Giriş
2025 yazı, Endonezya tarihine yalnızca sıcak hava dalgalarıyla değil, aynı zamanda politik türbülansla da damgasını vurdu. Jakarta’dan Makassar’a, Surabaya’dan Bali’ye kadar yayılan protesto dalgası, sadece sokaklara değil, ülkenin kurumlarına da yansımış durumda. Motosikletli bir kuryenin polis aracı tarafından ezilerek hayatını kaybetmesiyle başlayan olaylar; kamu binalarının yakılması, milletvekili evlerine saldırılar ve can kayıplarıyla devam etti.
Peki, bu protestolar yalnızca “kendiliğinden halk hareketi” mi? Yoksa Endonezya, çok daha derin bir yeniden yapılanmanın —belki de bir planın— içinde mi?
Gelişme
1. Ekonomik Eşitsizlikten Patlamaya Giden Yol
Protestoların tetikleyicisi, milletvekillerine verilen yüksek kira yardımları ile halkın artan geçim sıkıntısı arasındaki uçurum oldu. Sokaklar kısa sürede öfke, hayal kırıklığı ve çaresizlikle doldu. Ancak bu yalnızca görünen yüz. Derinlerde, siyasal sistemin temel taşlarının yerinden oynadığına dair işaretler var.
2. Prabowo’nun Yeni Otoriter Mimarisi
Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’nun askeri kökenleri biliniyor. Son aylarda başlatılan ve 100 yeni askeri taburun kurulmasıyla genişleyen “güvenlik reformu”, bazılarına göre yalnızca bir savunma politikası değil. Eleştirmenlere ve bazı komplo teorisyenlerine göre bu adımlar, sivil alanların sistematik olarak askeri denetime açıldığı bir dönüşümün parçası.
Üstelik bu dönüşüm, halkın “düzen ve istikrar” talebi üzerinden meşrulaştırılıyor. Kaos ortamı, militarizmi haklı göstermek için kullanılıyor olabilir mi?
3. Jeopolitik Bir Satranç Tahtasında Endonezya
Endonezya’nın Çin ile ekonomik ilişkilerini artırması ve ABD’den uzaklaşması, Hint-Pasifik stratejisinde rahatsızlık yaratmış durumda. Bazı analistlere göre, Batılı güçler bu istikrarsızlığı teşvik ederek Prabowo’yu zayıflatmak ya da kontrol altına almak istiyor. Öte yandan Çin’in bu kaostan daha güçlü bir Prabowo’nun çıkmasını desteklemesi de göz ardı edilmiyor.
Kimi uzmanlara göre yaşananlar, “renkli devrim” senaryolarını andırıyor. Sosyal medya, özellikle TikTok, protestoların mobilizasyonunda başrolü oynarken, hükümetin bu platformlara sınırlama getirmesi, dijital bir sansür rejiminin habercisi olarak yorumlanıyor.
4. Dijital Gözetimin Yeni Dönemi mi Başlıyor?
TikTok LIVE özelliğinin Endonezya’da askıya alınması ve hükümetin medya üzerindeki baskıyı artırması, dijital özgürlükler konusunda alarm zillerini çaldı. Bazı yorumculara göre, hükümet bu olayları kullanarak sosyal kredi sistemine benzer bir altyapıyı test ediyor. Yani protestolara katılan, sosyal medyada eleştiri yapan bireyler, bir gün devletin radarında ayrı bir kategoriye alınabilir.
Sonuç: Sokaklar Karanlık, Hesaplar Derin
Bugün Endonezya’da yaşananlar, sadece “halk sokağa döküldü” diye özetlenemez. Bu, devletin otoritesini yeniden tanımladığı, halkın sabrının zorlandığı ve uluslararası aktörlerin arka planda hamle yaptığı çok katmanlı bir kriz.
Tarih, kaosun her zaman bir amaç için üretildiğini ya da kullanıldığını gösteriyor. Bugün Endonezya’da yaşananlar, belki de bir ülkenin yönetim modelini temelden değiştirme sürecinin sahneye konmuş hali. Her şey sakinleştiğinde geriye ne kalacak? Daha güçlü bir lider mi, daha zayıf bir halk mı — yoksa ikisinin tehlikeli bir dengesi mi?