11 Eyl 25 - Per 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > “Bu Dünyada İki Tanrı”

“Bu Dünyada İki Tanrı”

Filistin Devlet Başkanı Abbas hazretleri açıklamış:

“Hamas, silahlarını Filistin yönetimine teslim etmelidir çünkü biz silahsız bir devlet istiyoruz.”…

Tamda “bu!” Nedir tamda o olan?

Şeri hukuk temelli olanı hariç, ki bu, bu dünyada nadiren gerçekleşir; işin doğasında var; bu da bir çağda hakikatin adil şahitleri olan Müslümanların organize olma şartına bağlıdır; bu şahitler kendi çağında organize olabilirse “devletsiz de” aynı şey olur: Cemaat ile, vasat ümmet olarak…

Nedir “tamda o olan” o halde? Adıyla sanıyla “devlet.” Adı başka başka olsa da dünyada kurulmuş ne kadar devlet vardıysa; her daim devletten istifade edenlerin devleti olmuştur. Hukuk dediğinse bu zümrenin çıkarlarını koruyan teminat olacaktır.

Buyurun minik bir kıyasla Mahmud Abbas’ın sözlerine! Yani “bize de bir devlet” lazım! Herkese varda bize neden yok gibi bir serzeniş!

Filistin devleti silahlı ve eğitimli bir orduya, içerde asayiş temin için bir emniyete, düzeni sağlama almak için bir istihbarata sahip olsaydı “bir şey” değişecek miydi?

Nedir “o bir şey?”

Devletten istifade edecek “ailelerin-grupların-zümrelerin, partilerin” kimler olacağı?

Abbas’ı silahlı, eğitimli ve donanımlı bir ordu sahibi yapın, Rojova gibi, Kosova, Suud, BAE.. gibi, bişey değişecek miydi?…

Türkçe okuyup yazan, öğrenen, kavrayan, değerlendiren, tutum alan.. müslümana bu meseleyi anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor!

Hoş Arap’ına Arapça, Farsına Farsça, Kürtüne Kürtçe, Urdu’suna Urduca.. “ulusal dille” anlatınca bi şey değişmiyor ya, neyse!

Geçtim Türkiye’nin milliyetçisini muhafazakarını Kemalist’in sosyalistini

Liberalini…

Devlet neden çok önemli ve tartışmasızdır?

Onca yüz yıllar geçti, Çağlar değişti, insan değişti, toplum değişti, ekonomi değişti, eğitim değişti, doğa değişti.. Devlet fikri, devletin kendisi değişmedi.

Nedendir her değişim hemen her şeyi değiştirdi; değer sistemini bile yeniledi, velakin kendini yenileyerek yoluna devam eden sadece devlet kaldı, özünde hiç değişmeden var kaldı? Hep aynı kalmayı becerdi.

Neden acaba? Şu devlet denen şey kendini nasıl böyle korudu? Onca değişim dönüşüme rağmen nasıl ayakta kaldı?

Ne var bu devlette de, İslamcısı başta, milliyetçisi muhafazakarı, solcusu sağcısı;

Türkü, Kürdü, Arabı, İngilizi, Almanı, Rusu

Dünyaya adım attığında devlette devlet diye tutturur, devletsiz olmaz der, canını malını çocuklarını bu fikre veya devletine feda eder?

Nedir bu tutku? Bu nasıl bir kara sevda? Dil din cinsiyet renk ayırımı gözetmeksizin herkesi kendine aşık eden tini ne bunun?

Kimin becerisidir bu? Nasıl becerilmiştir?

Bu devlet Allah falan mıdır ki ezeli ve ebedi olsun! Küllü şey’in kadir falan mı bu herkesi etkileyen, tesir altına alan, buyruk altında tutan, büyüleyen!

İlahi kitapların anlattığı Allah bu dünyada bu devlet denen kadar kudretli, tesirli, mutlak mı? Ki

Allah’ın sözü her daim geçmiyor veya her sözü geçmiyor da, devletin sözü her daim mutlak geçerli!

Ne iştir ağalar?!..

Bana boşuna kazıyor arkadaşlar bazı bazı! Hani derim ya bir insana müslüman olması teklif edilirken önce bir solcu ol, sonra müslüman! Boy abdesti almasan da, erkekler için sünnet olmasan da olur?

Niye böyle söylüyorum?

Solculuk “isyan” ile başlıyor ya ondan. Yaratıldığı çağın koşullarında kendi gibi olan ideolojinin kurduğu sisteme, devlete, sermayeye isyan bu! Bunların isyan edilecek diğer şeylere de isyan etmesi için Müslümanlık aşamasına geçmesi şart!

Hani Müslümanlık “la” ile başlıyor ya, ondan! Her tür haksızlığa, zulme, zorbalığa isyan!

Bu “saçmalığı” nerden çıkarttım? Bizim fıkıh kitaplarına atfedilen bir meseleden, benzetmeyle!

Hani çingenenin guslünün kabulü için ayağının altına alacağı bir tuğlanın erimesine kadar yıkanması şart ya! Yani çingenenin müslüman olması için ileri sürülen boy abdesti ön şartı!

Yahu solcuda akıl olsaydı zaten Müslüman olacaktı! İsyanını doğru hedefe yönlendirecekti! Ama olsun, isyan deneni öğrenmek için bile önce bi solcu olsun, başkaldırıyı bi tecrübe etsin niyetine!…

Devlet Allah deyince FKÖ lideri Abbas’tan sonra buyurun başka bir örneğe: Şu Filistin mitingi meselesinde bile devletin tabiileri ile Allah’ın kullarını ayırt edebiliyoruz! Bunlarda ikiye ayrılıyor:

İlki, devletin adamları yani iktidarın destekçileri. Bunlara tüm meydanlar açık! Manevi destekler hazır! İstedikleri gibi hareket edebiliyor, kalabalıkları toplayabiliyor, her sloganı atabiliyor, Amerika’yı İsrail’i lanetleyebiliyor, küresel intifada falan bile diyebiliyorlar!

Diğeri, Allah’ın adamları! Bunlardan Türkiye’de olanların mitingleri de fersiz! Çünkü hedefi tutturmuş. Bunlar “otoriteye itaatsizlikten” takibata alınıyor, rahat bırakılmıyor, sesleri kısıtlanıyor, eylem yasaklarıyla önleri kesiliyor, sıklıkla cezalandırılıyor! Çeşitli yollardan engelleniyor!

Farkı fark ettiğimizde “hakikatin şahitliğini” yapanlarla “yalancı şahitlik” yapanları ayırt edebiliyoruz!

Utandırın bizi Tevbe edelim…

Bu dünyada iki tanrı var, sözü tutulan, buyruğuna uyulan. Biri Allah diğeri devlet.

İkisinin sözü karşılaştığında birini terk edip diğerine uymak tercih meselesi! Bu tercih kişiye hakikatin ve yalancılığın şahitliğini yaptırıyor. İnsanoğlunun başından beri iyi bildiği bir tutum bu. İnsanlarda bu sebepten ikiye ayrılıyor: İman edenler-inkar edenler.

İnsan bu öyle kurnaz ki, ikisinin de altında çokça tanrılar icat ediyor: icatların kimi ortakçı kimi yardımcı kimi aracıdır. Akıllar karışır doğruyu bulmak zorlaşır!

Bi şey var ki insan ne yaptığını iyi bilir! Başından beri hinliğe pek meraklı. Bu hususta cahil ve tecrübesiz değildir..

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir