The Guardian kuruluş: 1821, Londra, İngiltere. Siyasi çizgi: Genel olarak merkez sol / liberal. Küresel ölçekte guardian.co.uk sitesiyle geniş bir dijital okuyucu kitlesine sahip. Öne çıkan özellikler: Soruşturmacı gazetecilik (ör. Snowden belgeleri yayınları).İngiltere’de merkez sol blok, özellikle 2024 seçimlerinde toplamda oyların yarısına yakınını topladı. Güncel anketlere göre bu oran yaklaşık olarak %45–50 aralığında seyrediyor.
The Guardian’ın Gazze konusunda editoryal çizgisi, yıllar içinde kademeli biçimde İsrail politikalarına yönelik daha eleştirel bir tona kaydı. Aşağıda, bu dönüşümün tarihleriyle belli başlı örnekleri
2008–2009 (Gazze Savaşı)
4 Ocak 2009 – Başlangıçta İsrail’in güvenlik kaygılarını tanırken, orantısız güç kullanımını eleştiren temkinli bir ton vardı.
2014 (Gazze Savaşı)
17 Temmuz 2014 – İsrail’in askeri operasyonlarının “toplu cezalandırma” anlamına geldiğini vurgulayarak sertleşmeye başladı.
2021 (Mayıs Çatışmaları)
15 Mayıs 2021 – İsrail’in hava saldırılarının barışı imkânsızlaştırdığını, Filistinlilerin taleplerinin göz ardı edilemeyeceğini belirtti.
2023 (7 Ekim sonrası savaşın ilk ayları)
20 Ekim 2023 – Hamas saldırısını kınamakla birlikte, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının güvenliği artırmayacağını yazdı.
2024–2025 (Uzayan savaş ve insani kriz)
26 Ağustos 2025 – İsrail ve müttefiklerini doğrudan sorumlu tutarak hesap vermeye çağırdı.
31 Ağustos 2025 – Gazeteci ölümleri üzerinden İsrail’i bilgi akışını engellemek ve gerçeği gizlemekle suçladı.
2009’da temkinli bir dil, İsrail’in “meşru müdafaa hakkı” vurgusu. 2014’ten itibaren orantısız güç ve toplu cezalandırma eleştirileri öne çıktı. 2021’de İsrail’in güvenlik politikalarının çözümsüzlüğe yol açtığı görüşü. 2023 sonrası Hamas saldırısı kınansa da, İsrail’in Gazze’deki yıkımı sorumluluk bağlamında ele alınmaya başlandı.
2025’te dil tamamen değişti: İsrail’i doğrudan uluslararası sorumluluklardan kaçmak, gazetecileri susturmak ve insani felaket yaratmakla suçlayan sert bir çizgiye evrildi.
Aşağıda özetlenen The Guardian editoryali (26 Ağustos 2025), İsrail’in Gazze’deki saldırılarını ve uluslararası toplumun sorumluluklarını sorguluyor.
Hastane saldırıları: İsrail ordusunun Nasser Hastanesi’ne yönelik “çift dokunuşlu” saldırıları sivilleri, sağlık çalışanlarını, kurtarma ekiplerini ve gazetecileri hedef aldı. Bunların “kazayla” açıklanamayacağı vurgulanıyor.
Gazeteci ve doktor ölümleri: Son iki yılda Gazze’de öldürülen gazeteci sayısı dünyadaki toplamı geçti. Yüzlerce sağlık çalışanı öldürüldü veya gözaltına alındı. Bu durum “sağlık katliamı” olarak nitelendiriliyor.
Sivillerin bedeli: İsrail’in kendi verilerine göre ölenlerin %83’ü sivil.
Açlık ve kıtlık: İsrail’in yardımları engellemesi sonucu BM raporlarına göre çeyrek milyon insan açlıktan ölüyor.
Toplumun geleceği: Eğitim, bilgi ve kültür kurumları yok ediliyor; Filistinlilerin geleceksiz bırakıldığı belirtiliyor.
İç kriz: Netanyahu rehinelerin ailelerinden ve askerlerden gelen tepkileri görmezden geliyor; iktidarı uğruna İsrail’in uluslararası konumunu feda etmekle suçlanıyor.
ABD ve Trump: Trump’ın Netanyahu’yu “kahraman” ilan etmesi, müdahaleyi reddetmesi eleştiriliyor. ABD’nin de savaş suçlarına ortak olabileceği uyarısı yapılıyor.
Müttefikler: İsrail’in diğer müttefikleri, uluslararası hukuku savunmak yerine sessiz kalmakla suçlanıyor.
The Guardian’ın bu editoryalde İsrail ve müttefiklerine yönelttiği kritik soruların listesi:
- Çift dokunuşlu (double-tap) saldırılar rutin hale gelmişken, bunların “hata” olduğuna kim inanabilir?
- İsrail, gazetecilere, sağlık personeline ve sivillere değer veriyorsa neden yüzlercesi öldürüldü ya da tutuklandı?
- Neden Gazze’de son iki yılda ölen gazeteci sayısı, dünyadaki toplamdan daha fazla?
- Neden yüzlerce sağlık çalışanı öldürüldü, bu bir “sağlık katliamı” değil mi?
- İsrail ordusunun kendi verilerine göre neden ölenlerin %83’ü sivil?
- Filistinliler toprakları olmadan nasıl bir geleceğe sahip olabilirler?
- Çocukları okula gidemezken, üniversiteleri yıkılırken Filistinliler geleceğe nasıl bakabilirler?
- Netanyahu, rehinelerin ailelerinin protestolarını ve askerlerin öfkesini görmezden gelmeye devam edebileceğine mi inanıyor?
- İsrail, uluslararası konumunu Netanyahu’nun siyasi çıkarları ve aşırı sağcı ortaklarının “Gazze’yi etnik olarak temizleme arzusu” uğruna feda etmeye hazır mı?
ABD’ye ve Trump’a Yöneltilen Sorular
- Trump, Netanyahu’yu “savaş kahramanı” ilan edip müdahale etmezken gerçekten bir gün Nobel Barış Ödülü kazanabileceğini mi düşünüyor?
- ABD, kendi personelinin de iş birliği yoluyla savaş suçlarına ortak olabileceğinin farkında mı
İsrail’in Diğer Müttefiklerine Yöneltilen Sorular
- Kendi uluslarını koruyan uluslararası hukuk kurumlarını savunmaya hazırlar mı, yoksa İsrail’in eylemleri ve ABD’nin düşmanlığı karşısında bunların aşınmasını mı izleyecekler?
- Eski diplomatlar acil eylem çağrısı yaparken, bu hükümetler yalnızca uluslararası alanda değil, kendi iç kamuoylarında da güvenilirliklerini kaybettiklerinin farkında mı?
