21 Oca 25 - Sal 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Şimdi Suriye’de İslam Devleti Olacak mı?

Şimdi Suriye’de İslam Devleti Olacak mı?

Toprağı vatan olarak kutsamak modernitenin tezi. Toprak temelli ulus kimlik meselesi..

Batıdaki akıl toprakla insanı bütünleştirir. Toprağın sahibi var, üzerinde çalışan köleler var..

Toprak bi şekilde el değiştirdiğinde, mesela alınıp satıldığında, üzerindeki insanlar yeni efendinin/efendilerinin köleleri olmayı sürdürüyor.
Savaşlarda, fetihlerde de böyle olmuyor mu?

Toprağı vatan diye kutsayan modern tezde, “belli sınırlara sahip bir toprak söz konusu. Bu toprağın üzerinde yaşayan millet/ulus tasarımı var. Burda egemen olan bir devlet/ulus devlet” ilkesi var.

Bu tezde iki şey esas; sınırları belirlenmiş toprak bütünlüğü ki buna vatanın bölünmezliği deniyor ve bu sınırlarda egemen bir devlet.
Üçüncü unsur, insan kalabalığı asıl değil, devlet bu kalabalığı millet/ulus yapacak.

Sanayileştiği halde ulusal vatan bütünlüğünü ve ulusal millet birliğini sağlayamamış,
ama kent devletleri halinde parçalı yaşayan
Alman, İtalyan ve İspanyol faşizminin
Arayı kapatmak ve sömürge olmaktan çıkmak için, bir an önce İngiliz Fransız Hollanda gibi ulusal devlet olma çağrısı, çabası önemli. Bu sebeple Alman edebiyatı, şiiri, müziği, filozofu etkili, milliyetçi ideolojisi çok güçlüdür.
Türkler de uluslaşmakta geç kalan milletlerden. Bu hususta Almanları taklit etmiştir. Bu sebeple Türkler Almanları sever!..

Devlet, egemen olduğu milletin değerlerini muhafaza ve müdafaa eder mi? Hayır. Böyle bir kural yok. Çünkü devlet kendi başına özerk bir kurum. Profesyonel bürokrasisi var. Uluslararası devletler düzenine göre kendini düzenler ve yeniler. Burada bir uyumsuzluk olursa devlet ayakta duramaz. İç hukuk sadece içerde düzeni sağlamak için vardır.

Bu işleri tersine çevirecek olanlar sadece müslümanlardır. Tarihte bu olmuştur. Çok kere olmuştur. Yine olur.
Ne zaman? Müslümanlar Müslüman oldukları zaman. Dini bozmayı terk ettikleri zaman.

Aslolanın “şeri hukuku müdafaa, Müslüman cemaat yapılarını muhafaza” etme olduğunu kavradıkları zaman. Çünkü şeri hukuk yoksa “millet” cemaat yoktur.
Dikkat edilirse bu iki temel kuralda “vatan, toprak” yok. Çünkü İslam toprağa bağlı bir din değildir.

İslamda milletin “din” olduğunu unuttuk biz.
Ne demekti bu?
Bir takım insanlar (sayı mühim değil) kalabalık olmaktan, biri egemene (şeyh lider kral başkan vs olabilir, kurumsal devlet olabilir fark etmez) kul olmaktan çıkar bir araya gelir. Farklı bir cemaat/millet olur. Bunun yegane şartı, bunların tüm işlerini, ilişkilerini ve ötekileriyle münasebetlerini İslami şeri hukuka göre yapmayı kabul etmesidir/yapmasıdır.
İşte bu durumda bir islam milleti/dini gerçekleşmiş olur.

İbrahim’in milleti/dini buydu. Diğer peygamberlerin dini/milletleri de buydu. Yani burada bu gün anlaşılan devlet olma şartı yoktur. Devlet içinde devlet olmak gibi bir şey vardır. Değişen şey itaat ilişkisidir.

Mekke’de Şura süresi 38-42 bunun nasıl gerçekleştiğini anlattı. Fussilet suresindeki “benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi Allah içindir..” diyenler var ya, işte bunlar o milletin mensubu olanlardır.

(Bu ayet günümüzde saptırılmıştır. Slogandan öte bi şey ifade etmez. Kendimizi aldattığınızın resmidir.. ayet ne der biz ne anlayıp dururuz malum)

(Keza Şura’daki ayetlerde böyledir. Alakasız şekilde okunur anlaşılır)

Şimdi, egemen bir devletin, yegane egemen olduğunu toprak bütünlüğünü kabul eden uluslarası devletler sisteminde (1645 vestfalya’dan bu yana) üzerinde egemenlik kurduğu toprak bütünlüğü parçalanırsa ne olur? Egemenlik parçalanır veya el değiştirir. Üzerinde yaşayanlar ne olur? Yeni egemenin yurttaşları olur!

Ulus devlet pratiğinde devletin varlık sebebi, hükümran olduğu bir topraktır.
Bu toprağın üstünde yaşayanlar bir millet/bir ulus olmak zorundadır. Olmazlarsa oldururlar.. arada derede farklılıklar, farklı uluslar olabilir. Bunlar çoğunluğa uymak zorundadır.
İnsan hakları evrensel bildirisi bu farklılıkları korumak içindir. Eşitlik bunun zorunlu sonucudur.

O sebeple toprak bütünlüğü, vatan, vatan sınırları önemlidir. Çünkü egemenliğin kaynağıdır.

Misal: Suriyede olan ne? Şimdilik toprak bütünlüğü korunuyor. Bu toprak üstünde yaşayan veya yaşayacak olan ulus/millet yeniden inşa edilecek. Orda yaşayanlar birlik olur mu, parçalanma mı olur görülecek.
Ama değişen şeyin bir egemenlik devri olduğunu anlamamız lazım.

Sakallı çarşaflı insanların orda egemenlik kurması İslami devlet olacağının garantisi değildir. Zaten çağdaş tarihte bunun örneği de yoktur.

Biz egemenlerin değişmesini İslami devrim zannediyoruz. Oysa bu bir zandan ibarettir. Neden?
Çünkü Suriye’deki değişimin bölge devletleri ve küresel devletler sistemiyle uyumu öncelik alacaktır.
Nitekim Golani’nin mesajları bu yöndedir.

Yani Suriye’de devrim falan olmadı. Toplumsal değişim falan olmadı. Sistem değişimi falan olmayacak. Şimdilik olan şey egemenin değişmesidir.

Suriye’nin yeni egemenleri İslami düzen kurabilir mi?
Hayır. Bu bir kehanet falan değil. Kuramaz!
Neden?

Bir: Yeni egemenler bağımsız değiller. Şu veya bu devlete, şu veya bu biçimde, şu kadar veya bu kadar bağımlıdır. Bunu görmemek için Türk İslamcıları gibi gözün kör olması lazım.

İki: Yeniler ulusal/küresel devletler sistemine uyum arayacaktır. Yani, ister Suud ister Türkiye ister Mısır gibi bir devlet veya rejim olabilirsin! Sorun burada değil.

Sorun, kapitalist ekonomik sisteme zorunlu uyum sağlanacağı.. Dış politikada ve uluslararası ilişkilerde küresel hukuka ve sisteme uyum zorunluluğu.. Mali işlerde aynı sisteme uyum zorunluluğu..
Anayasan ve iç hukukun, insan haklarına uyum taahhüdü verecek.

Bu arada anayasanın başına besmele koyabilir, parlamentoda çıkan yasaların şeriata muhalif olmayacağı maddesi ekleyebilirsin. Mahzuru yoktur. Böyle anayasadan çok var. Küresel siyasal ve ekonomik sisteme uyum taahhüdü ver yeter. Ve bu taahhüdü garanti et. İcraat göster.

Mesele, derhal özelleştirme yap, uluslararası şirketler gelip çöksün.

Diyelim uymadılar. Ne olacak?
Ya İran gibi boykota tabi tutulur, tecrit edilir, açlıkla karşılaşırsın.
Ya da iç savaş yeniden başlar, darbe üstüne darbe dönemi başlar.

Dile dilediğini seç! Özgürsün!!

Üçüncü şık olmaz mı? Yani İslami bir rejim! Hop derler! Torpilin kimden derler!

Çünkü buraya bağımsız olarak, kendine dayanarak gelmedin!

21.yüzyılın ilk çeyreğini bitirdik: Aradan 225 yıl geçti. “Hepimiz aynı gemideyiz!” Dümendekiler ve

yukardakiler değişiyor, rota aynı: “Materyalist dünya görüşünün muasır medeniyet evreni.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir