16 Eyl 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Okumalardan Notlar > Muvâfakât Okumaları: Teklifi Hükümler 13. Mesele

Muvâfakât Okumaları: Teklifi Hükümler 13. Mesele

Mübahın (dinî açıdan serbest olan şeyin) zorunluluk, güçlük ve geçici engeller karşısındaki durumu farklı ihtimallere göre değişir. Eğer bir kimse mübah bir şeye gerçekten ihtiyaç duyarsa, yani ortada zorunluluk veya ciddi bir güçlük söz konusuysa, asıl olan serbestlik hükmü geçerliliğini korur. Bu durumda geçici engeller dikkate alınmaz; hatta zorunluluk hâlinde serbest olan şey farz (yapılması zorunlu) bile olabilir.

Eğer engel sadece ihtimal düzeyindeyse, fiilî ve mevcut güçlüğün yanında bir anlam ifade etmez. Ancak engelin zararı gerçekten ortaya çıkmışsa mesele içtihada kalır. Bazen mübahı terk etmek daha büyük zarara yol açar, bazen de engelin doğurduğu zarar daha ağır basar. Böyle durumlarda mesele, çatışan fayda ve zararlar arasında öncelik belirleme konusu olur.

Bu tartışmada bazı gerekçeler öne sürülür. Tamamlayıcı unsurlar, asıl hüküm kadar güçlü değildir; onların bulunmaması aslı ortadan kaldırmaz. Bir parçanın bütünün hükmünü değiştirmemesi gibi, tamamlayıcı unsurlar da asıl hükmün karşısında belirleyici olamaz. Bu yüzden asıl olan fayda daha güçlü kabul edilir.

Zorunluluk ve güçlük yoksa, mesele yine içtihat alanına girer. Burada konu “vesileler” (iyiye veya kötüye götüren yollar) ile bağlantılıdır. Yani bir iş iyiye vesile oluyorsa desteklenir, kötüye vesile oluyorsa sınırlandırılabilir. Bu noktada mübahın lehinde ve aleyhinde iki farklı yaklaşım vardır.

Mübahı öne çıkaranlara göre, varlıklar konusunda asıl olan serbestliktir. Mübah zorunlu olana yakın bir hakikat kabul edilir ve geçici engeller asıl hükmü ortadan kaldırmaz. Aksi durumda hayat çok daralır ve dinin kolaylık ilkesi zedelenir. Engelleri öne çıkaranlara göre ise mübahın faydası tercihe bırakıldığı için zorunlu değildir. Dolayısıyla engelin doğuracağı zararı dikkate almak daha uygundur. Karışık ve belirsiz konularda ihtiyatlı davranmak da buna örnek gösterilir.

Bu mesele, varlık konusunda asıl olanın serbestlik mi yoksa yasaklılık mı olduğu tartışmasıyla da bağlantılıdır. Yasaklılığı esas alanlara göre, engeller dikkate alınmalıdır; serbestliği esas alanlara göre ise bu ilke mutlak değildir, bazı sınırlamalarla geçerlidir. Sonuçta mesele ihtilaflı ve içtihada dayalı bir alan olarak kalır.

Genel olarak mübah, zorunluluk ve güçlük karşısında hükmünü korur; geçici engeller karşısında ise bazen asıl hüküm, bazen de engel daha güçlü gelir. Nihai tercih, duruma göre içtihatla belirlenir.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir