Suriye’deki gelişen olayları adaletle, insafla, empatiyle değerlendirebilmek, hayır üzere dualarda bulunmak ve güç nispetinde yardımlaşmak gerekmektedir…
61 yıllık Esedizm diktatörlüğünde en küçük itirazın bile cezası korkunç işkencelere tabi tutulmak, yıllarca insan kırım merkezleri olan hapishanelerde unutturulmak, aileleriyle görüştürülmemek ve mahkumların akıbetlerinin bile sorulamadığı vahşi bir dönem..,
Kırk bin müslimi 1982’de bir ayda Hama’da katleden baba Esed’ın iti Beşşar Esed’in 2011’den bu yana bir milyona yakın müslim, mazlum, mahrum halkı adeta halı bombardımanlarıyla ve kimyasal silahlarla katletmesi, ülke nüfusunun yarısına yakının göçe düçar edilmesinin yaşandığı unutulmamalıdır..
Suriye halkının yakın tarihin en vahşi insan kırımcılarından olan Esed’den kurtulmalarına vesile olan (eksiğiyle gediğiyle) Şara ve mücahidlere olmadık bühtanlarla ve kolay olamayacak beklentilerle yüklenilmesi ve ondan öte küstahça hakarete varan sözüm ona eleştirilerin yapılması vicdansızlığın dibidir.
Her fırsatta, her paylaşımlarında uzaktan gazel okuma hastalığına tutulmuş olanların kendi ülkelerinde bunların yüzde birini bile başaramayanlar boyacı küpü misali hemen rengin değişmesini bekliyorlar, vahşi diktatör Esed’in yıkılışı bile başlı başına hem Suriye’li kardeşlerimiz için hem de bizler için şükür sebebidir..
Dahası; Suriyeli müslimler kendilerini vicdansızca ve küstahça hakaretamiz eleştirilerde bulunanlara şunları söyleseler/sorsalar; biz 61 yıllık Esedizmi tarihin çöplüğüne attık hamdolsun., sizler yüz yıllık kamalizm diktatörlüğü için ne yaptınız, yapabildiniz? Gözle görülür, elle tutulur neyi başardınız?
Merhameti, vicdanı, adaleti olmayanların sözlerine de vaadlerine de inanılmaz..
Bir dönem Rakka’da daeş/ırak şam islam devleti kurulmuştu!! şahsen o günlerde bulunduğum ortamlarda kendi adıma Türkiye’de yaşamayı tercih ederim ve öldürmeye kilitlenmiş bir din tasavvurunun hakim olduğu bir idarenin gölgesine girmem demiştim, zaten kısa sürede daeş’in adeta bir ingiliz anahtarı mesabesinde olup yeryüzünde İslamafobiyi tetiklemek için kullanışlı bir aparat olduğu anlaşılmıştı…
Yap(a)madığınız şeyler üzerinden ahkam kesmek trajikomik bir halin göstergesidir., yıllar önce birileriyle tartıştığım bir ortamda; davetin önemine vurgu yapıyor ve her türlü bedeli göze alarak hakikatin şahidliğinin yapılması gerektiğine yönelik sohbet ediyorduk, karşımdakiler bırakalım konuşmayı, yazmayı, bu ülkedeki putları heykelleri yıkalım ve bedeller ödeyelim demişlerdi, bende adreslerinizi verin ulann, kargo parası da bana ait olmak üzere size baltalar göndereyim, hadi yıkın heykelleri ve sabırsızlıkla istediğiniz bedelleri ödeyip iç huzura varın demiştim, tabi sesler sedalar kesilmiş ve cevap gelmemişti…
Resulullah (a.s) çok işkenceler gören ve zorlu zulümlere maruz kalan müslimleri Habeşistan’a göndermişti, Necaşi’nin Habeşistanı İslam devleti!! Değildi; Lakin bariz zulmedilmeyen bir ortamı kardeşleri/sahabeleri için bir süreliğine tercih etmişti., Taif dönüşü Mut’im bin Adiyy ile eman sözleşmesi yapmıştı, Rasûlullah şartlar gereği müşriklerle Hudeybiye’de saldırmazlık antlaşmasını imzalamıştı, bazı maddeleri müslimlerin aleyhine görülmesine rağmen…
Suriye’de henüz iki ay bile olmayan müslimlerin ve mazlumların hayrına yönelik gerçekleşen değişime yönelik ağız dolusu istihzalarla, hakaretlerle, kısa sürede olamayacak beklentilerle konuşanların, yazanların DÜZ AYNAYA BAKMALARINI ve kendilerini görmelerini, hadlerini bilmelerini salık veririz..
selam ve dua ile..