08 Mar 25 - Cts 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > HaberYorum > KARTALKAYA OTEL YANGINI

KARTALKAYA OTEL YANGINI

Haber en içten dışarıya doğru yayıldığında ortamda bir değişiklik meydana getirir. Bu bir ağırlıktır ve tüm yaratılanların başını öne eğdirebilir. Adeta bir uyarı levhası gibi yanar söner, kişioğlundan ayrılmaz haber. İnsan aklı ancak bir vakit sonra ortama başka canlılar katıldığında beraberce ne olduğunu konuşmadan anlamlandırmaya çalışabilir. Vakıanın içinde olması gerekenden fazla kalınırsa içerideki oksijen azalır, yetmez. Ritm yükselir. Birinci sarsıntı gelir. Gider, gelir, gider.

Aslında finalde tüm insanlık için dümdüz olacak bir yeryüzüne doğan insanoğlu arada bazı haberlerle antrenman yapmaktadır. Zira büyük gün gelmeden varlık zinde olmalıdır. Unutup unutup hatırladığı çizelgenin kendisine tekrar bu ara haberler sayesinde hatırlatıldığını kişioğlu fark etmelidir;

Ölüm – Dünya Hayatı – Ölüm (Berzah) – Ahiret Hayatı.

Haberin ağırlık derecesi mutlaka kişiye, cemiyete, topluma ve döneme göredir. Var edici kudret zulmetmez, bel kırmaz, akıl almaz, baskı yapmaz. Tazyik gibi boğazdan yüreğe ilerleyen acı şey kana karıştığında sarhoş etmez. Aksine yakar ama göz açar. Atamız İbrahim’in, put yapıcılardan oluşan meclise, bir balta marifetiyle hakikati göstermesiyle kafirlerin taa içlerinden gelen ‘genç doğru söylüyor’ çığlığı gibi bir etki oluşturur. Bu bir fırsattır.

Kartalkaya’daki otel yangını neresinden bakarsanız bakın bize eceli hatırlatan keskin bir haberdir. Tüyleri diken diken eden bir haber. Gece yarısı insanların emelleriyle hayatını ayıran bir haber. Başını planladığınız sonunu planlayamadığınız bir haber. Giderek içeridekilerin haberin kendisi, dışarıdakilerin ise yakından ve uzaktan haberin şahitleri olacağı bir süreç.

Park ettiğiniz arabanızın üstüne atlamak zorunda kalacağınızı hayal edebilir misiniz? Hazırladığınız bavulların son hazırlanışı ve bir daha sahibi tarafından hareket ettirilemeyeceğini birisi önceden tahmin edebilir miydi? Üstünüzde ne varsa kapı dışarı koşarak uyanacak ve ateşler arasında bir çıkış arayacaksınız deseler… Banka hesabınızı, evdeki ayakkabınızı, gardıroptaki kıyafetlerinizi, çiçeklerinizin artık sahipsiz kalacağını kim önceden bilebilir?

Öte dünyadan bir sahne;

Güneş dürülüp karardığında, yıldızlar dökülüp söndüğünde, dağlar sökülüp yürütüldüğünde, Sorulacak,

“Bugün, mülk, devlet ve hükümranlık kimindir?”

Ses yok?

“Bugün, mülk, devlet ve hükümranlık kimindir?”

Ses yok?

Alemlerin rabbi cevap verecek,

“Benim”

Mü’min Suresi, 16. Ayet

İnsanoğlu akıbetinden habersizken bu haberler vesilesiyle sınıf gözetmeksizin kendisine tek seferliğine verilmiş olan dünya hayatının Allah’a kulluk noktasında değerlendirilmesi gerektiğini bir daha acı şekilde fark etmiştir.

Yakınlarımızın da içinde olduğu haber hepimizin canını acıtmıştır. İktidar, devlet, otorite, parti, belediye, itfaiye, cami, yangın merdiveni gibi ahiret günü haşrolunmayacaklar için bu haberin bir değeri yok.

Hala hayatta olanların sonsuz cennet fırsatı ellerindedir. Kıymetini bilip değerlendirelim inşallah.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir