Kur’an, meselenin anlaşılması için bir efendisi olan ile birden çok efendisi olan bir köleyi misal verdi; sonra sordu, tek efendili olan mı, emirleri birbiriyle çatışan ve hangisine uyacağını şaşıran diğeri mi?..
Kapitalist nitelikli serbest pazar sistemi öncesinde, insanlar kendi geçimlerini sağlayacak, kimseye muhtaç olmayacak, izzetini, şahsiyetini ve şevketini koruyacak kendi işlerine ve işletmelerine sahipti.
Dünya kapitalist ekonomik ve modern sosyal sisteme geçince her iş kolunda tekelleşme başladı. Küçük ve orta boy işler ve işletmeler iflas ettirildi, zanaat ve sanat bayi veya müşteri yapıldı.
Doktoru mühendisi, avukatı yargıcı, esnafı çiftçisi, sanatçısı aydını, öğrencisi öğretmeni, gazetecisi politikacısı.. dahil uzmanlık alanı ne olursa olsun,
İnsanlar patronların-şirketlerin-markaların-bankaların-devletlerin-mafyanın.. buyruğuna teslim edildi:
Pazarda ve piyasada emeğini ve bilgisini satarak geçinmeye mahkum bırakıldı. İzzeti ve şevketi elinden alındı!
İşin tuhafı bu hale “özgürlük” dendi! Özgür olmak isteyeneyse “birey” olma yolu gösterildi!…
Hangisi daha iyiydi? Bir efendiye tabi olan kölelik mi, birden çok efendisi olan kölelik mi?…
Kölelik, insanlık âleminde insanın hemcinsine yaptığı en büyük kötülük; Kur’an’ın “şirk” olarak nitelediği şey…
Uzatmadan! Bir kez köle oldun mu, çocuklarında köle olmayı normal zannediyor! Çünkü özgürlüğü, özgür düşünmeyi, özgür kalmayı bilmiyor!…
Şahadet kelimesi Allah merkezli çareyi de gösterdi; “La İlahe İllallah. Muhammed’ün Rasûlullah.”
Şahitlik edilecek kelimenin ilk kısmı “kır şu aklına ve boynuna vurulmuş zincirleri” diyor. İkinci kısmı “nasıl olacağını gösteriyor.”…
Önce köleliği anlamalı sonra özgürlüğe gidecek yolu bulmalı!
