05 Tem 25 - Cts 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > HaberYorum > “İslamcı” İşbirlikçi mi?

“İslamcı” İşbirlikçi mi?

Modern çağdaki İslamcılara gelince, bunlardaki zihinsel kurgu, varoluş nedeni saltanat dönemindeki iktidar ortağı oldukları sınıfsal yapıya, imtiyazlı statü bahşeden siyasal sisteme dönmek!

Bu sistemi, sistemik niteliği tartışmıyor. Kafa buraya basmıyor! Sistem içindeki yerini özlüyor..

Özlem duyduğu o sistemde “askeriye-ilmiye-bürokrasi” ile beraber iktidar sınıfıydı, cumhuriyetler kurulup bağımsızlıklar elde edildiğinde, iktidar sınıfı olmaktan uzaklaştırıldılar. İşsiz bırakıldılar. Devlet imkânlarından mahrum kaldılar. Aradıkları istedikleri şey eskiye dönmek!

İşte İslamcı o eski pozisyonunu arıyor, onun peşinde. Devletin, sistemin niteliğiyle alakalı sorunu yok!..

İslamcının derdi İslam falan değildir! Toplumsal ve siyasal, iktisadi ve hukuki işlerini İslam’a göre düzenlemek değil! Suudi’de de böyledir, Mısır’da da Türkiye’de de böyledir.

Bunu anlamak isteyenin aklında bir İslami sistem, model olacak. Bir referansı, yol haritası olacak. Sonra bu günü tahlil edecek, yorumlayacak, bir yerde duracak. Dünyaya burdan bakacak. Bu İslamcıda olmayan şeydir..

Aslında Mısırdaki Suudi’deki Türkiye’deki iktidara baksa kabaca çözecek! Ama tahlil için elinde bir referans yok..

Bu tasvirden sonra hassaten akılda kalması istenen husus şudur:

Emperyal dönemin başlarında müstemleke yapılan yerlerde, ister tam sömürge ister yarı sömürge yapıldın fark etmiyor,

O süreçte olup biten şey şudur:

İlkin silah zoruyla işgal. Özellikle liman kentleri ve büyük ticaret merkezleri.

Ardından, yereldeki ticari yapının ve hukuk sisteminin değiştirilmesi. Bu olmazsa sömürge sürmez. Çünkü istimlak edilen ülkelerde sömürgecilik ilişkisi için bu şart.

Doğal olarak yerli eleman ihtiyacı, işleri yürütecek yerli uzman ihtiyacı için, yeni iktisat ve hukuk sistemini uygulayacak eleman zorunluluğu var. Bunun için eğitim sistemini değiştiriyorlar, özel okullar açıyor, buradan mezun olanları iyi yerlere getiriyorlar. Bu arada klasik eğitimi sürdüren okul mezunları, aldıkları eğitim burda bi işe yaramıyor. Çünkü yeni sistemde o bilginin yeri yok, karşılığı yok. Dolayısıyla işsiz ve yoksul kalıyorlar. Bizdeki meşhur deyimle okuma yazma bilmeyen “cahil” oluyorlar.

Bu işler doğal olarak siyasi yapıyı değiştiriyor. Sömürgeciliğin devamının şartı buna bağlı. Bu oldu mu sömürgecilik teminata kavuşuyor.

Böylece sömürge sistemi oturuyor. Tıkır tıkır işliyor…

İki dünya savaşı sömürgeci ülkeler arasındaki paylaşım savaşıydı. Sonradan gelip güçlenenlerle, eskiler arasındaydı. Eskiler, yenilere istimlak edecekleri yer vermiyordu. Savaş kaçınılmazdı.

Bu savaşlar sonunda sömürge sistemi değişmedi,  sömürgeciler arasındaki hiyerarşisi değişti. Liderlik el değiştirdi.

Bu arada başka bir şey oldu. Bu iki savaş arasında ve sonrasında fiili sömürgeye son verildi. Çünkü artık sistem oturmuştu. Yeteri kadar eleman ve tecrübe vardı. Kurumsal teminat sağlanmıştı…

Bu gelişmelere, son iki üç yılda olup biten dünya siyasi ve iktisadi tarihine bakınca,  son iki üç yüzyılda olup bitenlere bu çerçeveden bakınca, milliyetçiliğin boşuna moda olmadığını görürüz. Çünkü nerde bir bağımsızlık ve egemenlik mücadelesi verildiyse, bunu yerli milliyetçi askerlerin, aydınların, tüccarların, bürokratların yaptığı görülür.

Bunların ortak özelliği sömürge döneminin eğitimlileri olmalarıydı. Dolayısıyla ve aslında bunlar hükmedecekleri birer devlete sahip oldular. Yoksa gerçekte başka bir sistem için var değildiler.

Nitekim hiç bir sömürge ülkesinde, ulusal bağımsızlığını ve egemenliğini elde etmiş ülkede, kendi menfaatlerine yararlı bir sisteme geçilmedi. Bu durum emperyalizmin yöntem değiştirdiğini gösterir..

Buradan İslamcıya dönersek, bunların tipik milliyetçi aydınları temsil ettikleri görülür, ama din soslu milliyetçilik! Bunlarda sloganik olarak anti-emperyalisttir ama emperyalist sistemin dışına çıkamaz.

Dolayısıyla İslamcının derdi, genelde eski eğitim sistemi mensupları olarak, eski bilgiyle yeni düzende, yeni kurulu dünyada iş bulmak, bürokrasideki eski yerine kavuşmak, devlet imkânlarından hissesi oranında istifade etmektir. Oysa yeni yapısallıkta bunlara yer yoktur. Piyasada işsizlikle, yoksullukla ve cahillikle baş etmek zorundadır..

Bu iş sadece Müslümanların başına gelmedi! Dünyanın her tarafında olupbitti.

Yeni kurulmuş toplumsallıkta ve siyasallıkta bir tek Japonlar başarılı oldu. Japonya’da eski soyluları yeni devlette çalışma imkânı bulamadığında, memuriyetin, herkesin istihdamının mümkün olmadığı görüldüğünde, eski bilgi ve geleneklerini terk etmeden yeni bilgiye sahip oldular. Devlet bürokrasisi dışında kalan ticari alana,  yeni çıkan medya sektörüne geçtiler. Kendilerine çalışma alanı yarattılar, işsiz kalmadılar.

Başka bir deyişle eski statülerini aramadılar. Bunun için mücadeleye girişmediler. Sistemin imkanlarından istifade ettiler..

Bizde böyle olmadı. İşini, statüsünü, devlet memurluğunu kaybeden İslamcı,  yeni devletten ve yapısallıktan dışlandığında, sadece muhalif oldu. Devlete sisteme bakmadı, yöneticilere düşman oldu. Muhalefetinin temeli ve niteliği devlet imkânlarından mahrumiyeteydi.

Geçiş yaparsak nihayet emellerine ulaştılar. İktidar oldular.

İslamcının devlet memurluğu dışında hiç bir alanda varlığı olmadığı işin iktidarı kutsamıştı.  İktidar bağımlısı, devlet yanlısı bir zümre olmadı bu yüzdendi.

Bu gün ekonomik alanda, medyada, sanatta, eğitimde vs. olduğu sanılan İslamcının, iktidar desteği dışında hiç bir becerisi, zanaatı, uzmanlığı yoktur.

Her şeyleri ticarettir. Her çalışma alanları para kazanmaya ayarlıdır.

Biraz dikkatli bakanlar bunu zaten görür…

İslamcının İslam diye bir derdi olmadığını sebepleriyle özetlemeye  çalıştık!..

İslamcı, son iki üç yüzyıllık siyasi, iktisadi, hukuki, eğitim alanlarındaki değişim ve dönüşümü anlamak istemezse, bu arada olup biten değişim ve dönüşümü kavramazsa,

Ne duracağı bir yer olacak, ne muhalifliği muhaliflik olacak!

Böyle devam ederse emperyalistlerin iş birlikçisi olmaktan kurtulamayacak.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir