27 Kas 25 - Per 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Gerçek Hayat ve Müslümanlığın Hali – 2

Gerçek Hayat ve Müslümanlığın Hali – 2

Geçenlerde bir yere götürdü arkadaşlar, dışardan gelen hocalarını dinledim.

Konu ‘vela-bera’.. başlık çok iyi. Anlatan teorik olarak iyi anlatıyor.

Ama anlattıklarının tümünün yaşanan hayatla hiç bir bağı yok. Karşılıksız. Kur’an’dan hadisten örnekler güzel, ama yaşanan pratik hayatta hiç bir karşılığı yok!

Doğal olarak çelişkiler oluşuyor. Sorular geliyor, gerçek açığa çıkıyor, ne yapacağız? Şunları yapalım mı? (Misal banka post cihazı. Çek..) Cevap, olmaz.

Gerçek ne?

7 bin lira üstü alış veriş post cihazından geçecek, yasal zorunluluk.. herkes buna alışık çünkü herkeste kredi kartı var..

yani semt pazarında esnaflık, inşaatta amelelik dışında bize iş yok!(burada da post cihazı görülür oldu ya neyse)

Yani hayat kredi kartıyla dönüyor, biz diyoruz ki bu kullanılmaz.. tüm ticaret post cihazı, mail order ile dönüyor, biz diyoruz ki olmaz..

Peki oluru ne? Hepimiz işçi olacağız.. Peki olduk, tüketim harcamalarını neyle nasıl yapacağız.. araba ev alacağız, çocuklar okula çarşıya gidecek, harcamayı nasıl yapacağız.. (kaldı ki sanal kartsız hayat bitiriliyor)..

Cevap, herkes kullanıyor, hayat sorumlu kılıyor, bizde kullanalım değil. Bir gerçek var ki kullanmadan da olmuyor..

o halde biz, bu biz her kaç kişiyse, kendi içinde başka bir sistem ürettiyse sorun yok, değilse anlattıklarımız havada kalır, havanda su döveriz! Zihinleri kilitleriz! Buyurun “velâ” ilişkisine..

Biraz kuyruğunu kurtarmışların zaten bizle işi olmaz, olmuyor da. Bunlar öte tarafa geçmiş ‘siz hala orda mısınız diye’ dalgasını geçiyor!

Kalanlarsa kenarda ve kıyıda kalanlar.. 

Lan bu İslam dini yoksulların dini mi? İtilmişlerin kakılmışların umudu, maddi olarak kurtuluş çaresi mi? Ne?

İslam’ın

toplumun ileri çıkmışlarına, zenginlerine, şöhretlerine, makam rütbe sahiplerine,

Emredenlerine

Diyecek bir sözü yok mu? Hop bi dakika, ey ilerdekiler, küllü saptınız, o işler öyle olmaz aslanlar böyle olur denmez mi? Gösterilmez mi?

Yani İslam, belleri küçükken kırılmış yük eşeklerinin dini mi?!

Ya İslam sanayileşmiş dünyanın dini, bilgi sistemi değil, yani her çağda mekanda şartta geçerli insanlık dini değil,

Ya da Müslümanlar gerçekte bu dünyada, bu dünyanın insanları olarak yaşıyor, nerde nasıl yaşadığını bilmiyor,

Söylemde, hayalde bambaşka bir dünyadalar! Şikayetleri sistemden yana değil sisteme uymayan dinden yana!

İki dünya arasında çelişkiye düşenler

Ya militan, mücahit olarak bir savaş cephesi buluyor, cennete koşuyor

Ya da mevcut hayata uydurulmuş bir dini İslam yapıyoruz!

Ve sonuçta ortak saplantımız dile geliyor!.

‘Son yüz yılda bizi bozdular.’ “Kemalizm yegane düşman..”  yani onlar olmasaydı biz iyi haldeydik!

Sanırsın bizde iyi bir hal vardı, birileri geldi bizi bozdu! Bizde bozulduk!

Lan Kemalistlerin önünde, başka bir dünya düzeni vardı da, toplumsal örgütlenme biçimi seçeneği vardı da, bizi ondan mahrum mu ettiler! Yooo. Başka yoktu onlarda yeniye uyarak ayakta kalmaya baktılar.. yoksa Suud krallığı gibi bir krallık rejiminde yaşıyorduk..

Bir: global dünya düzenini bilmiyoruz, dünyayı çekip çeviren sistemi tanımıyoruz, bu düzene uymak zorunda kalan milletleriyse anlamıyoruz.

İki, yukarda sanayi toplumu insanını özetledik. Bunun ne olduğuyla ilgili, toplumu insanı hukuku ekonomiyi ne biçime soktuğuyla ilgili fikrimiz yok.. başka türlü bir seçenek aklımızda yok, sadece eleştiriyoruz.. eleştirilerimiz bir modele, referansa da dayalı değil..

Üç, İslam’ı köylü toplumu dini zannediyor, o toplumsal siyasal şartların bilgisi zannediyoruz, ama gerçekte sanayi toplumunun kentlerinde yaşıyor, bunun nimetlerini kullanıyor, bunun kendi dini olduğunu göremiyoruz..

Netice; İslam’ı anlamayan bizleriz..

“berâ” “velâ” gibi kurucu bir kavramın toplumsal hayatla ilişkisini kuramıyoruz..

Varsayalım velayeti değiştirdik, bu kısmı oldu.. bunun zorunlu sonucu bera’ya geldik!

Bu nasıl olacak? Aklımızdaki ne? Bir modelleme var mı? Ölçüp biçecek referans var mı?

Var diyenler Suud krallığı modelini yeniden üretme dışında ne diyecek?

Çok çalışmamız lazım, kafaları çok çalıştırmamız lazım çok…

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir