09 May 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > NESLİN KORUNMASI VE ZİNA

NESLİN KORUNMASI VE ZİNA

Fıkıh ilminin Kitabü’l-ikrah bölümlerinde açıklandığı gibi haram olan şeylerden bir şeyi yemek veya içmek, öldürmekle yahut azaları kesmekle tehdit edilerek o fiili işlemeye cebren sevk edilen bir adam için, teklif edileni yapmak, vaciptir. Ayak diremek ve imtihanda ısrar etmek ise günahı gerektirir. Mesela şarap içmek günah olduğu halde tehdidini yerine getirmeye muktedir bir şahsın “ içeceksin, yoksa keserim, biçerim “demesi üzerine bu sefer içmemek, zorlanan için günah olur. O şarabı içmemesi fazilet değil, günahtır ve içmesi gerekir.

Eğer cebir ve tehdit-Allah korusun-din ve imandan çıkmak için olursa bu sefer de, kabul etmemekte ısrar ve dinde sebat göstermek evladır ve sevabı gerektirir. Bununla birlikte kalp, iman ve itminanı muhafaza etmek şartıyla küfür kelimesini sadece lisanen telaffuza müslümanların dini ve fıkhınca müsaade vardır.

Ancak bazı günahlar vardır ki zorlama, cebir olsa bile müslüman bu günahı işleyemez.

Zina etmeye zorlanan erkek ile haksız yere bir müslümanı veya bir zımmiyi öldürmek ve bir kavle göre de yine İslam’la zımmiden birine eza ve hakaret etmek üzere zorlanan adamlar mesela; zorlama ve cebir bunlar için mazeret olamaz..

Bunun sebebi; zina ile adam öldürmenin eşdeğer tutulmasıdır. Adam öldürme meselesinde olduğu gibi zina da şeriatimizde, neslin katlini gerektiren bir büyük cinayet sayılmaktadır. İslam fıkhında veled-i zina, helak edici, öldürücü hükmündedir.

Çünkü nesebi sabit olmadığından dolayı onun terbiyesiyle mükellef kimsesi de yoktur. Mürebbi ve terbiyeden mahrum olan insan,  helak edici hükmündedir. 

Sonuç olarak bir kimseyi öldürmek bir adamın maddi mevcudiyetini yok etmek demek olduğu gibi, zina da insaniyetini yok eder. Nesli bozar. Zaninin katille bir tutulması, nesebin katledilmesinden dolayıdır.

Bir erkek ve bir kadının birleşmesinden bir çocuk meydana gelmesi, tabiat kanunlarına uygundur. Bu yüzden her birleşme doğumla neticelenmez demenin de bir önemi yoktur. Zina eden, bu fiilinden meydana gelmesi muhtemel olan çocuğun ve neslin katili olmaktan kendini kurtaramaz..

Şuna dikkat edilsin ki dinden, imandan çıkılması için zorlanan müslümana bile şeriatimizce bir yol ve cevaz  verilmiş olmasına rağmen, zina edene ve katile kapı kapalıdır..

ZİNA CUMHURİYETİ

Zina Cumhuriyeti’nde zinanın öncüleri sanatçı tabir edilen kesimdir. Bunların asıl suç ortakları ve önünü açıp planlayan da, rejimin önde gelen yöneticileri, gazeteleri, dergileri, televizyonu, sosyal medyayı elinde tutan dönme sermayedarlarıdır.

Sanatçıların önde gelenleri de kahir ekseriyetle Müslüman kökenli değildirler ama Müslüman gözükürler. Herhalde Müslüman evlatları bu kadar pisliğin öncüsü olmaz, olamaz.

Bunlar karanlık güçlerin planlayıp düzenleyip yaptığı güya yarışmalarda özellikle seçilirler. Sonra meşhur edilip gençlere rol model olarak sunulurlar.

Cümbüş, bundan sonra başlar. Toplumun önderleri (!), rol modelleri, kimin eli kimin cebinde belli olmayacak şekilde birbirleriyle ahlaksızca düşüp kalkarlar. İletişim araçları bunları “cemiyet hayatı“ başlığı altında, insanların ağzının suyu akacak şekilde yayınlarlar. Toplumun her kesimini özenlendirerek, yağlayıp ballayarak sunarlar. Anadan üryan çırılçıplak giyinen kadını “en cesur giyinen, korkusuz, kahraman kadın’ gibi sunarlar. Falan falanla yattı, bunu öğrenen eşi de filan-feşmekanla birlikte olup nispet yaptı. Zina Cumhuriyetinde bazen bir kadının iki üç ayrı sanatçıdan(!) çocukları ortaya çıkabiliyor.

Haa bir de yönetenler değişse de, Zina Cumhuriyetinde bu pislikler artarak devam ediyor..

Çoğunuz hatırlayacaktır, biz Müslümanlar Hürriyet’e, Milliyet gazetesine, Sabah gazetesine vs çok kızardık, bunları fitnenin, tüm pisliğin başı sayardık. Gel zaman git zaman AK PARTİ iktidar oldu. Peki ne değişti? Zina Cumhuriyeti’nde pislikler zirveye ulaştı. Gazeteler, televizyonlar dönme sanatçıları, onların pislik hayatlarını gene bize ve çocuklarımıza çarşaf çarşaf, arkası yarın gibi, kim kiminle yattı pisliklerini aşılamaya devam ettiler. Diziler birbirleriyle yarışırcasına zina dizilerine dönüştü. Zinayı önleyici hiçbir önlem alınmadığı gibi, zirveye ulaştırdılar. Hani şikâyetçi olduğunuz basın elimize geçmişti? Hani o basının sahipleri Yahudi’ydi? Nasıl oluyor da bizim dönemimizde zina daha çok artıyor? Onlardan bir fark yok mu? Bu haliyle nasıl oluyor da Müslümancılık oynuyoruz? Peki insanlar bu kadar ahmak mı ki bunu farketmiyorlar?

Bir minik örnek daha..

Ak Parti’nin iktidar olduğu dönemde 16 yıl bu memlekette ‘Çocuklar Duymasın’ adıyla bir dizi yayınlandı.

Dizinin başrol oyuncuları Haluk tiplemesiyle Tamer Karadağlı ve Meltem tiplemesiyle Pınar Altuğ zina ederken yakalanmış, basında çarşaf çarşaf pislikleri, videoları yayınlanmış kimselerdir. Hatta en  tiraji komik olan olay ne biliyor musunuz? Tamer Karadağlı masonluğa kabul için başvuru yapmış ama mason abilerimiz bile 😂bunun zina kasedi dolayımından üyeliğini reddetmiş.. İşe bakar mısın? Bu pislikleri müslümanlar olarak 16 yıl evlerimizde ağırladık..

Peki bizimkiler neden bu pislikleri bize ve çocuklarımıza rol model olarak yıllarca sunabildiler?

Şimdi birisi kalkıp diyebilir ki yahu adamlar, firmalar dizi çekiliyor, iktidar ne yapsın? Özgür mözgür mavalları yani..

Bunu diyenler sadece şunu bilsinler ki masonların bile zina kasedini bahane edip görünüşte içlerine kabul etmediği Tamer Karadağlı, Ak Parti iktidarı tarafından kültürümüzü şekillendiren ‘Devlet Tiyatroları Genel Müdürü’ olarak atanmıştır ve halen bu görevdedir.

Fıkra bu kadar!

Görsel: Wassily Kandinsky’nin sarı-kırmızı-mavi tablosu

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir