”aklını kiraya vermek” akıl nimetine nankörlük etmektir…
Akıl muhteşem nimettir, bahşeden Allah’a teslim olarak şükretmesi akletmesinin doğal sonucudur., zira; insanın kendi eliyle kendini azaba taşıması aklını kullanmadığının apaçık göstergesidir.
Şirk insan için en büyük şer’dir/kötülüktür, şer’li olan ekini-nesli ifsad eder ve dokunduğu her şeye kötülüğü/şerri taşır ve bunun için şirk en büyük zulümdür(31/13), zulüm adaletin zıttıdır., şirk Tevhidin hasmıdır.,
şirk ehli; ahengi/dengeyi/ölçüyü/fıtri olanı bozmaya yöneldiği için sinesinden, dilinden, elinden zulüm sadır olur, yani şirk zulme gebedir ve doğuracağı/hayata taşıyacağı her şey önce kendisinden başlayarak temas ettiği tabita, aileye, topluma, ekonomiye, siyasal/yönetsel işleyişe adaletsizliği/merhametsizliği götürür ve kaçınılmaz olarak zulmeden zalim olur.
”Allah katında yerde debelenen canlıların en şerlisi, düşünüp-akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir.” (8-Enfâl 22)
”Allah katında yerde debelenen canlıların en kötüsü, şüphesiz küfredenlerdir. Onlar iman etmezler.” (8-Enfâl 55)
”O, murdarlığı (pis iğrençliği) aklını kullanmayanların üzerine verir.” (10-Yunus 100)
Aklını yitirmeyen, düşünebilen, insan olduğunun farkında olan her beşer şu üç soruyu zihninde diri tutmak zorundadır-yükümlüdür.
1. Nasıl, neden/niçin yaratıldım?
2. Ne yapmalıyım, nasıl yaşamalıyım?
3. Nereye gideceğim, beni nasıl bir akıbet bekliyor.
İnsanlığının, yaratılmışlığının farkında olanlar bu soruların cevaplarını vahyi-ilahi de göreceklerdir.
İnsanın yaratılışı, biyolojik yönüyle işleyişi, geçirdiği evreleri Allah’ın hakimiyeti ve yönlendirmesi altında olmasına rağmen, iradi olarak özgür bırakılması denenmesinin murat edilmesindendir.
İnsan kendisine verilen iradeyle Allah’a teslim olmaya çağırılmaktadır. İnsanın bu çağrı karşısında direnmesi, onun kendi öz varlığına yabancılaşması, beşeri-insani ve hizmetine sunulanlarla olan bütünlüğünü parçalaması demektir.