11 Eki 24 - Cum 9:44:pm
Dark Light

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Yazışmalar Grubu Muhabbetleri: “Bana Ne Senin Müslümanlığından”

Yazışmalar Grubu Muhabbetleri: “Bana Ne Senin Müslümanlığından”

YAZIŞMALAR GRUBU MUHABBETLERİ –5.03.2023–

Hüseyin Alan:

Desem ki,

“bana ne senin Müslümanlığından.”

Müslümansan, Müslümanım diyorsan Müslümansındır, test etmek, not vermek benim işim değildir.

Ama senin hükmetme kademelerinden biri konumundayken nasıl yaptığın ben dahil herkesi ilgilendirir.

(Hükmetme kademeleri neler? Evlilik, komşuluk, mesleki hayat, ticaret, sanat, müzik, ibadetler, hobiler…Valilik, yargıçlık, komutanlık, bakanlık, başkanlık, müdürlük…)

Bana düşen,

“kime itaat edip etmeyeceğim, küme uyup uymayacağım, kimi destekleyip desteklemeyeceğimdir.” Şahitlik bunu gerektirir. İtikadın, inancın seni alakadar eder: Şahsi planda neye nasıl inandığın, neyi neleri reddettiğin kimseyi ilzam etmez.

Ama inancının dışa yansıdığı, ilişki biçimine dönüştüğü “muamelen, tavrın, tarzın, tutumun, tarafın” herkesi ilzam eder.

Buralara bakılarak inancının iyi güzel, yahut kötü çirkin olduğuna karar verilir.

Her cenazenin ardından “iyi bilirdik” münafıklığı yalancı şahitliktir. Bu tarz da ne? Hiç mi tarafın olmaz!…

Hele bakın: Hz Muhammed iki katlı evlerin ikinci katlarını yıktırırken, Raşit halifeler dahil Mekke’de, harem’de özel mülkiyeti yasaklayıp hacılar için bedava konaklamayı teşvik ederken, Hac’da börtü böceği, ağacı çiçeği, dalı yaprağı kopartmayı yasaklarken, Çevreyle/doğayla/tabiatla/varlık alemiyle kurulacak ilişkilerde bir ölçü koyarken,

Hz Muhammedi anlamayıp, takip etmeyip de

Sütunlar sahibi İrem’i, kayaları tesviye ederek yüksek binalar yapan Hud milletini, plazalar siteler uydu kentler otoyollar yapmak için doğayı katleden, aurayı bozan gavurları taklit ve takip etmek nasıl Müslümanlık olabiliyor?

“Müslümanlık şehir dinidir” diyenler çevreyi, imkanları, herkese ait olanları yağmalayan barbarlıktan vaz geçmiyorsa, bana ne Müslümanlıktan!

Dünya ve içindekilerle ile kurulan ilişkidir mümin ile kafiri ayıran.

Kudüs fatihi, cesareti adaleti merhameti ile meşhur “emir Selahaddin”

Ölürken borçlu ölmüş. Allah Allah!

Biz onun Kürt mü Türk mü olduğunu tartışa duralım, o Hz muhammed’i, Ebu Bekir’i, Ömer’i takip etmiş.

 

Adam emir. Muzaffer bir komutan. Yağmalaması, vergilerle soyması, “saraylarda kâşanelerde yaşaması, hazineler üstüne oturması, korumalarla korunması, ipekten atlastan giyinmesi, renga renk cariyeler ve hizmetçiler sahibi olması…” gerekmiyor muydu?…

Modelsiz, referanssız, öndersiz kaldı çağımızın dindarı!

“Aklı var” her şeye yetiyor. “Bilimi var”her sorunu çözüyor. “Teknolojisi var”övünüyor, gururlanıyor.

Kendilerinden önce, kendilerinden çok daha güçlü milletler gelip gitmiş bu dünyadan umuru değil: Kendini, çağını bir matah bellemiş.

Akla bak akla, bilime bak bilime, teknolojiye bak teknolojiye: 11 vilayet ve beldelerinde binalar yıkılmış, içinde cesetler kalmış. Umutlar tükenmiş, varlıklar kaybolmuş.

Şimdi kalkmış bi iki seneye yeniden inşa edeceğim diyor! Sanki öncekileri uzaylılar inşa etmişti.

Neye benziyor bilir misiniz: “Bir gece ansızın gelirize!”

Kudrete bak kudrete!

Ne yapacak varınca? “Kurt kuş uykuda. Doğa uyuyor. Varlık alemi dinlenmede. Çoluk çocuk uykuda…”

Bombalayacak.

Sanırsın ashabı uhdut’un efendileri, toplu katliam yapacak. Bombalar peş peşe patlayacak. Alevler her yanı saracak. Cesetler parçalanacak. Sakatlıklar artacak…”

Neymiş neymiş? “Düşman” mış! Kimin düşmanı, bu nasıl şeydir diyen yok.”

Sorsan İsrail’e düşman! Ama onun yaptığını yapıyor!

İsrail nasıl zayıf ve sahipsiz bulduğu Filistinlilere saldırıyor, saldırıyor.. Sen de zayıf bulduklarına saldırıyorsun. Fark nerede?

(Diyesi geliyor insanın, saldırsana İsrail’e, Almanya’ya, Rusya’ya, Amerika’ya!)…

Geldik İbn Tusi’ye: Ne kadar güzel demiş!

Tarih yazdı bunu. Şu Gökkubbe altında söylendi bu söz. Söylenmemiş gibi olmaz artık.

“De bakalım” buyurdu kafir Cengiz’in oğlu. “Hangimiz daha adiliz? Müslüman ama zalim bir hükümdar mı, kafir ama adil bir hükümdar mı?”

Soran akıllı cevaplayan akıllı. Akıl Müslümana gerek denmiş ya, bu yani.

Cevap vermiş hoca: “Kafirin küfrü kendine adaleti herkese.. Müslümanın Müslümanlığı kendine zulmü herkese.. Kafir olan ehvendir.”…

Döndük başa. Bana ne senin Müslümanlığından.

Beni alakadar eden şey, senin ne yaptığın, nasıl yaptığındır. Hele hükmetme makamındaysan.

Ne denmişti: “sorun senin kim veya ne olduğun değildir. Sorun başkalarından farklı ne yaptığındır.”

Yapılıp edilenler bir dine inanca ideolojiye dayandığına göre, burda belli olacak dininin inancının ideolojinin iyiliği güzelliği yahut çirkinliği kötülüğü…

 

Kime itaat edersin ey gönlüm? Kimi takip eder, neyi referans alırsın ey nefsim?

Vesselam…

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir