Adı henüz tam konmamış mecliste komisyon kurulması meselesinde
Özgür Özel hedefi tam isabet vurdu mu yoksa “kulağı mı çekildi!”
CHP’nin komisyona üye vermesi hususunda koyduğu şerhleri geçelim, esasa değil seçmen kitlesine yönelik teselli!
Kulak çeken kim? Cumhurbaşkanı Erdoğan mı, onada “oturun şu meselede anlaşın artık telkini yapan” başkası mı?
Komplo teorisi üretmiyoruz! Burası şark, burda oyun böyle oynanır! “Şark kurnazlığı” deyimini duymadın mı?..
Bu mesele aynı cumhuriyette olduğu gibi! Tarihsel koşullar dayatınca ve dönemin yöneticileri el mahkum kalınca, cumhuriyet şeklen geldi, bi iki koşulu gösterildi, hanedanlık yıkıldı! Netice, Osmanlı hanedanlığı yerine cumhuriyet Hanedanlığı geçti! Şark işi!
Yeni meselede aynı o gibi çözüm sürecine sokuldu!..
Adı her ne olacaksa içine girilen “süreçte” maksada muhalif sonuçların çıkacağı süpriz olmaz! Kulak çekene kulak vermeli!
Memlekette parti liderleri “seçilmiş” olmayıp “atanmış”tır. Buraya bakılırsa atayana bakmalı, bu meselede ne istiyor?…
Aslı Osman modern Türkçe telaffuzla Ossimen!
Türk spor tarihinde rekor transfer ücreti (75 milyon Euro) ve yıllık maaş garantisiyle (20 milyon Euro) ile gelmiş!
Memlekete, millete, spor camiasına, kulüp taraftarına hayırlı uğurlu olsun! Allah nazardan, sakatlıktan korusun!
Şeytanın avukatlığında sıra!
Kim ödüyor abi bu parayı? Kulüp mü? Kulüp şirket değil parayı nerden buluyor? Senden benden! Milletten!.. Yani milleti sadece devlet “soymuyor!”
Memlekette nerdeyse tüm kentlerde “futbol mabetleri-stadyumları” var! Dıştan bakılınca öyle gecekondu fiyatına yapılmadıkları belli!
Kim ödedi o mabetlerin parasını?
O mabetler dolmalı herhal! İyide nasıl?
Ossimen gibiler transfer edilerek!
Ossimenler birer piyon! Vitrin! Kullanışlı figür! “İkona!” Tıpkı topçu popçu sanatçılar gibi! Popülist politikacılar gibi! TV dizilerindekiler gibi! Sanal bahisçiler gibi! Kokainciler gibi!
Yani birer uyuşturucu! Halkı uyutmak için! Ve sömürmek için!..
Bu milleti tanımak isteyen olursa, illa yaşlıların nasıl öldüklerine bakması gerekmiyor! Gençler nasıl uyuşturuluyor buraya baksın!
Müslümanlar uyanır mı?
Uyuşturucu müptelası olmuşların tedavi ne kadar mümkün?!
İsterlerse uyanırlar! Zordur falan ama imkânsız değildir! İstemeleri, ısrarla istemeleri lazım! Kendileri başarabilir ancak!
Müslümanlık zor zanaat! Öyle oldum demekle, ezber tekrarıyla olacak iş değil! Bilgiyle falanda alakası yok bunun!
“Bi şeyi (küfür-şirk) terk etmek, bir bağdan (cahiliye) kopmak..
yerine başka bir şeye (Allaha) bağlanmak (hicret) ister.. Zor kısım burası..
“Anlamak aşmaktır.” Aşmak, mevcut anlayışı ve bağı bağlantıları aşmak, başka bir şeye bağlanmakla olur. Anlamak budur. Müslümanlık bu anlamadan sonra gerçekleşir.
Hem Müslüman ol hem eski anlayışı ve bağ bağlantıyı sürdür devam et.. Bu olmaz..
Türkiye örneği iyi bir örnektir..
Cumhuriyeti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, serbest pazarı, birey özgürlüğünü…
Anlamak, bunları terk etmek, yerlerine daha iyisini ve doğrusunu koymaktır. En azından koymak için var olmaktır..
Eleştiri dediğin, neyi eleştirdiğinle ilgilidir; eleştirmek için eleştiri yapılmaz..
Mevcudu eleştiremeyen, neyi anlamıştır?!
Mevcudu anlamak, detaylara boğulmak, şurası iyi burası kötü falan diye mevcut içinde kalmayı meşrulaştırmak değildir..
Mevcudu anlamak, mevcudun, var olanın, içinde yaşanılanın “zeminini-referansını-dayanağını” anlamak;
başka bir “zemin-referans-dayanak”la mevcudu reddetmektir.
Elde başka bir zemin-referans-dayanak yoksa, mevcud meşru, mevcut içinde çabalamak mücadele olur; aldanış sürer. Bu koca bir yalandır!
Anayasa mı istiyorsun?
Mevcutta var. İyi kötü yanlarıyla cari.. Hukuk mu istiyorsun? Mevcutta var. İyi kötü uygulanıyor..
İnsan hakları mı istiyorsun? Mevcutta var. İyi kötü uygulanıyor..
İktidarı seçimle belirlemek ve düşürmek mi istiyorsun? Mevcutta var, iyi kötü uygulanıyor..
Serbest pazar ekonomisi mi istiyorsun? Mevcutta var, öyle böyle uygulanıyor..
Bunları uygulayan iktidar onlar olsa ne yazar, sen ben olsak ne yazar?
O halde sen ne istiyorsun? Bi de hele, senin derdin ne? Mevcudun kötü icraatı mı? Sana yapılan sıradan muamele mi? Ne? Ne istiyorsun?
Adalet ahlak falan deme bana! Bunu senin kadar herkes istiyor! Arıyor!.. Eee! sen ne diyorsun baba! Bi duyalım hele!
Bir: Senin söylemekten imtina ettiğin, kıvırıp çevirdiğin “dine dayalı” bir mevcut var ya,
baba bu gayr-ı meşrudur! Çünkü din artık bireyseldir! Toplumsal işlerden el çektirilmiştir! Sen dahi
işlerini dine göre yapmıyorsun! Yaptığın ibadetleri din falan zannetme!
İki; sen “anlama özürlüsün!” Çünkü anlamıyor tepkisel yapıyorsun! Eleştiriyorum dediğin şey eleştiri
falan değil, düpedüz mevcudu pekiştirmektir!
Üç, sen tarih fakirisin! Peygamberleri tanımıyorsun! İnsanlık tarihi ilgini çekmiyor, modern tarihi tek tarih sanıyorsun!
Dört; senin kavramsal sistematiğin yok, değerler sistemin yok.. ne dediğini kendinde bilmiyorsun?
Dolayısıyla bir toplum tasavvurun yok! Siyaset tarzın yok!
Benim çektiğim fotoğraf bu!
Burda birilerini veya bir yerleri hedefe koyuyor falan değilim! Çünkü fotoğrafın içinde bende varım..
Bi şeyi anlamaya çalışalım:
Neden, tüm peygamberlerin, en sıkı düşmanları, kendi zamanlarındaki devletler, yöneticiler, ileri gelenler, zenginler, kabile şefleri.. oldu?
Peygamberler bunların “mallarına mı göz dikmişti?.. iktidarlarına mı el atmışlardı?.. Karılarına kızlarına mı sulanmıştı?.. Çete kurup ahlaksızlık ve zorbalık yapmış, toplumun huzurunu mu tehdit etmişlerdi?…”
Değilde neden?
Evet neden?
Oysa herkesin dilindeki peygamberler necidir? “Dünya tatlısı insanlar!.. Merhamet timsali insanlar!.. Güvenilir insanlar!.. Herkesin iyiliğini isteyen müşfik insanlar!…”
Bu ne yaman bir çelişkidir o zaman? O halde? Biz burdan ne anladık?!!