Son dönemde oldukça tartışılan ve genelde kadınlara bir sıfat olarak getirilen namus kelimesi dilimize Arapçadan Arapçaya ise Aramice yolu üzerinden genel kanaate göre çeviriler yoluyla Yunancadan geçmiştir (nomos).
Nomos kelimesinin kökeni. Özellikle yiyecek veya otlakları hayvanlara paylaştırmak, dağıtmak, kurban etmek anlamında “nem” kelimesinden gelir. Almanca nehmen (almak), Arnavutça njeh (saymak) ile aynı kökten gelir.
Kelimenin etimolojisinden bahsederken Yunan mitolojisinde bir ruh veya iblis olarak kabul edilen Nomos’u unutmamak gerekir. Mitolojide Nomos tanrılardan ve normal ruhlardan daha farklı olarak kabul edilir. Hem tanrılar hem de insanlar arasında huzuru, yasaları, kanun ve düzeni sağlayan görünmez bir ruhu temsil eder.
Nomos şehir devleti ve geleneklerini oluşturmada merkezi bir rol oynar ve Zeus’un seçimlerine rehberlik eder, kanun ve düzen ilkelerinin vücut bulmuş hali olarak diğer Yunan tanrıları ve iblisleriyle ilişki kurar ve sıklıkla ilahi ve ölümlü alemlerde uyumu ve adaleti sağlamak için Themis gibi tanrıçalarla birlikte çalıştığı düşünülürdü.
Antik Yunan komedyasının en büyük yazarı olarak nitelendirilen Aristofanes ise nomos kelimesini tanrıça Demeter onuruna düzenlenen partilerin adı olarak kullanılır.
Platon’un son ve en uzun eseri olan Nomoi isimli kitabı da Yasalar ismiyle Türkçeye çevrilmiştir.
Kelimenin sadece Yunanca, Arapça ve Aramicede kullanılmış olduğunu düşünmemek gerekir. Zira Nome kelimesi eski Mısır’da eyaletleri tanımlamak için de kullanılıyordu. Her “nome” ise firavun tarafından atanan bir “nomarch” tarafından yönetiliyordu. Bu unvan Roma döneminde de kullanılmaya devam etti.
Kelime Carl Schmitt tarafından sosyal ve politik davranış alışkanlığı veya geleneği anlamında kullanılmıştır.
Nomos Arapçaya Namus şekliyle geçmiş olsa da Kur’ân-ı Kerîm’de geçmez. Ancak vahyin başlangıcı ile ilgili hadislerde kelimenin Hz. Hatice ile konuşan Varaka b. Nevfel tarafından “Eğer bana söylediğin doğru ise Mûsâ’ya gelen nâmûs-i ekber ona da gelmiştir” şekliyle kullanıldığı aktarılmıştır. Kelime bu cümleye ek olarak tavafta Hz. Peygamber ile karşılaşan Varaka b. Nevfel tarafından “Şüphesiz sen Meryem oğlu Îsâ’nın müjdelediği peygambersin ve Mûsâ’nın nâmûsunun benzeri bir hal üzeresin” ifadesinde de kullanılmıştır.
Kelimenin İslami kaynaklarda geçen bu kullanımları Buhari gibi bazı alimler tarafından Arapçadaki “nems” (sır) kökü ile ilişkilendirilerek sır ortağı, gizli bilgiye sahip olan manasıyla açıklanıp sır ortağından kastın Cebrail olduğu söylenmiştir.
Kelimenin Cebrail için kullanıldığı açıklamalarının yanı sıra ilahi kanun, Musa’ya gönderilen şeriat (Tevrat) şeklinde kullanıldığı açıklamaları da mevcuttur. Bu açıklamadan hareketle Abdülkāhir el-Bağdâdî, Nûh, İbrâhim, Mûsâ, Îsâ ve Muhammed gibi peygamberlerin şeriat sahibi olduklarını belirtmek için “ashâbü’n-nevâmîs” ifadesini kullanır. Yani “kanunlular grubu”
Türkçede lu eki alarak “nâmuslu”, kanunlara riayet eden, doğru yoldan sapmayan anlamına gelirken; “nâmussuz” ise, kanunlara aykırı davranan, gayrimeşru yola yönelen anlamına gelir.
“Nomos” kelimesinden türeyen “nomy”, “nomia” ve “nomie” gibi kelimeler de var. Bu kelimeler genellikle belirli bir alanın (bazen bir bilim dalının) kanunlarını, kurallarını ya da o alanda çalışan kişileri tanımlamak için kullanılıyor. Bunları Türkçede sıklıkla kullanıyoruz. Örneğin Oikos ve nemein kelimelerinden oluşan ekonomi. Yani evin düzeni ve yasaları.
Aklımıza ekonomi dışında başka bir kelime de gelebilir. “Otonomi”, kendi kendine anlamına gelen “auto” “nomos”dan gelen kanun. Peki ikisi birleştiğinde nasıl bir anlam oluşuyor? Türk Dil Kurumu anlamını “özerklik” şeklinde açıklamış. Yani bir bireyin ya da bir ülkenin bilinçli ve bağımsız olarak karar verme durumu, kendinin farkında olması, kendi kendini nomoslar koyarak yönetebilme becerisi. Şimdi bu kelimeyi bu haliyle sıklıkla duyuyor olsak da önceden otonomi yerine “muhtariyet” kelimesi kullanılıyordu.
Otonominin tam zıttı olan kelime ise “heteronomi” bireyin dışındaki bir güç tarafından yönlendirilen eylemi ifade eder; yani, tıpkı bir askeri işgalde olduğu gibi, başkalarının etkisi altında yönetilme, idare edilme veya denetlenme durumunu anlatır.
Teonomi ise Hristiyan teolojisinde kullanılan bir deyim. İnsan merkezli otonominin tersine etik ve yasanın Tanrı merkezliliğini kabul eden anlayışa işaret eder.
Gök bilimi anlamında kullandığımız “astronomi” kelimesi de Eski Yunanca’daki astron (yıldızlar) ve yasa bileşenleri ile aynı mantıkla oluşturulmuş. Yani yıldızların yasası.
Başka bir kullanım ise “gastronomi” yani gerek yiyecek içecek yapma yöntemlerine gerek yemek pişirme tekniklerine ilişkin bilgilerin tümü. Gastr (mide, karın) ve nomos kelimelerinden oluşan bu kavram aslında yeme içe düzeni, yasaları demek.
Sabit bir ritim (tempo) elde etmek amacıyla belli aralıklarla vuruş sesleri çıkartan bir alet olan “metronom” ise aynı şekilde “metron” (ölçü) ve “nomos” kelimelerinin birleşimi ile türetilmiş.
Sonuçta, nâmus kelimesi, dildeki yolculuğunu bir hayli renkli bir şekilde yapmış görünüyor. Arapçadan Yunanca’ya, oradan Aramice’ye, derken Türkçeye kadar uzanırken, bir yandan da adeta “ben buradayım” diye bağırmış!
Kelime, bir yandan ilahi kanunları hatırlatırken, diğer yandan toplumsal ahlakı, bazen de bireysel şerefi tartışmamıza neden olmuş. Ancak her dilde olduğu gibi, zamanla anlamları değişmiş ve yeni yerlerde boy göstermiş.
Ekonomi, otonomi, heteronomi derken, bir bakmışız ki nomos kökenli kelimeler, yaşamımızın her alanına sızmış. Sonuçta dil dünyası, kaotik ama bir o kadar da eğlenceli bir yer!
Meraklısına Not:
Namus kelimesini araştırmam sırasında Nomoi Adalarını ilk defa duydum. Mortlock Adaları olarak da bilinen bu adalar Mikronezya Federe Devletleri’nin Chuuk eyaletinde bulunan üç atolden oluşan bir grupmuş. Ancak Bizim “nomos” ve “nomoi”nin başına ne gelmiş de bir ada grubuna isim olmuş sorusuna henüz cevap bulamadım.
(Resim: Tito Lessi, The Bibliophiles)