Ahmet Cevdet Paşa’nın Kur’an’ı Kerim’in metni ile birlikte tercümesi 1928 yılında Türk Neşriyat Yurdu tarafından yayınlanmış; Yakup Döğer Bey’in Latin alfabesine çevirisiyle; okuyucunun anlama zorluğu çekeceğini düşündüğümüz kelimeleri parantez içinde sadeleştirerek yayınlıyoruz. (Bu Latin alfabesine çevirinin orijinal Osmanlıca metnine ARŞİV bölümünden ulaşabilirsiniz.) https://fikiryorum.net/arsiv/ahmet-cevdet-pasa-kuran-kerim-meali-osmanca-1/)
15-Cevdet Paşa meali – Hicr Suresi
Mekke’de nazil olmuş, 99 ayettir.
Rahmet ve inayet sahibi Allah’ın ismiyle başlarım
1- Ben O Allah’ım ki görürüm. Bunlar kitabın ve Kuran’ı mübinin (iyiyi kötüyü açıkça ortaya koyan) ayetleridir.
2- Kıyamet günü kâfirler, “keşke Müslüman olsa idik derler.
3- Onları bırak, yiyip içsinler ve dünyadan fayda alsınlar ve emellere düşsünler. Kariben (yakında) göreceklerdir.
4- Biz karyelerden (yerleşim yeri, şehir, kasaba) bir karyeyi helak etmeyiz. İlla onun malum kitabı vardı.
5- Bir ümmet ecelini ne sebk (ileri) eder ve ne de tehir (erteleme) olunur.
6- Ey kendine Kur’an nazil olan, “sen mecnunsun” dediler.”
7- “Eğer sadık (doğru) isen niçin bize bir melek getirmedin?” dediler.
8- Biz melaikeyi ancak hak ile indiririz. Ve o zaman onlara mühlet verilmez.
9- Biz zikir indirdik ve biz onun için hıfzediciyiz (korumak, saklamak).
10- Senden evvel akvam-ı maziyeye de (geçmiş kavimlere de) resuller gönderdik.
11- Onlara bir resul gelmedi ki illa onunla istihza (alay) ettiler.
12- Mücrimlerin (günahkarların) kalbinden onu idhal (içeri koyma, dahil etme) ederiz.
13- Kur’an’a iman etmezler. Evvelki akvamın (kavimlerin) sünneti böyle geçti.
14- Eğer onlara semadan bir kapı açsak ve oraya uruç etseler (çıksalar, yükselseler)
15- “Gözlerimiz iyi görmüyor, belki bize sihir yapılmıştır” derlerdi.
16- Biz semada burçlar yarattık ve onlara nazar (bakma) edenler için süsledik.
17- Ve semayı her rahmetten kovulmuş şeytandan hıfzettik (koruduk).
18- Ancak hırsızlık ile bir şey işiteni aşikâr bir şihap (ateş parçası) takip eder ve yakar.
19- Arz yaptık ve orada dağlar ilka ettik (koyduk, yerleştirdik). Ve onda her şeyden malum ve tartılmış miktar bitirdik.
20- Orada sizin rızıklarınızı, sizin vermedikleriniz için esbabı maişeti (geçim yollarını) yaptık.
21- Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri indimizde (katımızda) olmasın. Ondan ancak malum miktar indiririz.
22- Rüzgârları yüklü olarak gönderdik ve gökten su indirerek sizi onunla sulardık. Siz onu biriktirip saklayamazdınız.
23- Biz öldürürüz ve diriltiriz ve varis de (sahip) biziz.
24- Sizden evvel geçenleri ve sonradan gelenleri biliriz.
25- Ve rabbin onları haşredip (diriltip) toplar. O Hakimdir ve Alimdir.
26- Biz insanı çürümüş kara çamurdan halk ettik (yarattık).
27- Cinleri de daha evvel zehirli ateşten yarattık.
28- Rabbin meleklere, “Ben çürümüş kara balçıktan bir şey yaratacağım”
29- “Onu yaptığım ve içine ruhumu üflediğim zaman, ona yere düşüp secde ediniz” dediğinde,
30- Bütün melekler secde etti.
31- Ancak iblis secde edenlerden olmaktan imtina (kaçınma) etti.
32- Allah: “Ey iblis! Seni secde edenlerle beraber olmaktan ne mani etti” dedi.
33- İblis: “Çürümüş kara balçıktan yarattığın beşere benim secde etmem layık değildir” dedi.
34- Allah, “öyle ise oradan çık, çünkü sen rahmetimden tard olundun (rahmetimden kovuldun).
35- “Ve kıyamet gününe kadar üzerine lanet olsun” buyurdu.
36- İblis: “Beni onların bais (diriltilme) olunacakları gününe kadar beklet” dedi.
37- Allah: “Sen bekleyeceklerdensin.”
38- “Vakti malumun (malum vakte) gününe kadar” dedi.
39- İblis: “Ya rabbi! Beni onlar için iğva (azma, saptırma) ettiğin cihetle (yön), onlara arzda kabayihi (kabahatleri) tezyin (süslü) edeceğim ve cümlesini iğva eyleyeceğim (azdıracağım).”
40- “Ancak muhlis kullarını değil” dedi.
41- Allah: “İşte doğru yol budur.”
42- “Kullarımın üzerine senin tasallut (musallat olma) kudretin yoktur. Ancak sen sana tabi olan aldanmışlara tasallut edersin.”
43- “Onların cümlesinin buluşacakları yer cehennemdir.”
44- Onun yedi kapısı ve kapı için de sana tabi olanlardan ayrılmış kısım vardır.
45- Muttakiler (korkanlar, çekinenler) ise cennetlerde pınar başlarındadırlar.
46- Onlara, “selametle ve emin olduğunuz halde oraya girin” denilir.
47- Onların kalplerinden kini çıkarırız. Kardeş olarak karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar.
48- Orada onlara yorgunluk ve bezginlik mes (dokunma) etmez. Ve oradan bir daha çıkamazlar dedi.
49- Kullarıma haber verin ki, Ben Gafur-ur Rahimim.
50- Ve azabım ise, en acılı azaptır.
51- Onlara İbrahim’in misafirlerinden haber ver.
52- İbrahim’in yanına geldiklerinde, “selam” dediler. İbrahim, “biz sizden korkarız” dedi.
53- Onlar: “Korkma. Biz seni alim bir evlat ile tebşir ederiz (müjdeleriz)” dediler.
54- İbrahim: “Beni ihtiyarlık mes (dokunma) ettiği halde, evlat ile tebşir mi ediyorsunuz (müjdeliyorsunuz)? Bu nasıl tebşirdir?” dedi.
55- “Biz seni hak ve doğru olarak tebşir (müjde) ettik, ümidini kesenlerden olma” dediler.
56- İbrahim, “rabbinin rahmetinden ancak dalalette olanlar ümit keser” dedi.
57- Sonra, “ümmi resuller işiniz nedir?” dedi.
58- “Biz mücrim (günahkâr) bir kavme irsal (gönderilme) olunduk.”
59- “Ancak Al-i Lut’u tamamıyla kurtaracağız.”
60- “Yalnız karısını kurtarmayacağız ki, onu helak olacaklardan taktir ettik” dediler.
61- Al-i Lut’un yanına resuller geldiğinde,
62- Lut, “siz bizim tanımadığımız bir kavimsiniz” dedi.
63- Resuller: “Biz kavminin şek ve şüphe ettikleri şeyle sana geldik.”
64- “Ve sana hak haberi getirdik. Biz sadıklarız.”
65- “Ehlinle gecenin bir zamanında yola çık. Ve sen arkalarından git. Ve sizden biriniz arkasına bakmasın. Emir olunduğunuz yere gidiniz” dediler.
66- Lut’a, kavminin sabaha karşı kökü kesileceğine dair emrimizi bildirdik.
67- Memleket ahalisi birbirine tebşir ederek (müjdeleyerek) geldiler.
68- Lut: “ Bunlar benim misafirlerimdir, beni utandırmayın.”
69- “Allah’tan korkun ve beni zelil (hor, hakir) etmeyin” dedi.
70- Onlar: “Biz seni, herkesi himayeden nehiy etmedik mi?” dediler.
71- Lut: “Eğer bir şey yapmak isterseniz, işte kızlarım” dedi.
72- Senin hayatın hakkı için, Lut kavmi kendi sarhoşluklarında bir şey göremez olmuşlardı.
73- Onları güneş doğmazdan mukaddem (önce) şiddetli bir sayha (çığlık) helak etti.
74- Memleketin altını üstüne getirdik. Üzerlerine siccilden (pişirilmiş taş) taşlar yağdırdık.
75- İşte bunda ehl-i ferasete (feraset ehline) ibret ve kudretimize delalet vardır.
76- O yerler yolun üzerindedir.
77- Bunda müminler için ibretle vardır.
78- Eyke ahalisi zalimler olduklarından
79- Onlardan intikam aldık. Eyke ve Lut kavminin mahalleri (yurtları) karşınızdadır.
80- Ashab-ı Hicr resullerini tekzib (yalanlama) ettiler.
81- Onlara mucizelerimizi getirdik. Bundan iraz (yüz çevirme) ettiler.
82- Onlar dağlardan evler oyarak emin idiler.
83- Sabaha karşı onları şiddetli bir sayha (çığlık) helak etti.
84- Kazandıkları şeyler onlara fayda vermedi.
85- Biz gökleri ve yeri ve aralarındakileri ancak hak ile yarattık. Kıyamet gelecektir. Onlara karşı afüv (affetmek, bağışlamak) ile ve iyi muamele et.
86- Ve rabbin her şeyi bilen yaratıcıdır.
87- Sana seb’a (yedi) el mesaniyi (çift) ve Kur’an’ı azimi verdik.
88- Kâfirden evlat ve iyal (aile, eş zevce) istifade ettirdiklerimize göz koyma. Onlar üzerine de mahzun olma. Müminlere karşı tevazu göster.
89- Ve deki: “Ben aşikâr bir nezirim (uyarıcıyım).”
90- “Kur’an’ı taksim (parçalayanlara) edenlere indirdiğimiz gibi, azaptan korkutuyorum.”
91- “Onlar ki Kur’an’ı parça parça ettiler.”
92- Rabbin hakkı için cümlesinden sorarız.
93- İşledikleri şeylerden.
94- Sana emir olunanı izhar et (açığa çıkar) ve müşriklerden iraz eyle (yüz çevir).
95- Biz istihza (alay) edenlerden senin intikamını alırız.
96- Allah ile beraber diğer bir ilah kılanlar, kariben (yakında) hatalarını bilirler.
97- Onların söyledikleri şeylerden kalbinin sıkıldığını biliriz.
98- Rabbini hamd ile tespih et ve sacidlerden (secde edenlerden) ol.
99- Sana yakin (ölüm) gelinceye kadar rabbine ibadet eyle.