26 Tem 25 - Cts 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > İslam Diktatörlük-Şiddet Üretir Mi

İslam Diktatörlük-Şiddet Üretir Mi

Tahrif edilmiş olsalarda dahi ilahi kaynaklı hiç bir din diktatörlük ve şiddet üretmez. İkmal edilmiş İslam asla ve kat’a üretmez: Ne kuramsal olarak, ne doktrinel olarak, nede peygamber sünneti olarak bu bilinmez ve görülmez.

Şayet böyleyse dindar veya Müslüman toplumlarda görünen dikta rejimlerini, şiddeti teşvik eden öğretileri, bunun doğal mahsülleri olarak ortaya çıkan yoksulluk ve cahilliği, bağnazlığı ve hukuksuzluğu, vurgunu ve soygunu nasıl izah edeceğiz?..

Her şeyin ya bir sebebi yahut bir mantığı vardır: Bir şeyi anlamak için önce sebebi veya mantığı bulmak ve anlamak icap eder.

İlk bilinmesi gereken şey, kabile şefleri ve şehir devlet yöneticilerinin, prenslerin kralların, şehzadelerin sultanların, şahların padişahların, devlet ve imparatorların, kurdukları baskıcı ve zalim düzenleri savunmak ve yönettiklerinden itaat istemek için başvurdukları en geçerli savunu din olageldi.

Burda dinin ne olduğu ve ne dediğinin bilinmesi kadar, hangi maksatla, kimler tarafından, nasıl istihdam edildiğinin anlaşılması önemlidir.

Nitekim tarih içindeki tüm sosyal sistemlerde insanları ikna etmek için din, en kullanışlı bir referans, hakikati örten bir istismar aracı olarak kullanılageldi: Yöneticiler ya bizzat tanrı oldular yahut tanrının yeryüzü mümessili oldular.

İkinci olarak, ilkinin olabilmesi şartının bir ruhban sınıfına, bu günkü deyimle bilim insanlığına duyduğu ihtiyaçtı. Sponsorla sanatçı arasındaki ilişki türü yani.

Allah hiç bir kitabında ruhbanlık diye bir sınıf, peygamler hariç dinde otorite diye bir kişi, zümre ve kurum yazmadığı halde, bunlar hep olageldi! Çoğunlukta buna “rıza” gösteregeldi!

Şu halde tüm kötülüklerin kaynağı veya sebebi din değil, dinin tanrılığına soyunan ve dini bozarak diktatörlerin kullanımına sunan ve bu ortaklıktan menfaat ve nüfuz temin eden insan şeytanlarıdır!..

“Hz Musa’nın on emri”ni bilmeyen yoktur: Geçtik paganisti putperesti, ateisti deisti Musa’nın takipçileri olduğunu söyleyenler buna uyuyor mu, yoksa milli menfaatleri lehine tevil mi ediyorlar?

Hz İsa’nın takipçilerinin bir kısmı “emeksiz kazancı, bezirganlığı/ticareti, faizi, haksız vergiyi..” haram kılıyorken, Protestan yorumcuları dünyanın görüp göreceği en büyük vurgun soygun sömürü ve kıtal düzeni kapitalizmin yeşermesini meşrulaştırmadı mı?

Korunmuş ilahi kitap Kur’an son elçi vasıtasıyla ve devlet olmayı kast ederek “hükmettiğiniz zaman adil olun, haksız yere öldürmeyin, kayırmacılık yapmayın, insanların malına çökmeyin..” derken

Toplumsal hayatı kast ederek “haksızlık yapmayın, anlaşma ve rıza dışında başkalarının malını yemeyin, komşunuza kötü davranmayın, iftira atmayın, yalancı şahitlik etmeyin, kendiniz için istemediğinizi başkaları içinde istemeyin..” de dedi.

Bu kesin ve apaçık, her seviyede insanın çok rahatlıkla anlayacağı bu kurallara rağmen Hz Muhammed’in takipçileri, aile zümre kavim parti mezhep devlet menfaatleri uğruna bu buyrukları tevil etmedi mi?

Şu halde zulmü diktayı, şiddeti köleci sistemleri dine fatura edenler, aynen yukardaki iki sınıf gibi faturayı dine keserek, sistemden menfaat ve imtiyaz devşirerek sahtekarlık etmiyorlar mı?..

İnsanoğlunun yaptığı en büyük kötülük nedir bilir misiniz? Servet iktidar ve sayısal çokluğa sahip birinin, bu gücü kullanarak, kendini destekleyen yasalardan meşruiyet bularak başkasını köle yapmasıdır. Yoksa bir insan başka bir insanı nasıl köle yapabilir?

Oysa Allahın yasasında neydi: Tüm insanlar analarının karnından özgür olarak doğarlar: Allah vergisi hak ve hukuklarına doğuştan sahiptirler: Dolayısıyla özgürlük, hak ve hukuk birilerinin, devletlerin bir lütfu değildir.

İslami şeri hukukun varlık sebebi neydi: Şu beş şart şeriatın zorunlu sonucudur: “insanların can/yaşam, mal, nesil, akıl, din” emniyeti garanti altındadır.

Bunada rağmen dindar ve Müslüman toplumlarda hak hukuk ihlalleri varsa, zülüm sömürü, vurgun soygun, şiddet saldırı, cehalet sefalet vs istikrar buluyorsa, bu dinin değil insan şeytanlarının, bu şeytanların dostlarının “maharetidir!”..

Söylemeden olmazdı: Peygamberlerin en büyük düşmanları kimlerdi bilir misiniz?

Kendi zamanlarındaki “yöneticiler, ileri gelenler, söz ve karar sahipleri.. kurdukları hileli düzenden beslenenler.. geçmişi yorumlayan, günü anlamlandıran, değer üreten, geleceği tasarlayanlar..” dılar.

Demek ki sorun din değil, ya dini istismar ederek yahut itibarına saldırdığı dine karşı çıkarak üç kağıtçılığını sürdürmek isteyenlerdir. Asıl diktatörlük ve şiddet bu değilse başka nedir?!

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir