16 Kas 24 - Cts 9:09:am
Dark Light

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Kimi Seçsek

Kimi Seçsek

Ebu Cehil İle Ebu Talib

M.600’lerde, Arabistan yarımadasının Mekke şehir devletinde iki kabile reisidir.

Şehirde 20’den fazla kabile var: Büyüklü küçüklü, güçlü zayıf, köklü sonradan yerleşik olmak üzere. Federasyon halinde birleşip şehir toplumu ve devletini kurmuşlar. Adı Kureyş.

Siyasi, askeri ve ticari birliği Dar’un Nedve temsil ediyor; her kabileden iki temsilci olmak üzere kırk üyesi var. ABD senatosu benzeri. Orda krallık yok. Kararlar hem istişareyle alınıyor; hem geleneksel hukuk ahlak ve örfe ve hem de ticari çıkarlara dayandırılıyor.

Kureyş çoklu inanca ve dine saygılı. Çünkü şehirli; medeni. Kabe’de yarımadada meskun her kabilenin putu var. Hatta civar krallıkların kutsallarının sembolleri de var. Hac mevsimi yarımada çapında büyük buluşmalara, kültürel ekonomik siyasi iletişime, anlaşmalara, ihtilafların çözümüne sebep oluyor.

O yıllarda yarımada bu günkü AB coğrafi büyüklüğüne, on milyon nüfusa sahip. Kureyş milleti “ticari” ve “dini” bakımdan yarımadada lider; Kabe’den dolayı saygın, ticari ve siyasi üstünlükten dolayı da sözleri geçerli..

Burada bir peygamber çıkıyor; Hz Muhammed. Yeni bir din getiriyor; toplumsal siyasal ekonomik başka bir yapılanma öneriyor; yeni değerler sistemi sunuyor.

Mevcudun liderleri, ileri gelenleri, kabile şefleri, servet sahipleri yeni dini reddediyor. Dar’un Nedve’de kararlar alınıyor; çatışma başlıyor.

İçerde ve dışarda iktidarına, itibarına, nüfuzuna, ilişkilerine ve geleceğine zarar getirmek ve Kureyş’te ihtilaf çıktı görüntüsü vermek istemeyen şehrin liderleri, birçok kez uzlaşma görüşmeleri yapıyor;

Muhammedin Allah’ı kendinden gayrı ilah ve rab kabul etmediği için anlaşma sağlanamıyor.. Sonu hicrete varacak bir siyasi mücadeledir sürüyor..

Bu anlatılanlardan hareketle bir senaryo yazalım. Darü’n Nedveye bir başkan seçilecek olsaydı, üçü de büyük kabile liderleri olarak Ebu Süfyan, Ebu Cehil ve Ebu Talib’de rakip adaylar olsalardı.

Acaba Hz Muhammed ve arkadaşları hangisinin taraftarı, destekçisi olurdu?

Ebu Süfyan ve Ebu Cehil zihinlerde olumsuz özellikleriyle kodlu olduğu için Ebu Talib diyeceklere sormalı; acaba! Ve niye?

Bu bağlamda aklı “maslahat, ehven-i şer, çoğu elde edilmeyenin azından vaz geçilmez, kazanım..” kodlarıyla çalışanlar peygamberi ne kadar tanımış, Allah’ın mesajını ne kadar anlamıştır;

Batılın hakka karışıp haktan sayılmaması, hakkın batıldan ayrışması şartını nasıl kavramıştır?

İki soruya verilecek cevap mühim! Zira tevhid dini İslam’ın özüyle irtibatlı!

2 Comments

  • Fikret Başar 17 Kas 2024

    Hocam kurgu netse ebu cehil ve ebu Süfyan ambargo yıllarında ebu talibe neden ambargo uyguladılar?

    • Hüseyin Alan 17 Kas 2024

      Hocam Mekke şehir devletinin toplumsal ve siyasal yapısı bizim pek bildiğimiz, alışık olduğumuz tarzda değil. ABD eyaletler sistemini andırır bir yapı var: Özerk kabileler birliği. Kendi içinde özerk, dışarda Kureyş’in bir bileşeni.

      Nitekim orda sistematik muhalefete karşı “toplu katliam” kararı alınamıyor. Her kabile kendi içinde hallediyor..

      Boykotta da aynı durum söz konusu; Haşimoğulları (Abdulmuttalibler dahil) içindeki Müslümanlara hamilik yapıyor, cezalandırmıyor, öteki kabilelerden eman isteyenleri de koruması altına alıyor. Dolayısıyla boykot kararında Haşimiler karşı kampı temsil ediyor, o nedenlede Müslümanlarla birlikte cezalandırılıyor. Yoksa haşimiler topluca Müslüman olmuş değildi..

      Ayrıca boykotun bitmesinin şartı neydi? “Muhammedin ölüsü veya dirisinin teslim edilmesi.”

      Ebu Talib’e uygulanan boykot (nezdinde kabilesi) Müslüman olduğu için değil, müslümanlara hamilik yaptığı içindi. Ebu Talibin tutumuysa kabile asabiyesi gereğiydi…

      Burda Ebu Talibi değil kabile sistemini anlamak icap eder diye düşünüyorum. Saygılar.

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir