21 Ara 25 - Paz 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Yazışmalardan Notlar: Söz, Bilinçli Kölelik, “İslam” Ülkeleri

Yazışmalardan Notlar: Söz, Bilinçli Kölelik, “İslam” Ülkeleri

  SÖZ aklı sarhoş eden şarap gibidir.

Nasıl ki bir kimse şaraba müptela olduğunda onu terk edemezse, konuşmaya alışan da kendini ondan vaz geçiremez.

Bu sebeple tasavvufun büyükleri zaruret olmadıkça konuşmazlar.

Hücviri, Keşful Mahcup, s:416

&&&

Bilinçli Kölelik

Politik Yolsuzluğun iki yüzü vardır:

– İktidarlar için amaç, yönetilenleri içeri çekmek yani bir nevi “bilinçli kölelik” düzeni kurmaktır.

– Yönetilenlerin ise amacı “bilinçli köle” gibi davranıp, bunu yöneticilere karşı silah gibi kullanarak, onları yolsuzluk sürecinin içine çekebilmektir.

Jean Baudrillard, Şeytana Satılan Ruh, s:171   

Kitleler yöneticilerden DÜRÜST ve ADALETLİ olmalarını beklemezler: Sahtekarlığı KENDİLERİ için de yapmalarını isterler.

Geçen bir Hemşerim YETKİLİ konuma gelmiş bir başka hemşerimizden bahsediyordu “Pirak oni adam değildur. Kaç kere işimuz duşti yaptiramaduk. Felanci varya o çok milliyetçidur. Çok işimuzi kördi Allah razi olsun. Kaç gişiyi işe kodi, gaç olmayacak işi halletti” diyordu.

Övdüğü şahsın becerdiklerini “başkasının hemşehrisi, kendi hemşehrileri için yapıyor olsaydı” muhtemelen aynı şahsı “üç kağitçinun, şerefsuzun biri” diye anardı.

Bizler üçkağıtçılığın, adam kayırmanın, torpilin, kitabına uydurmanın, sahtekarlığın OLMASINA değil bizim menfaatimize OLMAMASINA itiraz ederiz.

HAKK’ın alt üst edilmesine değil MENFAATİMİZE gelmeyenedir itirazımız.

Bu da bizi yolsuz POLİTİKACILARIN doğal müttefiki yapar.

Diyor sanırım.

Kısaca, yolsuzluk politika oyununun kuralıdır.

Politikacılar iktidara gelir gelmez otomatik denilebilecek bir şekilde KURNAzLIĞA başvurarak kendilerini başa getirenlere karşı çalışmaya başlarlar.

Jean Baudrillard, Şeytana Satılan Ruh, s:171

Politikacılar -her ne kadar kendilerini iktidara getirenler sıradan insanlar olsa da- Sermayeye çalışmayı ve güçlerin hizmetine girmeyi tercih ederler.

Zira kalabalıkları memnun etmek çok zordur, büyük emek, çaba, bilgi, birikim, hikmet, basiret, fedakârlık, tecrübe, strateji, plan gerektirir. Buna karşılık KARLI bir iş değildir. Üstelik PATRONLAR ve KÜRESEL şirketlerle çatışmayı gerektirecek bir mücadele gerektirir ki BEdELİ çok ağır olabilir.

Ancak Patronların parası ve gücü vardır. Hizmetlerine girerseniz ÖDÜLLENDİRİLİRSİNİZ. Üstelik bilgi, birikim, yetenek, plan, proje, strateji vs’ye ihtiyacınız yoktur. Patronlar sizden ne istediklerini gayet iyi bilirler. Ne yapacağınızı size söylerler. Tüm mahareti Başkanın eski komşusu olmak olan biri pekala BAKAN bile olabilir. Zira PATRONLARIN hizmetine girmekle iş çok kolaylaşmış olur.

Böylece PATRONLAR ve İKTİDAR sahipleri beraberce halkı soymaya girişirler

Gibi şeyler söylüyor sanırım.

&&&

“İslam” Ülkeleri

“İsrail’in saldırganlığı karşısında İslâm ülkeleri ne yazık ki sanki hiç var olmamış gibi suskun ve silik birer gölgeye dönüşmüşlerdir. Dünya, İslâm’ın bu kadar açık, bu kadar çıplak bir aşağılanışına asırlardır tanıklık etmemişti. Bu zillet utanç vericidir, bu manzara kahredicidir!”

Aleksandr Dugin, Rus Stratejist ve Filozof

Dünya İSLAM’ın ve Müslümanların asırlardır bu kadar AŞAĞILANDIĞI bir döneme asırlardır şahitlik etmedi, demiş Dugin.

İlginç olan tam da bu dönemde Mısır’da, Suudi Arabistan da, Katar da, Türkiye de, Pakistan da, Ürdün de hatta Azerbaycan da bu aşağılanmayı bize yaşatan liderler KAHRAMANLIK hikayeleri anlatıp duruyorlar halklarına.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir