12 Oca 25 - Paz 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > HaberYorum > Netflix, Squid Game ile Neleri Yok Ya Da Var Ediyor?

Netflix, Squid Game ile Neleri Yok Ya Da Var Ediyor?

Squid Game, Netflix tarafından 17 Eylül 2021 tarihinde dünya çapında yayınlanan Güney Kore yapımı bir drama dizisidir. Dizi, tamamı büyük finansal borç içinde olan 456 oyuncunun katıldığı bir yarışma etrafında dönüyor. Yarışmacılar 45,6 milyar won ödülü kazanabilmek için bir dizi ölümcül çocuk oyunu oynayarak hayatlarını riske atmaktadırlar.

Hayat dediğin, dikeyde ve yatayda yaptığın hataların seni en kötüye doğru götürdüğü bir şekilde yaşanabilirken doğru kararların bir dizi halinde alındığı bir vaziyette de yaşanabilir. Dizi, bireyleri finansal olarak geri dönülemez, batık bir noktada yakalarken tek kurtuluşun ancak yüklü bir miktar parayla olabileceğini kurguluyor.

Yayınlandığı pandemi sırası/sonrası dönemde Squid Game’in 111 milyonu aşkın kullanıcı tarafından izlenmiştir.

*Son demografik araştırmalara göre, milenyum kuşağı Netflix’in küresel abone tabanının %33’ünü oluşturuyor. Bu, diğer tüm kuşaklardan daha fazla: X kuşağı %26 ile ikinci en büyük payı oluşturuyor, ardından %22 ile Baby Boomers ve %18 ile Z kuşağı geliyor. Y kuşağı, Netflix’i diğer yaş gruplarından daha fazla izliyor ve aynı zamanda X kuşağıyla birlikte Netflix’in izleyici kitlesinin çekirdeğini oluşturuyor. Çalışmalar, 18 ila 34 yaş arasındaki dört Amerikalıdan neredeyse üçünün bir Netflix hesabına sahip olduğunu buldu. Bu sayı, 65 yaş ve üzeri olanların yalnızca %44’üne düştü.

‘İnsan insanın kurdudur.’ Thomas Hobbes. Dizinin her bireyin yekdiğerine karşı takındığı tavır açısından Açlık Oyunları serisini andırdığını söylemeliyiz. Oyunlar devam ederken her yok olan kişi adına tanımlanan 100,000 won geriye canlı (!) kalanların hanesine eşit bölünerek tanımlanıyor. Dizinin sonunda 456 kişinin katıldığı yarışmanın tek bir galibi var: Seong Gi-hun (No. 456)

 Kazanmak ancak bir dizi geleneksel Güney Kore çocuk oyunlarını canı pahasına oynayarak mümkün. Basit kurgulanmış bir senaryoya sahip dizide ölmek çok sıradan. Oyuncular iki ihtimal arasındalar; ölüm ve kalım. Dizi, ‘Aslında insan değersiz bir varlık’ diye bağırıyor. Oyuncuların oyuna gelmelerine sebep olan gerçek hayatlarındaki yaşamsal fonksiyonlarıyla oyun içindeki kazanma şansları kıyaslanıyor.

Kişileri en kötü anlarında yakalarsan onları bir at gibi kullanabilirsin. ‘Zengin ile fakir arasındaki tek benzerlik ikisinin de yaşıyor olması.’ Bu cümle oyunları tasarlayan kişinin ağzından son bölümde duyulmaktadır. Ve ‘İnsanın güvenilmez olduğu’ gerçeği sürekli vurgulanıyor. Soru şu, bu malumatlar bir sonuç mu? Yoksa yaşadığımız modern dünyanın insan, hayat telakkisi mi?

Oyun ve gerçeğin neredeyse tüm oyuncular için karıştığını görüyoruz. Başrol oyuncusunun son oyunda rakibi karşısında ‘-Hadi bırakalım ve evimize dönelim’ çağrısı önemli! Biz de gerçek hayatımızın tam da içinde yaşarken en basiti bir oyun sayesinde asıl olan ile asıl olmayan arasındaki farkı kaçırarak, kendi gerçekliğimiz(!) içinden nefes alıp veriyorsak, işte bu vahim bir durumdur! O zaman doğru yanlış ayrımı buharlaşır. Serserilik başlar.

Oyun ‘Cennet’, yaşam ‘Cehennem’ vurgusu.

Bir pornoyu seyretmek dinen tartışmasız haramken, Netflix’in dünyada en çok izlenen Squid Game dizisini izlemek haram değil. İtirazımız burada ayağa kalkamıyor, zaten yeri değil fakat insanın insan tarafından avlandığı belki görüntüde değil ama akledişinin/aklının hacklendiğini fark edememek caiz olmasa gerek.

Bu saflık öldürücüdür. Kafayı gövdeden ayırmaz ama gelen geçeni fark edemeyen bir canlı olarak nefes alıp vermeye devam edersin.

Oysa insan şerefli bir varlık değil miydi? Bu dünya onun için yaratılmamış mıydı? Melekleri kıskandıracak bir yaratılış ve hayat yaşama potansiyeliyle var olmamış mıydı?

İçine çekildiğimiz kompozisyon bir düzlem bile değil, bir bulmaca. Ayrıca bulmacanın sahibinin niyeti de kötü. Ve her yeni soru/oyun sana yeni bir kurtuluş imkanı vadetmiyor, bataklığa daha da sağlam batmanı sağlıyor. ‘İnsan güvenilmezdir.’ vurgusu etrafında dönen dizi filme şunu söylemeli; İnsan dayandığı şey itibarıyla güvenilir kabul edilebilir. Ancak referans aldığı şey sağlamsa insan yaratılmış olanlar arasında en müstesna yere oturur ve işte o zaman emanet sahibi olur.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir