11 Nis 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Mazlumluğu Direnişe Çevirmek

Mazlumluğu Direnişe Çevirmek

            Dünya, zalimlerin baskısı altında ezilen mazlum halkların acılarını defalarca izledi. Ancak, çağımızda bu zulmün en acımasız örneklerinden biri, Siyonist terör şebekesi İsrail tarafından Filistin halkına uygulanmaktadır. Bu adaletsiz düzenin sürdürülmesinde, sadece İsrail ve onu destekleyen Batılı hükümetler değil, aynı zamanda işbirlikçi İslam dünyasının iktidarları da büyük bir sorumluluk taşımaktadır.

Seyyid Kutub’un ifadesiyle, “Yazılar ölü gerçeklerdir, yaşandığı zaman hayata dönerler.” Ne yazık ki, İslam dünyasının alimleri ve yöneticileri, bu gerçekleri yalnızca dile getirmekte, fakat yaşama ve hayata geçirme noktasında büyük bir eksiklik göstermektedirler. Ali Şeriati’nin de sıkça vurguladığı gibi, İslam dünyasının entelektüel ve dini liderleri, gerçek adaletin ve direnişin sesi olmak yerine, egemen güçlerin gölgesinde kalan pasif figürler haline gelmiştir. Bu zillet hali asla kabul edilemez.

İsrail’in yıllardır Filistin halkına uyguladığı katliamlar karşısında İslam ülkelerinin yöneticileri, sessizliği ve kayıtsızlığı tercih etmektedir. Birkaç sembolik kınama dışında, fiili olarak İsrail ile ticaretlerini sürdürmekte, güvenlik iş birlikleri yapmakta ve emperyalist Batı’nın çıkarlarına hizmet etmektedirler. Oysa gerçek bir direniş, yalnızca söylemde değil, fiiliyatta da ortaya konulmalıdır. Siyonist zulme karşı kıyasıya mücadele eden Filistinli direnişçilerin yanında durmak, sadece sözle değil, eylemle de olmalıdır.

Öte yandan Batı dünyasının yönetimleri, insan hakları ve demokrasiden bahsederken, konu İsrail’in işlediği suçlara geldiğinde ya sessiz kalmakta ya da açıktan destek vermektedir. ABD ve Avrupa’nın birçok ülkesi, İsrail’e silah sağlayarak, ekonomik ve diplomatik destek vererek bu zulmün ortağı haline gelmiştir. Ancak bu yönetimlere rağmen, Batı halkları arasında Filistin davasına destek veren, adaletin yanında saf tutan büyük bir kesim de bulunmaktadır. Avrupa ve Amerika’da yüz binlerce insan Filistin halkının yanında durarak, vicdanın ve insanlığın hala ölmediğini göstermektedir. Bu destek, mazlum halklar için büyük bir motivasyon kaynağı olmalıdır.

Gerçek alimler, kutlu bir direnişin öncüsü olmalıdır. Seyyid Kutub ve Ali Şeriati’nin mücadele ruhu, bugün İslam dünyasında yeniden canlandırılmalıdır. Pasif fetvalar, yüzeysel kınamalar, işbirlikçi tavırlar bir kenara bırakılmalı, gerçek İslami adalet anlayışıyla mazlumların safında durulmalıdır. Filistin halkı, yalnızca hamasi söylemlerle değil, fiili destek ve direniş ruhuyla desteklenmelidir.

Bununla birlikte, sivil toplum kuruluşları da iktidarlar üzerinde baskı kurmalı, Filistin’e tam destek verilmesi ve Siyonist terör şebekesi İsrail’in tam boykot edilmesi konusunda etkin bir rol üstlenmelidir. Şu an pek çok STK, iktidarların politikalarına göre pozisyon almakta, işbirlikçi yönetimlere karşı sessiz kalmaktadır. Bu tutum asla kabul edilemez. Gerçek bir vicdan ve adalet mücadelesi veren STK’lar, hükümetleri İsrail’e karşı yaptırımlar uygulaması konusunda zorlamalı ayrıca hükümetlerden bağımsız olarak zulme karşı net bir tavır almalı ve İslam dünyasının halklarını harekete geçirecek adımlar atmalıdır.

Ayrıca, İsrail ile ticarete devam eden firmalar, bu zulmün bir parçasıdır. Onların ellerine, yüzlerine ve cüzdanlarına soykırımın kanı bulaşmıştır. Filistin halkının acıları üzerinden kazanç sağlayan bu şirketler, tarih önünde mahkûm olacaklardır. Bu firmalar boykot edilmeli, onların kirli ticari ilişkileri deşifre edilmeli ve halklar tarafından cezalandırılmalıdır. Adalet için mücadele eden herkes, bu iş birlikçiliğe karşı bilinçli ve kararlı bir duruş sergilemelidir.

Bunun yanı sıra, Filistin halkına fiili destek veren Yemen ve İran’ı da takdir etmek gerekmektedir. Bu iki ülke, sadece söylem düzeyinde değil, fiili adımlarla da Filistin davasına omuz vermekte, Siyonist işgale karşı aktif bir direniş sergilemektedir. Bu duruş, işbirlikçi İslam ülkelerine bir ders niteliğindedir ve direnişin nasıl olması gerektiğine dair güçlü bir örnek teşkil etmektedir. Yemen ödediği ağır bedele rağmen Filistin’e destek olmaktan vazgeçmiyor, işbirlikçi yönetimler Yemen’in bu kararlığından hiç mi utanmıyor. Fiili destek veremeye bilirsiniz hiç olmazsa bu Siyonist terör şebekesinin gemilerini limanlarınıza sokmayın, her türlü ticaret ve alışverişi kesin bu kadarını yapabilirsiniz.

Mazlumluk bir kader değildir; aksine, bir direniş çağrısıdır. Bu çağrıya kulak vermeyenler, tarih önünde işledikleri günahların hesabını mutlaka vereceklerdir. Tarih, bu katliam karşısında sessiz kalanları affetmeyecektir! Ancak direnenler, Filistin halkıyla omuz omuza durarak, zulme karşı insanlık onurunu savunanlar, tarihin şahit olduğu en büyük şereflerden birine nail olacaklardır.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir