09 Ara 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > İhmal Edilen Ailenin Çöküşü: Bir Muhasebe

İhmal Edilen Ailenin Çöküşü: Bir Muhasebe

Allah Teâlâ insana sorumluluklarını öğretirken, önceliği daima yakın çevreye, yani aileye vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de “Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun” buyurularak; sorumluluğun merkezine önce ev yerleştirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır” diyerek Müslümana önce evindeki insanları gözetmesini emretmiştir.

Ancak modern hayatın koşuşturması içinde, aile yapısı giderek zayıflamakta; sorumluluklarımızın ağırlığı yanlış alanlara kaymaktadır. Bugün birçok evde fiziksel ihtiyaçlar karşılanıyor olsa da manevi ve duygusal ihtiyaçlar göz ardı edilmektedir. Yemek, temizlik, ütü… Bunlar evi ayakta tutan işlerdir; fakat aileyi ayakta tutan sevgi, merhamet, ilgi ve dini bilinç çoğu zaman ihmal edilmektedir.

Duygusal ve Manevi İhmalin Görünmeyen Yüzü

Evlatlar göz bebeğimizdir; fakat çoğu zaman dışarıdaki insanlara gösterdiğimiz sabrı, nezaketi ve ilgiyi aile bireylerimize gösteremiyoruz.

Oysa dışarıda “kırmamak için” çabaladığımız kadar, evimizin içinde aynı titizliği göstermiyoruz.

Aile içi iletişimin bozulması, her bireyin kendi odasına çekilmesi ve ekranlara teslim olması; modern çağın görünmez bir musibetidir. Evler kalabalık, ama yürekler yalnızdır. Birbirine tahammül edemeyen, birkaç dakika sohbet etmeyi bile zor bulan aile yapıları, manevi boşluğun en büyük göstergesidir.

Rızık Endişesi ve Ailenin Dağılma Süreci

Erkekler rızık peşinde koşmakla yükümlüdür; fakat bu yükümlülük, aileden uzaklaşma pahasına yürütüldüğünde sünnetin ruhu zedelenir.

Bazı babalar günlerce hatta haftalarca eve uğrayamamakta; para kazanma hırsı aile bağlarını zayıflatmaktadır.

Kazanç artmakta; fakat evlatlar kaybedilmekte, farkında bile olunmamaktadır.

Öte yandan israf, tüketim çılgınlığı ve gereksiz harcamalar aile ekonomisini bozmakta; bu da babayı evden daha uzakta ve daha meşgul kılmaktadır. Böylece aile içinde ruhen birbirinden kopuk, maddi olarak ise bağımlı ama manevi açıdan yoksun nesiller yetişmektedir.

Kaçışlarımızın Asıl Sebebi

İnsan bazen dışarıya koşuşturur; fakat aslında kendinden kaçıyordur.

Görmek istemediği gerçeklerden, yüzleşemediği duygulardan, anlaşılmamışlık hissinden…

Kalpler birikmekte, diller susmakta, gönüller ise günden güne kırılmaktadır.

Hâlbuki dinimiz, kişinin önce kendi nefsine, sonra ailesine karşı dürüst olmasını emreder.

İnsan önce kalbini dinlemeli, vicdanının sesini duymalıdır.

İhmalin Sonu: Kaçınılmaz Hakikat

Hayatta ihmal ettiklerimiz bir gün mutlaka karşımıza çıkar.

Bir evlat boşlukla büyür, bir eş kırgınlıkla yaşar, bir baba geç fark eder, bir anne içten içe tükenir…

Bu yüzden her Müslüman kendine şu soruyu sormalıdır:

“Yaptıklarımdan Allah razı mı?”

“Yapmadıklarımdan dolayı hesaba çekilir miyim?”

“Ailem benden ne bekliyor, ben ne veriyorum?”

Amellerimizin bir terazisi olmalı.

Vicdan, kalp ve Allah’ın ölçüsü bu terazinin mihengidir.

Sonuç: Yeniden Başlamak İçin Bir Fırsat

Hayatı ertelemeyelim.

Aile bağlarını, içtenliği, merhameti, sofradaki muhabbeti, evin içindeki huzuru geciktirmeyelim.

Çünkü ne para, ne başarı, ne de dış dünyanın beklentileri; ailemizin yerini tutabilir.

Evin içi ihya olursa dışarısı kolaylaşır.

Aile güçlenirse toplum düzelir.

Birey huzur bulursa ümmet dirilir.

Allah bize ailemizi koruma şuuru versin.

Kalplerimizi yumuşatsın, bakışlarımızı berraklaştırsın, sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmeyi nasip etsin.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir