Altıncı Mukaddime (öncül):
Birinci Kısım:
İstenen bir şeyin öğrenilmesi için gerekli olan açıklama, bazen çoğunluğun anlayabileceği basit bir şekilde, bazen de daha karmaşık bir yolla ifade edilir.
Örneğin, “melek nedir?” sorusuna “O, Allah’ın yaratıklarından biridir ve onun emrinde çalışır” demek; “insan nedir?” sorusuna “Senin mensup olduğun cinstir” demek; “yıldız nedir?” sorusuna “Geceleyin gördüğümüz şeydir” demek, kolay ve anlaşılır tanımlamalardır. Bu şekilde yapılan açıklamalar, çoğunluğun anlaması ve gereğini yerine getirmesi için yeterlidir.
Şeriatta, genellikle bu tarzda açıklamalar kullanmıştır. Örneğin, Hz. Peygamber, kibiri “hakkı kabullenmemek ve insanları hor görmek” olarak tanımlayarak herkesin anlayabileceği bir neticeden bahsetmiştir. Aynı şekilde Kur’an ve hadislerde de eş anlamlı kelimeler kullanılarak açıklamalar yapılmıştır.
İkinci Kısım:
Çoğunluğun anlayamayacağı tarzda yapılan açıklamalardır. Bu tür açıklamalar şeriatte dikkate alınmamıştır, çünkü bu tür ifadelerle meramı anlatmak zordur ve din kolaylık dinidir.
Örneğin, “insan nedir?” sorusuna “ölümlü, konuşan canlıdır” demek; “yıldız nedir?” sorusuna “küre şeklinde basit bir cisimdir, doğal yeri yörüngesidir ve ışık yansıtma özelliği vardır” demek; “mekan nedir?” sorusuna “kuşatan cismin, kuşatılan cismin dış yüzeyine temas eden iç yüzeyidir” demek gibi, Arapların bilmediği ve uzun zaman harcamadıkça öğrenemeyeceği kavramlar bu kapsama girer. Şeriat bu tür şeyleri istemez ve bu bilgilerle yükümlü tutmaz.
Bu gibi çabalar, eşyanın mahiyetini öğrenme gayreti olarak görülebilir. Ancak, bu çabaların zorluğunu kabul eden birçok kişi vardır. Bazılarına göre bu imkansızdır ve herhangi bir şeyin hakikatini öğrenmek mümkün değildir. Şer’i ilimlerde, eşyanın hakikatini ancak yaratıcı bilir ve insanın bu yoldaki çabaları beyhude olabilir.
Sonuç olarak, Selef-i Salih (önceki iyi nesiller) şeriatın yayılması yolunda aynı metodu takip etmişlerdir. Şeriat hükümlerinin anlaşılması ve uygulanması için en kolay ve anlayışa yatkın yolu seçmişlerdir. Bu metot, karmaşık akıl yürütme ve mantıksal çıkarımlardan uzak, doğrudan ve anlık bir anlayış şeklidir. Bu nedenle, şeriat hükümleri, anlık anlayışa dayalı olmalı ve uzun zaman alan istidlallerden (kanıt sunma) kaçınılmalıdır. Çünkü din, insana kolaylık sağlar ve zorluk çıkarmaz.