19 Ara 25 - Cum 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Fikir yorum > Kutsallık Zırhı Altında İktidar, Küresel Bir Siyasal Aparat: Papalık

Kutsallık Zırhı Altında İktidar, Küresel Bir Siyasal Aparat: Papalık

Papalık, yüzyıllardır kendisini Allah ile insanlık arasındaki “masum aracı” olarak pazarlıyor. Ancak tarihe, belgelere ve siyasal sonuçlara bakıldığında bu iddia artık safça değilse bile en azından “ikiyüzlü”dür. Çünkü papalık, hiçbir zaman yalnızca ruhani bir makam olmadı; aksine “kutsallığı siyasetin hizmetine sokmuş en eski ve en mahir iktidar aygıtlarından biri” oldu.

Açıkça soralım:

“Bir kurum hem kutsal olduğunu iddia edip hem de dünya siyasetinde bu kadar sistematik, hesaplı ve seçici davranabilir mi?”

cevap ya kutsallık iddiasını boşa düşürür ya da siyaseti kutsallaştırır. Papalık her ikisini de yapıyor.

    “Tarafsızlık Yalanı: Papalık Kimin Yanında Durdu?”

Papalık tarih boyunca güçlünün yanında durdu. Haçlı Seferleri’nde kan dökülürken Kralları taçlandırdı, aforozla iktidar devirdi. Modern dönemdeyse aynı işi daha “sofistike” biçimde yapıyor: “susarak, gecikerek, muğlak konuşarak.”

Naziler Yahudileri trenlere doldururken Papa XII. Pius’un suskunluğu “diplomatik hassasiyet” diye aklandı. Latin Amerika’da binlerce muhalif kaybedilirken Vatikan “komünizm tehdidi” gerekçesiyle askeri cuntalarla ters düşmedi. Bugün Filistin konusunda konuşurken kelimeleri özenle seçip “faili belirsiz bir acı dili” kuruyor. Ne Gazze işgali açıkça kınanıyor ne de orantısız güç kullanımından bahsedilmekte.

Bu “ahlak” değil, “hesap”.

    “Kilise mi, CIA’nın Ruhani Şubesi mi?”

Soğuk Savaş’ta papalık, özellikle II. Jean Paul döneminde, neredeyse Batı blokunun ideolojik uzantısı gibi çalıştı. Polonya’da Dayanışma hareketine verilen destek “iman özgürlüğü” diye anlatıldı ama aynı hassasiyet Latin Amerika’daki yoksul köylüler için gösterilmedi.

Çünkü mesele iman değildi, “jeopolitik-reelpolitikti”.

“Kurtuluş Teolojisi”; İncil’i yoksulların yanında, sömürüye karşı okuduğu için Vatikan tarafından ezildi. Rahipler susturuldu öldürüldü, teologlar aforoz edildi. Papalık için sorun, adalet talebi değil; bu talebin “sistemi tehdit etmesiydi”.[1]

    “Vatikan Bankası: Ruhaniyetin Kara Kutusu”

Dünyaya ahlak dersi veren papalığın kendi mali yapısı “kara para, mafya ve siyasi fonlama iddialarıyla” anılıyor.

Vatikan Bankası skandalları münferit değil, belli ki yapısal. Şeffaf olmayan, denetlenmeyen, hesap vermeyen bir “kutsal finans” modeli.  Papalık bir “iktidar kurumudur”. Açık güç ilişkileriyle anılır.

* BM’de daimi gözlemcidir

* Küresel norm üretiminde aktiftir

* Ahlaki söylemle siyasi yönlendirme yapar

* Hiçbir denetime tabi değildir

Papalığın en büyük zararı, yaptığı yanlışlar değil; “bunları Allah adına yapmasıdır”. Dolayısıyla bu durum, eleştiriyi günah, muhalefeti sapkınlık, itirazı isyan gibi göstermenin yolunu açmaktadır.

Papalık, resmi söyleminde İslam dünyasına “dinler arası diyalog” diliyle yaklaşsa da pratikte bu bakış büyük ölçüde üstenci, güvenlikçi ve Batı-merkezli bir çerçeveye hapsolmuştur. İslam çoğu zaman bağımsız bir medeniyet ve siyasal özne olarak değil, ya radikalleşme riski taşıyan bir inanç alanı ya da istikrara kavuşturulması gereken sorunlu bir coğrafya olarak ele alınır.

Filistin, Irak, Afganistan ve Suriye gibi başlıklarda papalık söylemi bilinçli biçimde failden arındırılmış, sömürgecilik ve emperyal müdahaleler arka plana itilmiş, Müslüman toplumların yaşadığı yıkım soyut “şiddet” ve “insani kriz” kavramlarına indirgenmiştir. Bu yaklaşım, papalığın İslam dünyasıyla eşitler arası bir ahlaki yüzleşme değil, Batı’nın küresel düzenini rahatsız etmeyecek ölçüde bir “diyalog” aradığını; yani adaleti değil dengeyi, hakikati değil istikrarı öncelediğini göstermektedir.    

Bugün papalık;

adaleti değil dengeyi,

hakikati değil istikrarı,

mazlumu değil düzeni öncelemektedir.

Bu haliyle kutsal değil; “sıradan ama dokunulmaz bir iktidar odağıdır”.

Ve benzer her iktidar odağı gibi, “en sert eleştiriyi hak eder”.


[1] Kurtuluş Teolojisi (Liberation Theology), 20. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Latin Amerika’da ortaya çıkan, Hristiyanlığı yoksulların, ezilenlerin ve sömürülenlerin bakış açısından yorumlayan radikal bir teolojik–siyasal sol akım.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir