: “Sana iman mı edelim? Hâlbuki sana tabi olanlar en rezil olanlardır” dediler.

113- Nuh dedi ki: “Onların ne yaptıklarına ben vakıf değilim.”

114- “Onların hesabı rabbime aittir. Eğer düşünürseniz bunu bilirsiniz.”

115- “Ben iman edenleri tard (uzaklaştırma, kovma) etmem.

116- “Ben ancak aşikar bir nezirim (uyarıcı).”

117- Onlar: “Eğer bu sözlerine nihayet vermezsen, seni taşa tutarız” dediler.

118- Nuh: “Ya rabbi! Kavmim beni tekzib (yalanlama) ediyorlar.”

119- “Onlarla benim aramı fasıl (ayırma) et. Beni ve müminlerden benimle olanları necata (kurtuluş) erdir” dedi.

120- Onu ve beraber olanları dolu gemide kurtardık.

121- Sonra diğerlerini suda boğduk.

122- Bunda kudretimize delalet eden ibretler vardır. Onların ekserisi mümin değildir.

123- Rabbin galip ve kadir ve kullarına merhametlidir.

124- Ad kavmi de resullerini tekzib (yalanlama) ettiler.

125- Onlara kardeşleri Hud: “Allah’tan korkmaz mısınız?”

126- “Ben size emin bir resulüm.”

127- Allah’tan ittika (korkma, çekinme) edin ve bana itaat eyleyin.”

128- Ben sizden risaletim (peygamberlik) için ücret istemem. Benim ecrim rabbülalemin üzerinedir.”

129- Siz iftihar için her yüksek yerde alametler mi bina edersiniz?

130- Dünyada muhalled (ebedi) kalacağınızı ümit ederek birçok asar-ı sanaiye (sanayi eserleri) mi yaparsınız?

131- Birine hücum ederseniz, cebbarlar (zorba) gibi hücum edersiniz.

132- Allah’tan ittika (korkma, çekinme) edin ve ona itaat eyleyin.

133- Bildiğiniz şeylerle size imdat edene ittika (korkma, çekinme) ediniz.

134- O size hayvanlar ve evlatlar ile imdat etti.

135- Bahçeler ve pınarlar verdi.

136- “Ben sizin üzerinize büyük günün azabından korkarım” dediğinde,

137- Onlar, “bize vaaz etsen de etmesen de bize müsavidir (eşit).”

138- “Bunlar bizim eski adetlerimizdir.”

139- “Biz azap olunacaklardan değiliz” dediler.

140- Ve onu tekzib (yalanlama) ettiler. Biz de onları helak ettik. Bunda ibretler vardır. Ekserisi iman eden değildir.

141- Rabbin galip ve kadir ve kullarına rahimdir.

142- Semud kavmi de resullerini tekzib (yalanlama) eylediler.

143- Onlara kardeşleri Salih: “Korkmaz mısınız?”

144- “Ben size emin resulüm.”

145- “Allah’a ittika (korkma, çekinme) edin ve itaat eyleyin.”

146- Ben sizden risaletim (peygamberlik) için ücret istemem. Ücretim alemlerin rabbi üstünedir.

147- “Burada böylece emniyette terk olunur musunuz?”

148- “Bahçelerde ve su yanlarında?”

149- “Ekinler içinde ve latif surette meyvedar hurma ağaçları arasında.”

150- “Ve dağlardan oyduğunuz ferahlı hane ve meskenlerde.”

151- “Allah’tan ittika (korkma, çekinme) ve ona itaat eyleyin.”

152- “Dinlerinde israf edenlerin emrine itaat etmeyin.”

153- “O müfsitler (bozguncu, fitneci) arzda fesat ederler ve onu ıslah etmezler” dediğinde,

154- “Sen sihre uğramışlardansın”

155- “Sen de bizim gibi bir beşersin. Eğer sözünde sadık isen bize bir mucize getir” dediler.

156- Salih: “İşte size mucize. Bu Allah’ın devesidir. Suyu bir gün o bir gün siz içeceksizin.”

157- “Ona fenalık ile dokunmayın. Dokunur iseniz sizi bir gün büyük bir azap helak eder” dedi.

158- Kavmi deveyi kestiler ve bundan nadim (pişmanlık) oldular.

159- Onlara azap ahz (alma, alış) ve helak ettik. Bunda kudretimize delalet eder ayet vardır. Ve ekserisi iman etmediler.

160- Ve rabbin galip ve kadir ve kullarına rahimdir.

161- Lut kavmi de resullerini tekzib (yalanlama) eylediler.

162- Onlara kardeşleri Lut: “Allah’tan korkmaz mısınız?”

163- “Ben size bir resul-ü eminim.”

164- Allah’a ittika (korkma, çekinme) ve itaat edin.

165- “Ben sizden bu risalet (peygamberlik) için ücret istemem. Benim ücretimi alemlerin rabbi verir.

166- “Alemlerden erkeklere mübaşeret mi (bizzat yapmak) edersiniz?”

167- “Ve rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakır mısınız? Belki siz haddinize tecavüz eden bir kavimsiniz” dedi.

168- “Ey Lut! Eğer bu sözlerine nihayet vermez isen, seni bu memleketten çıkarırız” dediler.

169- Lut: “Ben sizin amelinize aleytarım.”

170- “Ya rabbi! Beni ve ehlimi bunların işlediklerinden kurtar” dedi.

171- Onu ve bütün ehlini kurtardık.

172- Ancak onlardan olan bir kocakarı kurtulmadı.

173- Sonra diğerlerini tedmir (helak etme) ettik.

174- Ve onların üzerine bir yağmur yağdırdık ki, inzarı (uyarı) kabul etmeyenlerin yağmuru ne fenadır.

175- Bunlarda ibretler vardır ve ekserisi iman eden değildir.

176- Ve rabbin galip ve kadir ve kullarına merhametlidir.

177- Eyke halkı da resullerini tekzib (yalanlama) ettiler.

178- Onlara Şuayb: “Allah’tan korkmaz mısınız?”

179- “Ben size resul-ü eminim (emin resul).”

180- “Allah’tan korkun ve ona itaat edin.”

181- “Ben sizden risaletim (peygamberlik) için ücret istemem. Benim ecrim alemlerin rabbi üzerinedir.

182- “Kileyi (tahıl ürünü ölçü birimi) tam ölçün ve halka mallarını eksik verenlerden olmayın.”

183- “Ve doğru terazi ile tartın.

184- Nasa (insanlar) eşyalarını eksik etmeyin ve arzda ifsat eden azgınlardan olmayın.”

185- Siz ve sizden evvelki kavimleri hâlk (yaratma) eden Allah’tan ittika (korkma, çekinme) edin” dediğinde

186- Onlar: “Şüphesiz sihre uğramışlardansın.”

187- “Sen de bizim gibi beşerden başka değilsin ve biz seni yalancı zan ediyoruz.”

188- “Eğer sözünde sadıklardan isen, üstümüze semadan bir parçasını düşür” dediler.

189- Şuayb: “Rabbim sizin yaptıklarınızı bilir” dedi.

190- Onu tekzib (yalanlama) eylediler. Bunun üzerine onları karanlık günün azabı helak etti. Bu azap o günün büyük azabı idi.

191- Bunda kudretimize delalet eden ayetler vardır. Onların ekserisi iman etmemiştiler.

192- Ve rabbin kadir ve galip ve kullarına rahimdir.

193- Bu alemlerin rabbi tarafından nazil olmuş Kur’an’dır.

194- Onunla ruhûl emin indi.    

195- Halkı azaptan korkutanlardan olasın için senin kalbine onu indirdi.

196- Aşikâr Arabi lisan ile.

197- Ve o evvelki kitaplarda vardır.

198- Onu Ben-i İsrail ulemasının bildikleri, onlara ayet olmadı mı?

199- Eğer biz onu Arabın gayrısı bazılarına indirmiş olsa idik.

200- Ve onu resul onlara okuya idi, ona iman etmezlerdi.

201- Böylece inat ve inkârı mücrimlerin (günahkâr) kalbine soktuk.

202- Elemli azabı görmedikçe ona iman etmezler.

203- O azap bilmedikleri bir sırada onlara bağteten (aniden, ansızın) gelir.

204- O zaman, “acaba bize mühlet verilir mi?” derler.

205- Onlar azabımızı istical (acele etme) etmiyorlar mıydı?

206- Görmedin mi ki biz onları senelerce dünyadan müstefit (istifade etme) ettik.

207- Sonra vaat olundukları şey onlara geldi.

208- Malları ve evlatları onlardan azabı defe yaramadı.

209- Biz bir karyeyi (şehir, yerleşim yeri) helak etmeden illa ona korkutucu gönderdik.

210- Onlara vaaz ve nasihat olundu. Biz zalimlerden değildik.

211- Kur’an ile şeytanlar nazil olamaz.

212- O şeytanlar işitmekten uzaklaştırılmışlardır.

213- Allah ile beraber diğer ilaha dua etme. Azap çekeceklerden olursun.

214- En yakın akrabanı inzar (korkutma, sakındırma) et.

215- Sana müminlerden tabi olanlara kanadını gölge et.

216- Eğer sana asi olurlar ise, “ben işlediğiniz şeylerden beriyim” söyle.

217- Kadir ve galip ve kullarına rahim olana tevekkül et.

218- Namazda durduğun zaman seni görür.

219- Ve secde edenlerle beraber kalbini de müşahede (görme) eder.

220- Çünkü o işitir ve bilir.

221- Deki: “Size şeytanların kime nazil (inme, indirme) olduklarını haber vereyim mi?”

222- Onlar her bir günahkâr müfteriye (iftira atan) nazil olurlar.

223- Onlara kulak verirler. Çokları yalancılardır.

224- Şairlere sefihler (zevk sefa düşkünü) ve azgınlar tabii olurlar.

225- Görmez misin ki, onlar her vadide dolaşırlar.

226- Onlar yapmadıklarına yaptık derler.

227- Ancak şunlar ki, iman edip salih amel işlediler ve Allah’ı çok çok zikir ettiler. Zulüm olduktan sonra nusret (yardım) olundular. Onlar evvelkiler gibi değildiler. Zulüm edenler kariben (yakında) nereye gideceklerini göreceklerdir.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir