Uyuşturucu sadece kullanılan maddede değildir, heva hevesini ilah edinen sureten insanların eliyle ÜRETİLEN izm’lerin ve sistemlerin oluşturduğu ve yönlendirdiği işleyişlerdedir, yaratıcı ve nimetleri bahşedici olarak Allah’a vefası olmayanların ne kendine ne ebeveynlerine ne de yaşadıkları topluma vefası olamaz, kamalist rejim bu coğrafyada yaşanıla gelen gayrı insani/İslami savrulmanın başat nedenidir…
Adalet mi arıyorsunuz., merhamet mi arıyorsunuz.,
sözün en güzelini mi arıyorsunuz., sevgi-saygı değer insanlık mı/insanilik mi arıyorsunuz., beden-çevre-doğa temizliği ve nesillerin ıslahını mı arıyorsunuz., huzurlu yuvalar-mutlu evlilikler-ahlaklı toplum ve adil bir yönetim mi arıyorsunuz., kavmiyetci/ırkçı pisliklerden kurtulup fıtri olanı mı arıyorsunuz., dünyada izzet-şeref-erdem ve ahirette felahı mı arıyorsunuz.,
o halde vahyin gölgesine sığının, üsvei hasene olan Rasullerin izini takip edin…
”Tağut’a kulluk etmekten kaçınan ve Allah’a içten yönelenlere müjde vardır. (Bu) kullarımı müjdele. (39-Zümer 17)
Ki onlar sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın kendilerini hidayete (doğru yola) eriştirdikleridir ve onlar ulul elbab (zikir, hikmet ve hayır sahipleri) olanlardır. (39-Zümer 17,18)
İyiliğin de kötülüğün de tarifini-tanımını..,
neden olduğu-olacağı sonucu Allah beyan etmektedir..,
kullara düşen iradeleriyle seçimde-tercihte bulunmalarıdır..,
Sonuçlar/akıbetler sürpriz değil, bilakis insanın yaptığı tercihlerin karşılığıdır…
“İyilikle kötülük bir olmaz” (41/34) İradeye ipotek koymak tercihleri muaf tutmaktır, mesuliyetin yerine mecburiyeti koymak, kötülükle iyiliği bir tutmaktır. Allah insana iyilik ve kötülük yaptıran değil, insanı yaptığı iyilikle ve kötülükle hesaba çekendir. İnsanlar, kendilerinin sapmasına neden olanın (Nice kendi nefislerinin dürtüleri) kendileri gibi iradeli olan ins/cin taifesi olduğunu acı bir şekilde itiraf edecekler. “inkâr edenler dediler ki; “Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağıda bulunanlardan olsunlar” (41/29) “Ve dediler ki: Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular” (33/67) Vahiy bu kadar net dalaletin adresini dalalet içinde olanlara ve iradeleriyle seçenlere yüklemektedir.
İnsanı güzelleştiren ve vefalı kılan İslam’dır, ”vefa imandandır” diyen Rasûlüne (a.s) ümmeti olmaktır bize onur/izzet katan, ahirete yönelik teyakkuzumuzdur bize insafı ve merhameti bahşeden, yapıp etmeye çalıştığımız salih amelleri tetikleyen/kolaylaştıran Allah’a olan kulluk bilincimizdir., bu duyarlılık ile hayatı kuşanan her şahsiyet-aile-toplum güzeldir, yani güzellik Rahman’a kulluktan neşet eder.
Allah’ın boyası mı? Sentetik bir sürü boya mı?
‘’Allah’ın vurduğu boya.. kim Allah’tan daha güzel boya vurabilir ki. İ؛te biz (bunun için) yalnızca O’na kulluk ederiz’’ (2/138)
Fıtratı yaratan ve harikulade donatan Allah’tır, fıtratıyla ve diğer yaratılmışlarla uyumlu bir hayatın nasıl inşa edileceğine dönük yegâne boyanın da yine Allah tarafından vurulabileceği tartışmadan varestedir. Allah, biz kullarına vahiyle boya vurmakta ve vurduğu bu boyaya (hükümlere) hiçbir sentetik ilave yapılmaması hususunda uyarmaktadır.
İmtihan olunmanın kaçınılmaz yِönü tercih yapmaktır, Allah’ın vurduğu boyayı korumayı ve her türlü sentetik üretimden uzak tutmayı imtihan gereği kulun iradesiyle yapacağı seçime bırakılmıştır, kul ister bu ilahi boyayı (Hududullah tâbi olmayı) muhafaza eder ve kurtulur ya da bu boyayla yetinmez ve sentetik boyalara yönelerek hem dünyasını ifsad eder hem de ahretini mahveder.
