Bismillah
Riyaz-ı ruhtan buy almaya sa’y eyle ey bülbül
CEfa-i hara sabreyle eğer gül dermek istersen
(Ruhun bahçesinden güzel kokular almak için koş ey bülbül
Dikenin vereceği zarara da sabreyle eğer gül dermek istersen)
İsmail Hakkı Bursevi, Allah’a Yakin Olmak, s:80
Sıkıntıya sabredemeyen, yolun çilesine göğüs geremeyen, dikeninden, yokuşundan, yağmurundan, çamurundan, hakaretinden, aşağılamasından, kınamasından çekinen rahatlık, bolluk, zenginlik arayan peşinde koşan biri herhangi bir hedefe varamaz diyor sanırım.
Kısacası Büyük bir kargaşa döneminin tam ortasında bulunuyoruz.
Artık açık bir üniversite gündeminden bahsedilemez; en az 100 yıldır ilk defa böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bir dünya cemaati olarak yerleşik bir sosyal sınıf haline gelen akademik camianın, neticesi belli olmayan büyük bir dönüşüm geçiriyor olması.
Immanuel Wallerstein, Sosyal bilimleri DÜşünemek, s:108
Üniversitelerin geçmişte kendilerini tanımladıkları AMAÇLARI, hedefleri vardı: Toplumu ilerletmek, bilimi geliştirmek, Hakikati aramak, Düşünmek ve akletmekle toplumun önüne geçmek ve ona yol göstermek gibi.
BUgün İLERLEME dini çöktü. İlerleyerek nereye gitmek istediğimizi bilmiyoruz. Herkesin akademik seviyelere çıkabilir olması kaliteyi çökertti, kahveden üretilen bilgi ile akademik çevrelerde üretilen bilgi arasındaki fark azaldı. Bilimin GEÇİM vasıtası olması AŞK İle bilim yapanları dışarı attı MEMURLAR üniversite dünyasını her hangi bir devlet dairesine dönüştürdü. Bilginin SERMAYENİN hizmetkarı olduğu Hakikat arayışının bir unsuru olmadığı ortaya çıktı. Dolayısı ile para etmeyen alanlardaki arayışlar sona erdi.
BU süreç bir yere gidecektir. Lakin nereye gideceğini bilmiyoruz, diyor sanırım.
Myrdal, ahlaki ve entelektüel bedeller karşılığında ihmal ettiğimiz son derece öngörülü biriydi.
Sözünü ettiği dönüşüm 19. Yüzyıl düşüncesinin DEĞER kavramını toplumsal araştırmalardan dışlama iddiasının gerçekten de içi boş bir iddia olduğunu anlayan herkesi uyandırdı.
Myrdal’ın benimsediği pozisyona destek hiç umulmadık bir yerden, “doğa bilimcilerinden” geldi. Bu doğa bilimciler, “zaman okunun” ve araştırmacının, araştırma üzerindeki kaçınılmaz etkisinin yalnızca tarihsel ve sosyal meseleler üzerinde değil, aynı zamanda fizik ve matematik üzerinde de doğru olduğu fenomenler olduğunu söylüyorlar.
Prigogine bu gelişmeyi “DÜNYANIN BÜYÜSÜNÜN” iade edilmesi olarak tanımladı.
Immanuel Wallerstein, Sosyal Bilimleri Düşünmemek, s:109
1- Bilimin “AHLAK ve ERDEM”den bağımsız NÖTR “TAnRISAL” bir mevki olduğu iddiası yalandır. AHLAKA VE ERDEMLERE bigane bilim sadece FELAKETTİR
2- Bilim adamının aldığı eğitimden, içinde bulunduğu toplumun kültüründen, siyasi görüşlerinden etkilenmemiş HAKİKATİN temsilcisi SAF bir varlık olduğu iddiası yalandır. Araştırmalarına her anına kendi ideolojisi de sirayet eder.
3-Sadece sosyal bilimler değil MATEMATİK ve FİZİK gibi kesin kurallarla işleyen bilimlerin sonuçları dahi araştırmacıların içinde bulunduğu Fikrin, düşüncenin, toplumun ürünleridir. Toplum değiştikçe zaman değiştikçe sonuçlar da değişir…
4- Alem bizim için hala GİZEMİNİ koruyor.
diyor sanırım.
Şişmek: Türkiye’de asgari ücret düşük değil.
Tefecilerin MEmuru iken Türk ekonomisinin başına atanan Mehmet Şimşek “Gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek asgari ücret bizde”.
Sayın tefecilerin Eski memuru tevazuundan söyleyemiyor:
Biz neredeyse emeklilerin maaşının 2 katına gelen KİRA Ortalamasında da BİRİNCİYİZ
BU askeri ücretle kira ödeyip üstüne çoluk çocuk geçindirip, sonrasında artırdığı para ile bir EV ALMA konusunda da bizimle kimse yarışamaz. Onlar 10 senede alabilirler ama bize 200 yıl yetmez. O konuda da birinciyiz.
Biz bırak gelişmemiş ülkeleri en gelişmiş en pahalı ülkelerden bile neredeyse 2- 3 kat fazlaya sattığımız ARABA fiyatlarında da birinciyiz.
Bizim ürettiğimiz beyaz eşya ALMANYA’da BAE’de bile Türkiye’nin neredeyse yarı fiyatına satılıyor. O konuda da birinciyiz.
Tamam asgari ücrette Avrupa Birliği ile yarışamayız, Hele İSkandinavlarla hiç yarışamayız amaaaaaaaaaa market fiyatlarında PEK çoğunu GEÇTİK, GEÇTİK.
Dünyanın neresinde tefecilere para yağdıran politika FAİZİ %50’leri bulmuş. Biz o konuda da birinciyiz
17002’lira YETERLİ, hatta fazla bile. BOZDUR bozdur harcayın diyor Sanırım sevgili Tefecilerin eski memuru…
https://tr.euronews.com/2024/07/01/maliye-bakani-simsek-turkiyede-asgari-ucret-dusuk-degil.
Pakistan’ın asker kökenli yeni diktatörü Pervez Müşerref (2001-2008) iktidara gelir gelmez ABD’nin Afganistan’ı işgal programına destek vermesi için zorlanmıştı.
Aksi takdirde Pakistan işgal edilecekti. Doğal olarak kabul etti.
Washington safça Pakistan hükumetine yılda 1-2 milyar dolar rüşvet verirse Pakistan’ın kendi jeopolitik oyunundan vaz geçeceğini düşünüyordu. (2001-2012 yılları arasında 20 milyar dolar)
Ancak Pakistan hükumeti, ABD’nin Afganistan’ı işgalini ve rüşveti kabul etmesine rağmen el altından TAliban’a verdiği destekle işgali baltalamaya çalıştı. Wikileaks’ten 2010’da ortaya çıkan belgelere göre Pakistan İstihbaratı (ISI) düzenli olarak Taliban yetkilileri ile bir araya gelerek Amerika ile savaşan unsurları örgütlemiş hatta ABD ile çalışan Afganlı liderlere suikast düzenlemek gibi gizli stratejik toplantılar bile yapmışlardı.
Eric Walberg, Postmodern Emperyalizm, s:315
Yılda bir kaç milyar dolar rüşvet vererek AFGANİSTAN’ın işgaline PAKİSTAN’I razı edebileceklerini düşünmüşlerdi …
Rusya çekiliyor:
Suriye’de yerel bir savaş gözlemcisi olan Abu Amin Gözlemevi’nden alınan bilgilere göre Ruslar’a ait Hmeimim hava üssü, Jableh bölgesi, Tartus ve Kamışlı havaalanındaki Rus askeri güçleri, en fazla bir aylık süre içinde sırayla geri çekilecek.
Bir başka haberde ise Rusların Tartus üssünü boşaltıp LİBYA’YA taşıyacakları yazılmıştı.
İki ihtimal geldi aklıma:
1- Rusların böyle bir manevraları yok, ABD ve müttefikleri basın üzerinden Rusya’ya, “Suriye’den defol!” mesajı veriyorlar.
Rusya’nın Doğu Akdeniz’den dolayısı ile KATAR-Suriye-Türkiye GAz yolundan, Gazze GAZLARININ Avrupa’ya nakil hatlarından ve Kerkük-İsrail petrol boru hattından uzaklaşmasını istiyorlar.
2- Rusya gerçekten bu bölgeden çekiliyor.
Bu durumda Rus-NATO savaşında Rusya’nın aldığı en önemli mağlubiyet ve kayıp Suriye Cephesinde olacak sanırım.
Zeyl: Rusya’nın bölgeden çekilmesine sevinmemiz gerekir eğer boşluk bizim tarafımızdan doldurulacaksa. Yok eğer boşluk bu bölgede AMERİKA ve Amerikan üslerini RAKİPSİZ kılacaksa ortada bizim adımıza çok da sevinecek bir durum yok demektir.
Tabi adımız İsrail değilse.
https://twitter.com/rusencenter/status/1869143817405780053.
Diyen Trump
ABD’de başkan seçilen Donald Trump, Türkiye ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı. Erdoğan’ın zeki bir lider olduğunu söyleyen Trump, “Suriye’de kazanan Türkiye oldu. Devrimi yapanlar Türkiye’nin kontrolündeydi. Bu, Türklerin bin yıllık hayali ve Erdoğan bunu başardı.” demiş.
Diyen Donald Trump
Hamas’a “Ben gelene kadar GAZZE’deki esirler serbest bırakılmazsa size Cehennemi yaşatacağım” diyen şahıs.
Zeyl: Asıl metinde “Unfirendly takeover” (Dosta yapılmayacak şekilde Suriye’ye çöktü”) ibaresi ajanslara geçilirken silinmişmiş.
https://www.haberler.com/izle/2ac25c317b/2/.
ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times’ın araştırması, bazı ilaç şirketlerinin, opioidler üzerindeki kısıtlamaları gevşetmeleri için reçete denetim şirketlerine rüşvet verdiğini ortaya çıkardı.
Opioid ağrı kesiciler afyon, eroin, morfin ve kodein gibi doğal ya da senteteik “KEYİF VEREN” uyuşturuculardan yapılıyor. Bunlardaki en büyük problem ALIŞKANLIK yapmaları. Kontrolsüz kullanım, gerçek hastaların bağımlılara dönüşmesine ve piyasa da hasta olmadığı halde hasta imiş gibi sürekli ilaç kullanan İLAÇ BAĞIMLILARININ ortaya çıkmasına sebep oluyor. Ve kullanım arttıkça yan etkileri nedeniyle ÖLÜMLER de artıyor.
Demiş haber.
Muhtemelen RAKİP firmaların yaptırdığı bir haberdir: Zira Kapitalist dünyada HABER AJANSLARI kitlelerin değil ZENGİNLERİN işine gelen haberleri yayarlar.
Lakin kendi aralarındaki kapışma bize SEKTÖRÜN ne üzerine döndüğüne dair ip uçları da vermiş oluyor.
Fakirlerin başka türlü VAKIADAN haberdar olma şansları yok gibi.