25 Eki 24 - Cum 2:08:pm
Dark Light

Blog Post

Fikir Yorum > HaberYorum > Taklitçiler öykündükleri Batılı saf akılcılara hayrandırlar.

Taklitçiler öykündükleri Batılı saf akılcılara hayrandırlar.

Zihnen yenilmiş taklitçiler öykündükleri Batılı saf akılcılara hayrandırlar. Bu nedenle tıpkı taklit ettikleri kimseler gibi dinlerindeki bazı hususlara akli bir form kazandırmaya yönlenmişlerdir. Aslında bu eylemlerinin arkasında aklileştirme ile bu eylemlerin temelinde saklı olan ihtiyaçlar, arzular ve duygulara dayalı akli yapının çözümlenmesi şeklindeki akıl yürütme olgularını birbirine karıştırma yanlışı yatmaktadır.

Bu düşüncenin altında yatan kendi kurgularını hakikat olarak algılamalarıdır.

Abdurrahman Taha Seküler Ahlakın Sefaleti, s:315 

Taklitçi aydın ruhani duyguları kabul etmediği için insanın nefsinden, menfaatinden, şehvetinden, zevklerinden gelen baskı ile kalbin akletmesi ile gidilen hakikati birbirinden ayırt edemez. MENfaat baskısı ile, nefsinin hoşuna gittiği için saptığı yolu da HAKKA tabi olduğu yolu da AKIL yolu olarak tanımlar.

Ayette buyuruluyor ya “Biz insana vahyederiz” diye. Peygamberlerin aldığı vahiy ile sıradan insanların vahyi arasındaki fark: RESULLER kalplerine gelen düşüncenin hangisinin İLAHİ hangisinin nefsi olduğunu ayırt edebilirken sıradan insanlar nefsani, menfaati ya da zevki düşünce ile ilahi bilgiyi birbirinden ayırt edemezler, şeklinde tanımlanır.

Modern aydın kalbine, aklına, fikrine, gönlüne düşen her kelimeyi İLAHİ BİLGİ sanan adamdır. O her ne kadar peygamberlik müessesini reddediyormuş gibi görünse de kendisi ilan edilmemiş bir PEYGAMBERDİR, diyor sanırım.

Fransız devriminin Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik sloganlarından biri olan “Kardeşlik”, günden bugüne kadar kültürel arenada her zaman bir “saygı eklentisi” olarak kaldı. Ancak 1968’e kadar da kimse tarafından ciddiye alınmadı…

Modern dünya şu acı gerçeği keşfetmekte gecikmedi: Kapitalist dünya ekonomisinin gelişmesi ekonomik ve toplumsal farkındalıklıları ciddi şekilde artırdı ve bilinci yükseltti.

Kardeşlik ya da 1968 sonrası dönemde adlandırıldığı gibi YOLDAŞLIK, çok büyük güçlüklere rağmen bir araya gelen yapıdır. Öte yandan, kardeşliğin gerçekleşmesine dair bu kırılgan ihtimal, gerçekte özgürlüğün/eşitliğin sağlanmasının temelini oluşturur.

Immanuel Wallerstein, Sosyal Bilimleri Düşünmemek, s:32

Kardeşlik; yoldaşlık kendinden geçme, fedakarlık etme, diğergamlık, hemhal olma (empati) gibi üst düzey duyguların harekete geçirilmesi ile var olabilecek bir duygudur. Hâlbuki kapitalizm yanında getirdiği bencillik, bireysellik, menfaatçilik, egoizm ile direk bu duygulara SALDIRIR ve kardeşlik ortamını yok eder.

Yani kapitalizmin olduğu yerde KARDEŞLİKTEN bahsetmek mümkün değildir. (Nitekim Kapitalizm geliştikçe aile, akrabalık, dostluk ve komşuluk bağları kopar.)

Ancak Kardeşliğin ve fedakarlıklarının olmadığı yerde “eşitlik ve özgürlük” ortamının da var edilmesi mümkün değildir. Nitekim FRANSIZ Devriminin bu sloganları “KArdeşlik” gibi hiç bir yerde hayata geçmemiştir;

diyor sanırım.

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir