Stanford Üniversitesi’nin 2021 tarihli “Cultural Values Influence What Goes Viral on Social Media” adlı araştırması[1], sosyal medyada neyin “viral” hale geldiğini belirleyen faktörlerin yalnızca içerik kalitesi veya teknik algoritmalarla değil, aynı zamanda kültürel değerlerle de yakından ilişkili olduğunu göstermişti. ABD ve Japonya arasında yapılan bu karşılaştırma, iki farklı kültürün duygusal ifadeye bakışını ortaya koymuştu. Bu sonuçlar, Türkiye gibi hem bireyci hem toplulukçu unsurları bir arada taşıyan toplumlar açısından oldukça öğreticidir.
1. Türkiye’nin kültürel konumu: İki uç arasında bir ülke Türkiye, kültürel psikoloji literatüründe karma kültür (hybrid culture) olarak tanımlanır. Batı tarzı bireycilik (kişisel ifade, mizah, eleştiri, gösteriş) Doğu tarzı toplulukçuluk (aile, sadakat, dini ve milli değerler) aynı anda güçlü şekilde hissedilir.
Bu nedenle Türkiye’de sosyal medya paylaşımları da duygusal olarak iki kutup arasında gidip gelir: Bir yanda “yüksek uyarılmış duygular” (öfke, heyecan, millî gurur) kolayca viral olur; diğer yanda “alçak uyarılmış duygular” (hüzün, nostalji, minnettarlık) da geniş bir yankı bulur.
Bu yönüyle Türkiye, iki kültürün ortasında bir yerde durur — hem Amerikan tarzı duygusal patlamalara hem Japon tarzı duygusal ölçülülüğe yatkın bir ülke.
2. Türk sosyal medyasında duygusal kalıplar
a. Öfke ve mizahın birlikteliği
Türkiye’de özellikle Twitter (X) üzerinde politik gündem, mizah ile birleştiğinde en yüksek etkileşimi yaratır. Bu, yüksek uyarılmış olumsuz duygu (öfke) ile kültürel dayanışma hissi (biz duygusu) arasında kurulan özel bir bağdan kaynaklanır. ABD’deki “bireysel öfke” daha tepkiselken, Türkiye’deki öfke daha “kolektif” bir biçimde örgütlenir.
Bu fark, Stanford’un “affective hijacking” (duygusal kaçırma) kavramıyla örtüşür: Türk kullanıcılar, kendi değerlerinin tam tersine (örneğin haksızlık, yolsuzluk, küçümseme gibi) olaylar karşısında daha güçlü tepki verir ve bu içerikleri hızla yayar.
b. Hüzün, nostalji ve kayıplar
Türkiye’de geniş kitlelere ulaşan viral paylaşımların önemli bir bölümü, nostaljik ya da duygusal kayıp temalarını taşır. Eski fotoğraflar, geçmişin “daha güzel olduğu” hissi, dayanışma ve vefa anlatıları çok yüksek etkileşim alır. Japonya’daki düşük uyarılmış duygulara benzer biçimde, bu tarz içerikler huzur ve kabulleniş mesajı taşır.
Bu, Türkiye’nin duygusal iletişiminde “hüzünle gurur”un birlikte var olabildiğini gösterir.
c. Dini ve milli duyarlılıklar
Kutsal günler, millî bayramlar, savaş ve afet dönemleri gibi toplumsal olaylarda duygusal ifade, hem yüksek yoğunluklu hem kolektif karakterdedir. Kullanıcılar bu dönemlerde paylaşımlarında dua, destek, birlik vurgularını öne çıkarır. Bu da Türk sosyal medyasının “duygusal bağ kurma”yı sadece bireysel değil, toplumsal bir ritüel haline getirdiğini gösterir.
3. Affective Hijacking Türkiye’de nasıl işler?1
Stanford’un belirttiği “affective hijacking” (duygusal saptırma) olgusu, Türkiye’de özellikle siyasi ve toplumsal kutuplaşma dönemlerinde yoğun biçimde gözlemlenir.
Negatif içerikler, özellikle karşıt görüşe yönelik öfke, alay veya aşağılama içeren paylaşımlar, hızlıca viral hale gelir.
Bu tür içerikler, duygusal olarak “rahatsız edici” olsalar bile, kullanıcılarda güçlü bir tepki uyandırır ve paylaşım davranışını artırır.
Özellikle seçim dönemlerinde bu tür “duygusal kaçırma” içerikleri bilgiye değil, duygusal tepkilere dayanır; bu da algoritmalar tarafından ödüllendirilir.
Kısacası, Türk sosyal medyasında viral içeriklerin çoğu, toplumun duygusal sınırlarını zorlayan ya da bu sınırları savunma refleksini tetikleyen içeriklerdir.
4. Kültürel karşılaştırma: ABD, Japonya ve Türkiye
Ülke | Duygusal Tercih | Viral İçerik Tipi | Duygusal saptırma Etkisi |
ABD | Yüksek uyarılmış duygular (öfke, heyecan, coşku) | Aktivizm, bireysel başarı, politik tartışma | Karşı görüşlü içerik dikkat çeker |
Japonya | Düşük uyarılmış duygular (sükunet, uyum, ölçülülük) | Estetik, doğa, topluluk içi uyum | Aşırı duygusal içerikler ilgi çeker |
Türkiye | Karışık (hem yüksek hem düşük uyarılmış) | Mizah + öfke, nostalji, dini/milli duygu | Değer ihlali yapan veya “adaletsiz” algısı yaratan içerikler öne çıkar |
5. Sonuç: Türkiye için çıkarımlar
1. Duygu, Türkiye’de siyasetin ve toplumsal söylemin temel dilidir. Bu nedenle algoritmalar, duygusal ifadeyi ödüllendirir; bu da kamusal tartışmanın rasyonel değil, duygusal eksende ilerlemesine neden olur.
2. Kültürel karma yapı, sosyal medyayı hem güçlü hem kırılgan kılar. Türk kullanıcılar bir yandan mizah ve dayanışmayla yaratıcıdır; öte yandan öfke ve kutuplaşma duygularına hızla teslim olabilir.
3. Stanford’un önerdiği duygusal farkındalık araçları Türkiye’de daha da gerekli. Kullanıcıların kendi duygusal eğilimlerini tanıyabildikleri, hangi içeriklerin onları manipüle ettiğini fark edebildikleri bir dijital farkındalık kültürü gelişmezse, sosyal medya kolayca toplumsal tansiyonu yükselten bir ortama dönüşür.
4. Eğitim, medya okuryazarlığı ve etik algoritma tasarımı Türkiye gibi melez kültürlerde çok daha belirleyici olacaktır.
Çünkü hem Batı’nın bireyci duygusallığına hem Doğu’nun kolektif duyarlılığına aynı anda sahip olmak, sosyal medyada “duygu patlamasıyla empati” arasında ince bir çizgi yaratır.
Son söz:
Stanford’un araştırması, kültürel değerlerin sosyal medya davranışlarını nasıl biçimlendirdiğini göstermekle kalmıyor; Türkiye gibi duygusal çeşitliliği zengin toplumlarda, dijital etkileşimin neden bu kadar yoğun yaşandığını da anlamamıza yardımcı oluyor. Türk sosyal medyasında viral olan şey, yalnızca “beğeni” değil, toplumsal bir duygunun yankısıdır — kimi zaman öfke, kimi zaman özlem, kimi zaman da ortak bir umut.
[1] https://news.stanford.edu/stories/2021/09/cultural-values-influence-goes-viral-social-media?utm_source=chatgpt.com
- Affective hijacking, sosyal medyada kullanıcıların duygularının bilinçli biçimde manipüle edilmesi anlamında. Kısaca, dikkat çekmek veya etkileşim kazanmak için içeriklerin öfke, korku, öfke veya coşku gibi yoğun duyguları tetikleyecek biçimde tasarlanmasıdır. Bu durumda kullanıcı, rasyonel değerlendirmeden ziyade duygusal tepkiyle hareket eder, bu da “viral” olma olasılığını artırır. ↩︎