23 Tem 25 - Çar 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > İnsan mı Kötüdür, Toplumsal Şartlar mı Onu Kötü Yapar?

İnsan mı Kötüdür, Toplumsal Şartlar mı Onu Kötü Yapar?

Toplumsal yapılar ve siyasal düzenler insan iradesinin ürünü, insan yapımıdır: Burada özne olan insandır. Toplumsal koşulların iyi ya da kötü olmasında sorumluluk insana aittir. Bu hususta insanlar “organize olanlarla olamayanlar olarak” ayrışır. Kötü düzenler muhakkak insan ve iradesine koşulluysa, bunu yıkıp iyisini kurmak da aynı şekilde insan ve iradesine koşulludur…

Hüseyin Alan

Tarihte, felsefede, kelamda, bilimde, sosyolojide, tasavvufta tartışılan ana konulardan biri bu: İnsan tanımıyla irtibatlı olarak…

İnsan doğası itibarıyla iyidir; “ahlak-adalet-alicenaplık-dayanışma” gibi olumlu özelliklere sahiptir ama toplumsal şartlar onu kötü yapar diyenlerle, insanın kendisi kötüdür; “hırs-intikam-şehvet-iktidar” gibi olumsuz özellikleri nedeniyle kötü düzenler kurar, hemcinslerine ve doğaya zulmeder diyenler ayrışır.

Tartışma, insanın kendini düzeltmesiyle mi toplumsal yaşamın iyileşeceği, toplumsal koşulların iyileşmesiyle mi insanın düzeleceği şeklinde devam eder…

Tartışma din ile ahlak ile sanat ile akıl ile bilim ile ilgili tartışmayı andırır: Anlamak için diyelim, dinin kendisini tanımlamasıyla, felsefenin aklın bilimin sosyolojinin dini dışardan tanımlaması gibi öze dönük bir yaklaşım farkı söz konusu burda.

Buradaki yaklaşım farkı, insanlık tarihinde “ilkin-başından beri-insanlıkla birlikte olanın” ne olduğuna verilen cevapla irtibatlı: Din diyorsanız diğer her şeyi din tanımlar, tasnif eder ve sınırlar, değil diyorsanız dini de diğerleri tanımlar, tasnif eder ve sınırlar.

Buradan dinin tanımına, topluma, siyasete, siyasetin kurumlaşmış hali devlete değinebiliriz…

Din, tanım olarak “toplumsal bir yapısallığı/örgütlenmeyi” ifade eder: Herkesin uyacağı sınırları koyar (hukuk). Toplumsal ilişkileri ve işleri düzenler (siyaset). Yargılar (değer).

Bu durumda insanın doğasında var olan olumlu veya olumsuz özellikleri açığa çıkartan ve teşvik eden şey dindir: Yani toplumsal koşullardır.

Burada dini ideoloji olarak izahta mahzur yoktur: İdeoloji, dünya hayatını, kişiyi, toplumsalı ve siyasalı en iyi düzenleme iddiası ve görüşüdür. Din dünya içindir, dolayısıyla dine dayalı ideoloji olmazsa olmazdır…

Başlıktaki tartışmaya geçersek, insanı iyi ya da kötü yapanın insanın kendisi değil, insanı tanımlayan ve sınırlayan toplumsal şartlardır. Çünkü kişiyi geliştiren, kültürleyen, değerleyen şey budur.

İbn Haldun bu hususu çok güzel özetledi: “insan doğasının/fıtratının adamı olarak yaşamaz, çevresinin/toplumsal koşulların adamı olarak yaşar.”

Kafirun suresinde kategorik olarak ayrıştırılan “din-ibadet-ilah” farkıda İbn Haldun’u desteklemektedir…

İbn Haldun’un tespitinde izaha muhtaç bir yer var: İnsan, irade, sorumluluk.

Toplumsal yapılar ve siyasal düzenler insan iradesinin ürünü, insan yapımıdır: Burada özne olan insandır. Toplumsal koşulların iyi ya da kötü olmasında sorumluluk insana aittir.

Bu hususta insanlar “organize olanlarla olamayanlar olarak” ayrışır.

Kötü düzenler muhakkak insan ve iradesine koşulluysa, bunu yıkıp iyisini kurmak da aynı şekilde insan ve iradesine koşulludur.

Hatırlayalım: Tüm peygamberlerin en azılı düşmanları kendi zamanlarındaki devletleri, devletlü sınıfları ve iktidar bileşenleriydi…

Bağlarsak, konu din dilinde dinle, felsefik sosyolojik dille toplumsal koşullar ve siyasal düzenle irtibatlı: Çünkü insanın doğasındaki olumlu veya olumsuz özellikleri teşvik eden, yeşerten, koşullayan şey bu. Dolayısıyla insanı iyi ya da kötü yapan şey bu.

Şu halde dinin ne olduğu ve hangi dinden olunduğu önemli.

Şu meşhur ideolojik iki slogan bu durumu güzel ifade ediyor:

“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.”

“Adalet yoksa barış yok.”

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir