adresinden özetlenmiştir.
Şener Aktürk’ün “Batı’nın Sorunlu Kökenleri: Din Adamları ve Avrupa’daki Yahudilerin ve Müslümanların Yok Edilmesi” adlı makalesi, Batı’nın tarihsel gelişimine dair önemli bir boyutu ele alıyor. Aktürk, Batı Avrupa’daki Yahudi ve Müslüman nüfuslarının toplu sürgünler, katliamlar ve zorla din değiştirme yöntemleriyle ortadan kaldırılmasının, Batı’nın dini homojenliğini oluşturduğunu ve bu süreçte Katolik Kilisesi ile din adamlarının önemli bir rol oynadığını savunuyor. Makale, Batı’nın yükselişine dair tartışmalarda sıklıkla gözden kaçan bu unsura dikkat çekiyor ve Batı Avrupa’da, özellikle 11. yüzyıldan itibaren Katolik Kilisesi’nin ve din adamlarının gücünün arttığını, bunun da Yahudi ve Müslüman topluluklarının yok edilmesiyle sonuçlandığını belirtiyor.
Yahudi ve Müslüman topluluklarının Orta Çağ’da Batı Avrupa’daki birçok ülkede büyük nüfuslar oluşturduğu, özellikle İspanya, Sicilya, Fransa, İngiltere ve Macaristan gibi bölgelerde önemli topluluklar bulunduğu ifade ediliyor. Ancak 13. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, bu topluluklar ya öldürülmüş ya da sürgün edilmiştir. Bu süreç, Batı Avrupa’da yalnızca Katoliklerden oluşan bir toplumsal yapının oluşmasına yol açmıştır. Ayrıca, bu dönemde Katolik din adamları, sadece dinî değil, aynı zamanda siyasi anlamda da etkin bir rol oynamışlardır. Din adamlarının, devletlerin toplumu daha kolay yönetebilmesi için halkın net bir şekilde kimliklenmesini ve düzenlenmesini sağladığı ve bu bağlamda Yahudi ve Müslümanların yok edilmesinin, devletlerin “okunabilirliğini” artırdığı vurgulanıyor.
Makale, Batı Avrupa’daki dinsel homojenliğin sekülerleşme süreçleriyle bağlantılı olduğunu da ortaya koyuyor. Talal Asad ve Charles Taylor gibi akademisyenlerin görüşlerine atıfta bulunan Aktürk, Batı’nın sekülerleşmesinin, etnik ve dini temizliklerden önce başladığını ve bu süreçlerin 1500’lerde tamamlanarak Batı Avrupa’nın Katolik Hristiyan bir bölge haline gelmesine yol açtığını savunuyor. Bu dinsel homojenlik, devletin laikleşme sürecinin temel yapı taşlarından biri olmuştur.
Sonuç olarak, makale Batı’nın yükselişinin yalnızca ekonomik, askeri ve kültürel faktörlere dayanmadığını, aynı zamanda bu süreçte büyük bir dini ve etnik temizlik hareketinin de yer aldığını ortaya koyuyor. Yahudi ve Müslüman nüfusların ortadan kaldırılması, Batı Avrupa’daki Katolik egemenliğini pekiştirmiş ve devletlerin daha homojen hale gelmesini sağlamıştır. Bu süreç, Batı’nın sekülerleşme ve devletleşme dinamiklerini derinden etkilemiş ve Batı Avrupa’nın tarihsel gelişimini anlamak adına önemli bir bakış açısı sunmaktadır.
Şener Aktürk
Siyaset bilimi alanında çalışan akademisyendir. Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi. Aktürk, ulus inşası, azınlık politikaları ve din-devlet ilişkileri üzerine araştırmalar yapmıştır. Özellikle etno-dinsel temizlik, laiklik ve devlet inşası gibi konulara odaklanarak modern devletlerin tarihsel oluşum süreçlerini eleştirel bir perspektifle analiz etmektedir. Çalışmaları, hem teorik derinliği hem de tarihsel veriye dayalı özgün katkılarıyla akademik çevrelerde geniş yankı uyandırmaktadır.
Resim: Papa III. Innocentius’un Albilileri aforoz etmesi (solda), Haçlıların Albililere yönelik katliamı (Albigensian Haçlı Seferi 1209–1229)