25 Kas 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum >  Kur’ân’ın Nüzûl Sürecinde Rab Kavramının Semantik Alanı

 Kur’ân’ın Nüzûl Sürecinde Rab Kavramının Semantik Alanı

Kur’ân, Allah’ın evren ve yaratılmışlar üzerindeki tüm fiillerini “Rab” kavramı üzerinden anlatır. Cahiliye toplumunda hâkim olan “yaratıp bırakan pasif ilah” tasavvuruna karşılık Kur’ân, yaratan, yaşatan, yöneten, her an müdahil olan dinamik bir Rab anlayışı inşa eder. Bu yeni rubûbiyet anlayışı, tarih ve tabiata seküler bakışı imkânsız kılar; çünkü Allah’ın kozmik ve beşerî düzeyde sürekli faal olduğu vurgulanır. Makalede Rab kavramının kapsadığı semantik alan, özellikle Allah’ın insan, toplum, tarih ve tabiat üzerindeki sürekli tasarrufları açısından incelenir.

 Giriş

Kur’ân’da “Allah” isminden sonra en sık kullanılan ilahî ad Rab’dir. Vahyin ilk yıllarında Rab ismi, lafza-i celâlden yaklaşık üç kat daha fazla geçerek (ilk beş yıl) müşriklerin zihinlerindeki bulanık rubûbiyet anlayışını dönüştürmeyi hedefler. Rab kelimesi, evrende kesintisiz devam eden ilahî fiilleri ifade eden bir merkez kavramdır. Rubûbiyetin kapsamının anlaşılması için semantik yöntemin önemi vurgulanır.

 1. Rab Kavramı

Rab kelimesi sözlükte “mâlik, sahip, efendi, yaratan, ıslah eden, işleri idare eden, yetiştiren” anlamlarına gelir. Kur’ân’da ise “her şeyi egemenliği altında bulunduran ve kesintisiz tasarruf eden varlık” anlamını taşır. Cahiliye şiirinde de Rab kelimesi “melik”, “yetiştiren” gibi anlamlarda kullanılır. Kelime, mübalağa içeren bir şekilde “rubûbiyetin tüm boyutlarını kapsayan ilahî yönetim” anlamını oluşturur.

2. Rab Kavramının Semantik Alanı: Rubûbiyetin Anahtar Kavramları

Bu ana bölümde Rab isminin içerdiği on bir temel rubûbiyet sıfatı incelenmektedir. Her alt başlık Kur’ân’da Allah’ın kesintisiz müdahalesini gösteren bir kavramı temsil eder.

2.1. Yaratan (el-Hâlik)

Rab olmanın en temel niteliğidir. Halk kökü Kur’ân’da 261 kez geçer ve “yoktan var etmek, planlamak, düzenlemek” anlamlarını taşır. İlk vahiylerde özellikle vurgulanması, rubûbiyet bilincinin temelini oluşturur. Allah sürekli yaratandır, “yaratanların en güzelidir”.

 2.2. Rızık Veren (er-Rezzâk)

Allah’ın mahlûkata maddi-manevi ihtiyaçlarını karşılayan, kesintisiz ihsan eden olduğu bildirilir. Rızık, sadece yiyecek değil aynı zamanda güç, imkân, fırsat gibi geniş bir alana yayılır. Kur’ân’da rızık verme rubûbiyetin doğrudan delili olarak sunulur.

 2.3. Yönetip Çeviren (el-Müdebbir)

Allah, gece-gündüzü, mevsimleri, gök cisimlerini, yağmuru, yeryüzü döngülerini sürekli idare eden olarak tanıtılır. “İşleri evirip çeviren”, “sürekli bir işte olan” gibi ayetler Rabbin evreni anbean yönettiğini ifade eder.

 2.4. Hükmeden – Mülkün Sahibi (Mâlik)

Göklerin ve yerin mülkü Allah’a aittir. Mülk sahibi olması, yaratma ve yönetme yetkisinin de ona ait olmasını gerektirir. Müşriklerin sahip kabul ettiği tanrıların aksine Allah’ın egemenliği mutlak ve süreklidir.

2.5. Hidayet Eden (el-Hâdî)

Doğru yolu gösteren yalnızca Allah’tır. Hakka ulaştırmanın Allah’a mahsus olduğu özellikle müşriklerin taptığı varlıkların acziyle karşılaştırılarak vurgulanır.

 2.6. Koruyan – Gözeten

Allah, kullarını maddi-manevi her türlü tehlikeden koruyan; gizli-açık bütün fiilleri bilen, kalplerdekini dahi gören bir Rab olarak takdim edilir.

 2.7. Dirilten ve Öldüren

Hayat veren de alan da Allah’tır. H-y-y kökü 189, m-v-t kökü 164 yerde geçer. Diriltme ve öldürme rubûbiyetin en belirgin göstergelerindendir. Müşrikler yeryüzünün diriltilmesini kabul etseler de öldükten sonra yeniden dirilmeyi reddettikleri için uyarılırlar.

 2.8. Bağışlayan – Merhamet Eden

Merhamet, rubûbiyetin sosyal ve ahlaki boyutunu oluşturur. İnsanların tövbelerini kabul eden, cezayı erteleyen ve rahmeti gazabını geçen bir Rab tasavvuru oluşturulur.

 2.9. Yardım Eden (Nasr – Te’yid)

Allah’ın yardımının yakın olduğu, dünya ve ahirette elçilerini ve müminleri destekleyeceği belirtilir. Bedir ve Huneyn örnekleri bu desteğin tarihsel yansımalarıdır. Buna karşılık bâtıl ilahlara tapanların tapındıkları varlıklar kendilerine bile fayda veremez.

 2.10. Hukuk Koyan – İlke Belirleyen

Rabb’in koyduğu kozmik, biyolojik ve toplumsal yasalar değişmezdir. Bu yasaları anlamak, Allah’ın eşyadaki ilahî düzenini fark etmektir.

 2.11. Her An Kâinata Tasarruf Eden (el-Fa‘âl, el-Kayyûm)

Rubûbiyetin en güçlü boyutudur. Allah sadece yaratıp bırakmaz; her an varlıkları halden hale çevirir, ayakta tutar, yönetir, idare eder. Yahudilerin “Tanrı yedinci gün dinlendi” iddiası reddedilir; çünkü kâinat sürekli doğan, ölen, yenilenen bir canlı sistemdir.

 Sonuç

Rab kelimesi, “mâlik/egemen” temel anlamı üzerine inşa edilmiş, Allah’ın evren üzerindeki kesintisiz tasarruflarını ifade eden kapsamlı bir kavramdır. Kur’ân’ın nüzûl sürecinde rubûbiyet, müşriklerin eksik tanrı tasavvuruna karşılık dinamik, sürekli müdahil, her alana dokunan bir ilahî yönetim olarak ortaya konmuştur. Rubûbiyetin temas etmediği hiçbir alan yoktur; insan, toplum, tarih ve tabiat ilahî fiillerle çevrilidir. Bu nedenle Kur’ân’ın rab kavramı, vahyin erken döneminden itibaren yeni bir zihniyet devrimi oluşturmuştur.

Hasan NAS

https://mutefekkir.aksaray.edu.tr/mutefekkir/article/view/496

adresindeki “Kur’ân’ın Nüzûl Sürecinde Rab Kavramının Semantik Alanı” makalesinin özetidir.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir