Demokrasi yeni Hristiyanlık ! & Robot Hakimler ve Fıtrat
Madde Dayanmaz, Mana dayanır.
Mananın muhafazasına iman denir.
Yeşil Efendi
Sıkıntılarda, belalarda, savaşlarda, cedellerde DAYANAn MANASI kuvvetli olandır, maddesi olan değil.
Yani KUVVETLİ olan MANASI/imanı kuvvetli olandır,
O yüzden meydanda o kalır.
PARASI çok olan, hızla köprünün diğer tarafına geçiverir,
Bi halta yaramaz, güven olmaz diyor sanırım
&
ABD’nin ve ondan daha önce İngiltere (ve tabi ki Fransa) İslam düşünce biçimini değiştirme çabalarını sürdürmüşlerdi
Ancak daha önce Hristiyan misyonerliği adına Kâfilerle mücadele çerçevesinde yapılan İSlam Teolojisini etkileme çabası bu dönemden sonra “demokrasi ve özgürlüğü yayma” adı altında Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelere dayatılmaya başlandı. Bu çaba sömürü ve emperyalist düzenle de “oldukça” uyumlu bir şekilde sürdürüldü.
Geoerge W. Bush 2004 yılında, “Özgürlük, Tanrı’nın her erkeğe ve kadına bu dünyadaki bir lütfudur. Dünya üzerindeki en büyük güç olarak BİZ, özgürlüğün yayılmasını sağlamaktan sorumluyuz.”, diyordu. (İşgali Hristiyani KUTSAL BİR misyon çerçevesinde tanımlayarak IRAK’a ve petrollerine giriş yaptı -AHÇ).
Açıkçası demokrasi Saldırgan Kapasitesini, hem seküler (sömürüden) hem de ilahi güçten hızını alır.
Yani Demokrasi bazı açılardan HRİSTYANLIĞIN yeni adı oldu ve “KAFİR” gördüğüne karşı eskisi kadar ÖLÜMCÜL bir misyonerlik faaliyet olmaya devam etti.
Joseph A. Massad, Liberalizmde İslam, s:29
“Demokrasi Mücadelesi” adı altında Halkı Müslüman olan Ülkerlere yapılan saldırıları ve İSlam Düşüncesini yeniden DÜZENLEME çalışmaları Hristiyan Misyonerliği ile Batı sermayesinin KAFİRLERE karşı verdikleri mücadelenin dolayısı ile onları sömürülür pozisyonda tutmanın bir unsurudur diyor sanırım
&
SAnal dünya ile ilgili temel sorun şu:
bu bir özgürleşmeyi mi getiriyor yoksa tam bir teslimiyeti mi?
Günümüzde bunun kolektif bir tercih olduğu söylenebilir. Belki de makineler tarafından yönetilmeyi İNSANLAR tarafından yönetilmeye tercih ediyoruz.
Şüpheli ve yabancı bir irade yerine otomatikleşmiş bir egemenlik biçimini, her türlü sorumluluğu üzerimizden alan integral bir hesaba boyun eğmeyi, tercih edeceğiz
Jean Baudrillard, Şeytana Satılan Ruh, s:89
Varsayın ki,
şu an bir mahkemelik durumunuz var. Karşınızdaki de sizden daha güçlü biri (Davaların büyük çoğunluğunda taraflardan biri daha zayıf, diğeri ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel vs. olarak daha güçlüdür) Bu durumda mahkemenize insan HAKİMİN mi yoksa ROBOT hakimin mi bakmasını istersiniz.
insani SUİSTİMAL ihtimali insanlığı doğal olarak ROBOTLARIN ve Yapay zekanın hakimiyetini kabule zorluyor.
Bu onun özgürlüğünü, hürriyetini robotlara yani onları kontrol edenlere vermek anlamına gelecek olsa da.
&
Ünlü Fransız felsefeci Helvetius’a göre “mükemmel çevrenin yetiştireceği insanlar mutlak surette mükemmel insanlar olacaklar”dır.
Mükemmel çevre, uygun eğitim ve yasalar demektir. Dolayısı ile, toplumsal ve siyasi düzen insanın mükemmele ulaşmasını sağlayacak şekilde yeniden yapılanmalı, devlet azami sayıda insanı azami derecede mutlu edecek önlemler almalıdır.
Helvetius’un “boş sayfa” ya da “boş levha” kuramı dönemin aydınları tarafından hızla benimsendi.
Alev Alatlı, Ben Böyle Düşünüyorum Demekle Olmuyor/Safsata Kılavuzu, s:58
Çocukların boş levha oldukları, onların boş levhalarına ne yazılırsa/ne öğretilirse onu tekrarlayacakları düşünüldü ve EĞİTİM/okullar bunun üzerine yapılandırıldı.
Halbuki, her çocuğun kendi fıtratı vardı, her ne öğretirsen öğret onlarda silinemeyen bir NEFS vardı, menfaatçilik vardı, şehvet vardı, hırs, ego, sahiplenme, buğz, riya, cimrilik gibi duygular vardı.
Her ne öğretirsen öğret doğruluk, iyilik, cömertlik, merhamet, kahramanlık, saygı, hürmete karşı bir eğilim vardı.
Onlar BOŞ Sayfalar değildi. Fıtratları vardı.