08 Tem 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Kavram Köşesi > Yengeçten Kansere

Yengeçten Kansere

Günümüzde hepimizin daha sık duyar olduğu, neredeyse herkesin bir yakını aracılığıyla tanıştığı, modern çağın en yaygın ve en korkulan hastalıklarından biri. Tıbbî gelişmelere rağmen hâlâ milyonlarca insanın hayatını etkileyen bu hastalık, artık sadece bir tıp terimi değil; toplumsal, psikolojik ve hatta kültürel bir olgu hâline gelmiş durumda.

Ancak kelimelerin de bir geçmişi, bir hikâyesi vardır. “Kanser” kelimesi ilk ortaya çıktığında ne MR vardı, ne kemoterapi, ne de erken teşhis… O zamanlar hekimler, hastalığın vücutta oluşan tümörü gözlemleyip ilginç bir benzetme yapmışlardı: “Bu tümör, tıpkı bir yengeç gibi kollarını her yana uzatıyor.” Kanserin şekline dair fark edilen bu ayrıntı isimlendirmeyi tam anlamıyla etkiledi ve günümüzde kullanılan hale gelmesini sağladı. Ve işte o günden bugüne, bu hastalık bir deniz canlısının adıyla anılır oldu.

Bu yazıda, “kanser” kelimesinin izini Antik Yunan’dan Asya steplerine, Latin dillerinden Türk lehçelerine kadar süreceğiz. Çünkü bu kelime, yalnızca tıpla değil, dil, kültür ve tarih ile de iç içe geçmiş bir hikâye anlatıyor.

Kanserle ilgili bilinen en eski tanımlardan biri, “kanser” kelimesi kullanılmamış olsa da, Mısır’da MÖ 3000 yılına kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Edwin Smith Papirüsü adı verilen bu belge, travma cerrahisi üzerine yazılmış eski bir Mısır ders kitabının bir bölümünün kopyasıdır. İçinde, “yangın tatbikatı” olarak adlandırılan bir aletle yapılan dağlama yöntemiyle çıkarılan sekiz meme tümörü vakası detaylandırır. Bu metinde hastalık için “tedavisi yok” ifadesi kullanılarak, o dönemde hastalığın çaresizliği vurgulanmıştır.

Kanser hastalığı ulaşabildiğimiz kayıtlara göre isimlendirilme serüvenine Antik Yunan’da başladı. Hipokrat, tümörlerin görünümünü, bir yengecin vücuda kollarını sarması gibi hayal etti ve bu hastalığı “karkinos” (καρκίνος) yani “yengeç” olarak adlandırdı. Bu benzetme, hem şekilsel hem de hastalığın sinsiliğine dair sezgisel bir gözlemdi.

Greko-Romen antik çağında (Yaklaşık MÖ 8. yüzyıl – MS 5. yüzyıl), bu hastalığın yengeç adı verilen hayvandan esinlenerek adlandırılmasının çeşitli açıklamaları vardı. MS 7. yüzyılda İskenderiye’de tıp dersleri veren bir hekim olan Stephanus, “Hipokrat’ın Özdeyişleri Üzerine Yorum” adlı eserinde bunu şöyle özetlemiştir:

” Karkinos (yengeç) denmesinin sebebi ya hayvanın saldırganlığıdır ya da etkilenen kısımdaki damarların yengecin bacakları gibi dokunaçlara benzemesidir.” MS 7. yüzyılda yaşamış bir tıp yazarı olan Aegina’lı Pavlus da Tıbbi Derlemesi’nde benzer bir şey söylemiştir: “[kanser vakalarında] damarlar karkinos (yengeç) adı verilen hayvanın ayakları gibi dolar ve gerilir ve bu nedenle hastalık bu adı almıştır. Ancak bazıları, yengeç gibi inatçı bir şekilde tutunduğu herhangi bir yere yapıştığı için böyle adlandırıldığını söyler.”

Bu nedenle kanser adı zoomorfik bir tıbbi metafordur. Ve biz farkında olmasak bile bazı hastalıklar da aynı mantık ile isimlendirilmiştir. Örneğin tıbbi isimlendirmesi Alopesi Areata olan, bizim saçkıran olarak isimlendirdiğimiz hastalık Yunanca tilki (alōpex) kelimesinden gelir. Çünkü tilkiler her yıl uzun bir tüy dökme dönemi geçirirler. Aynı şekilde Fil hastalığı da Yunanca (elephas) kelimesinden yola çıkılarak isimlendirilmiştir. Bu hastalıktan muzdarip olanların vücudunun bazı bölümleri bir fil gibi kocaman olarak büyüyebilir. Neyse biz kelimemize tekrar dönelim.

Galen ise (MS 130-200), tümörleri tanımlamak için oncos (Yunancada şişlik) kelimesini kullanmıştır. Hipokrat’ın yengeç analojisi hala kötü huylu tümörleri tanımlamak için kullanılsa da, Galen’in terimi kanser uzmanları yani onkologlar için kullanılan bir kelime haline gelmiştir. Galen hastalık için oncos kelimesine ek olarak karkinos kelimesini de kullanmıştır.

Böylece “kanser” kelimesi hem hastalık hem de bir burç olarak (yengeç burcu) birçok dile yayılmaya başlamıştır.

Şimdi gelin kelimenin farklı dil ailelerinde nasıl kullanıldığına bakalım.

Avrupa dillerinde (ki bu dillerde Latin kök güçlüdür) kelime şu şekillerde kullanılıyor:

·  İngilizce: Cancer – Latinceden birebir alınmış. Tıpta da, astrolojide de aynı biçimde kullanılıyor.

·  Fransızca: Cancer – Türkçeye de bu dil aracılığıyla geçti. 19. yüzyılda Osmanlı tıbbına giren Batı kökenli terimlerden biri.

·  İspanyolca: Cáncer – Aynı kökten türemiştir; yazımda yalnızca vurgu farkı vardır.

·  İtalyanca: Cancro – Latinceden gelen ama ses bakımından değişmiş biçim. Ayrıca “tumore” kelimesi de kullanılır.

·  Almanca: Krebs – Almanca’da hem “yengeç” hem de “kanser” anlamına gelir. Yunanca metafor burada da doğrudan sürdürülmüştür.

· Rusça: рак (rak) – Hem “yengeç” hem de “kanser” anlamına gelir. Sovyetler döneminden beri tıbbi terminoloji ve günlük dilde yaygın olarak kullanılır. Rusçada, “рак” kelimesi tıpkı Almanca’daki “Krebs” gibi, hastalığın doğasındaki “yengeç” metaforunu korur.

Arapça ve Doğu Asya dillerinde:

·  Arapça: سرطان (saratan) – Yengeç anlamına gelir. Astrolojide de burç adı olarak kullanılır. Yunan etkisi burada da hissedilir. Kelimenin Arapçaya Aramice ya da Süryanice aracılığıyla geçtiği tahmin edilir.

 · Farsça: سرطان (sartan) – Arapçadan dile geçmiş olup, hem yengeç hem de kanser anlamında kullanılır.

·  Hintçe: कैंसर (kainsar) – İngilizce “cancer” kelimesinden ödünç alınmıştır ve tıp literatüründe yaygın olarak kullanılır. Bunun yanı sıra hastalığı anlatmak için bazen गांठ (gāṇṭh, “şişlik”) gibi yerel kelimeler de kullanılır.

·  Japonca: 癌 (gan) – Çin kökenli karakterdir. Modern tıpta da bu kısa ifade yaygın olarak kullanılır. Japoncada yengeç “kani” kelimesiyle ifade edilir bu iki kelimenin benzerlikleri akrabalıklarına delalet etmez mi?

Türk Dilleri ve lehçelerinde:

  • Azerice: Xərçəng – “Yengeç” kelimesi doğrudan hastalık adı olarak da kullanılır. Yunan kökenli benzetme burada da korunmuştur.
  • Türkmence: Rak / ýylankölege – “Rak”, Rusçadan geçmiş tıbbi terimdir. “Ýylankölege” ise halk arasında kullanılan, hastalığın sinsiliğini betimleyen mecazlı bir ifadedir (“yılan gölgesi”).
  • Kazakça: Қатерлі ісік – “Habis tümör” anlamına gelir. Ancak “рак” (rak) kelimesi de Sovyet etkisiyle çok yaygındır.
  • Kırgızca: Катуу шишик / рак – Yerel ifade “katı şişlik” anlamındadır. Günlük dilde ise “рак”-rak- yaygındır.
  • Tatarca: Зарарлы шеш / рак – “Zararlı şişlik” anlamındaki yerel kullanımın yanı sıra Rusça “rak” kelimesi yerleşmiştir.
  • Kıpçakça ve Tarihî Türk Lehçeleri: Özgün bir kelime yerine genellikle “ur”, “şiş”, “habis ur” gibi betimleyici ifadeler kullanılmıştır. Günümüzde Rus etkisiyle “rak” öne çıkmaktadır.

“Kanser” hastalığının adı, diller arasında yaptığı bu uzun ve sessiz yolculukta şekil değiştirmiş olabilir; ama temel anlamı, yarattığı çağrışım ve duygusal ağırlığı her dilde benzerdir. Kimi zaman doğrudan “yengeç” olarak, kimi zaman tıbbi terim olarak, kimi zaman da halk arasında mecazlarla anılmıştır. Ama her yerde insanı tedirgin eden, düşündüren, mücadele ettiren bir kelime olmuştur.

Ve tabii, dil yaşayan bir organizma olduğundan; “kanser” kelimesi bazen espri ve argo kullanımlara da yol açmıştır. Mesela İngilizcede sigaraya “cancer stick” (kanser çubuğu) denir ki, hem sigaranın zararlı etkisini vurgulayan hem de dile hafif bir mizah katan çarpıcı bir ifadedir.

Bu durum bize gösteriyor ki, “kanser” kelimesi sadece bir hastalık adı değil; aynı zamanda farklı dillerde ortak bir tedirginlik, kültürel bir kavram olarak da hayat bulmuş bir terimdir.

Allah bu dert ile imtihan olanlara sabırlar ve şifalar versin.

(Görsel: Vincent van Gogh – Two Crabs)

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir