Sözlükte “bir nesneyi düzgün ve iyi durumda bulunması için özenle gözetip korumak; hayvanı ehlileştirmek, atı terbiye etmek” gibi anlamlara gelen siyaset, “toplumun işlerini üzerine alma, yürütme, yönetme işi, insan topluluklarını yönetme sanatı” şeklinde tanımlanır.
Siyaset kelimesi ve türevleri Kur’an’da geçmez; hadislerde ise hem “at terbiye etme” hem de “halkın işlerini yönetme” manalarında kullanılmıştır.
Fıkıh literatüründe, kamu otoritesinin dinin genel ilkelerine ters düşmeyecek düzenlemeler ve uygulamalar yapması da çoğu zaman siyaset kelimesiyle ifade edilir.
Siyaset tanımlanmış ve ilan edilmiş veya gizlenmiş bir amaca ulaşmak için gerekli olan koşulları toplumsal çapta sağlama uğraşıdır. Dolayısıyla birbirinden çok farklı görünen birçok eylem aynı siyaset kavramı içinde toplanabilir.
Siyaset, toplumda çatışma halinde olan düşüncelerin dengelenmesi, mümkünse uzlaştırılması çabası şeklinde tezahür edebilir. Bu uzlaştırma faaliyeti ise yönetim erkinin elde bulunması ile gerçekleşir.
Siyaset tarihine bakıldığında insanın ortaya çıkışı ile birlikte siyaset; yönetim sanatı da sahnede yerini almış ve binlerce yıl yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ile yönetsel gücün elde tutulması davranışlarına yön vermiştir.
Siyaset, kurumsal olarak örgütlü devlet ile yapılır. Devlet siyasetin kurumlaşmış, örgütlenmiş pratiğidir. Şu halde siyaset, kuramsal olarak ideolojik bir kuram, teori, bilgidir.
Bunun devlete dönüşmesi, ideolojik tercihleri gösterir. Adalet, hakkaniyet, özgürlük, kardeşlik, dayanışma veya bize zümrenin iktidarı, zulüm, baskı, imtiyaz… burada anlamlıdır. Özetle siyaset teori ise devlet onun pratiğidir
Dolayısıyla bireysel ve toplumsal manada hayatı düzenleme, varlığını devam ettirme, hedefini gösterme, dinin temel işlevlerinden olmakla din ve siyaset teori ve pratik gibi birbirini tamamlayan ögelerdir.